Dünyanın her yerinde pek çok kadın kendilerini sokakta güvende hissetmiyor.
İngiltere'nin Ulusal İstatistik Ofisi ONS'e göre, ülkedeki kadınların yarısı hayatında en az bir kez karanlıkta tek başına yürürken ürktüğünü söylüyor.
Kadınlar böyle durumlarda arkadaşlarını aramak ya da WhatsApp uygulamasından konumlarını paylaşmak gibi önlemler almaya çalışıyor.
Peki teknoloji kadınların kendilerini sokakta daha güvende hissetmelerine yardımcı olabilir mi? Bu konuda İngiltere'de yapılan çalışmalar neler?
İngiltere'de 2021'de 33 yaşındaki Sarah Everard'ın, bir polis memuru tarafından tecavüze uğradıktan sonra, 28 yaşındaki ilkokul öğretmeni Sabina Nessa'nın da bir arkadaşıyla buluşmaya giderken parkta öldürülmesi büyük yankı uyandırmıştı.
Bu iki cinayetten sonra, WalkSafe (Güvenli Yürü) adlı uygulamaya gösterilen ilgi arttı. WalkSafe şu anda İngiltere'de en hızlı yayılan güvenlik uygulaması.
Kurucusu Emma Kaye kendisi de tacize uğradıktan sonra böyle bir uygulama geliştirmiş.
"Uygulamamızın ilgi görmesi bizim için tabii ki sevindirici. Ama gönül isterdi ki böyle bir uygulamaya gerek olmasın. Kimse güvenlik uygulamalarına ihtiyaç duyulan bir dünyada yaşamak istemez. Fakat maalesef böyle bir ihtiyaç var" diyor.
WalkSafe'e yakında, aileleri ile arkadaşlarının, kullanıcıların nerede bulunduğunu izleyebileceği bir uydu seyir sistemi özelliği de eklenecek. Ama şu anda en çok ilgi gören özelliği, son zamanlardaki suç verilerine bakarak, kullanılabilecek en güvenli güzergahı gösteren bir harita sunması.
Kaye, "Uygulamamız, talihsiz bir olay olduğunda alınacak önlemlerden çok, böyle olayları önlemeye yönelik" diyor.
"Londra Emniyet Müdürlüğü'nden eski üst düzey polis dedektifleri ve suç uzmanları verileri inceliyor ve kullanıcılara bilgi verecek kategorilere ayırıyor. Kullanıcılar, işlenen suçların dağılımına bakarak suç oranı yoğun alanları görebiliyor ve daha güvenli yolları tercih ediyor."
WalkSafe uygulaması 2021'in Mart ayında ortaya çıkmasından bu yana yaklaşık 600 bin kişi tarafından indirildi.
Bath Üniversitesi'ndeki araştırmacılar da fiziksel olarak uygulamalara bakmanın güç olacağı anlar için kendiliğinden devreye girebilecek güvenlik ürünleri üzerinde çalışıyor.
Araştırmacılar kadınlar için Epowar adında bir akıllı saat uygulaması geliştirdi. Uygulama, nabız ve vücut hareketlerine bakarak kullanıcının sıkıntıda olduğunu tespit edince otomatik olarak alarm sinyalleri veriyor.
Uygulamanın kurucularından E-J Roodt adındaki öğrenci, bir akşam iyi aydınlatılmamış bir parkta koşuya çıktığında saldırıya uğramaktan endişelenince aklına böyle bir fikir geldiğini söylüyor.
E-J Roodt, "Akıllı saatlerin kalp krizini belirlemekte kullanıldığını görünce, bu teknolojinin kadınların güvenliğini sağlamak için de kullanılabileceğini düşündüm" diyor.
Uygulama yapay zekadan yararlanarak, kullanıcının sıkıntı içinde olduğunu belirliyor ve yalnız başına koşarken ya da yürürken saldırıya uğrarsa, alarm veriyor.
Roodt, "Bu uygulamanın yüklendiği akıllı saatlerin kadınların zorla tutulması veya boğuşması halinde başkalarının dikkatini çekebileceğini düşündük. Burada önemli olan alarmın otomatik olması. Telefonlardaki geleneksel tecavüz alarmları veya panik uygulamalarının aksine, saldırganın bunu durdurmaya zamanı olmaz" diyor.
Akıllı telefonlar için geliştirilen bSafe uygulamasının kurucusu Rich Larsen, bu teknolojinin adli işlemlere yardımcı olacağına inanıyor.
Uygulamanın sesle kumanda edilen bir acil durum alarmı var. Daha sonra otomatik olarak, seçilen kişilere canlı ses ve görüntü yayını yapıyor ve olup biten her şeyi kaydediyor.
Larsen, "Bu kayıtlar tecavüz gibi genelde ispatı zor durumlarda mahkemede kanıt olarak kullanılabilir" diyor.
Uygulamadaki bu özellikleri tecavüze uğrayan kızı Charlen'in başına gelenlere göre tasarlamış.
Bu konuda sesini duyurmak için gerçek adının kullanılmasında sakınca görmeyen Charlen, bSafe gibi bir uygulama kullanabilseydi, bu kadar mücadele edip, utanç duymasına gerek kalmazdı diye düşünüyor.
İngiltere'de 2020 yılına ait veriler, 58,845 tecavüz kaydedildiğini, bunlardan sadece 2102'si hakkında dava açıldığını ve 1439'unun saldırganın cezalandırılması ile sonuçlandığını gösteriyor.
bSafe diğer elektronik uygulama şirketlerinin de dikkatini çekti.
Larsen, "Bu özellikleri diğer uygulamalarda da kolayca kullanabileceğimiz bir platfrom geliştiriyoruz" diyor.
İngiltere İçişleri Bakanlığı 2021'de kamuya açık alanlarda geceleri kadınların güvenliğini sağlamaya yardımcı olmak için 5 milyon sterlinlik bir fon oluşturdu.
Bu fonun verildiği projeler arasında teknolojiye dayalı girişimler de bulunuyor.
Bristol kentinde polis, gece kulüplerinde içkilere ilaç karıştırılıp karıştırılmadığını belirleyen yeni test kitleri kullanmaya başladı.
Cheshire polisi, destek isteyen kadınlara anında yanıt verilmesi için telefon ağının teknolojisini daha iyi hale getirmeye çalışıyor.
West Yorkshire bölgesinde, toplu taşımacılık araçlarını kullanan kadınların duraklarda yalnız beklemesine gerek kalmaması için otobüslerin varış zamanlarını gösteren ve güvenlikle ilgili bilgi veren bir web sayfasının kullanımı teşvik ediliyor.
Teknoloji kötüye de kullanılabiliyor. Örneğin, kayıp telefonları bulmak için kullanılan teknolojiyi, birini izlemek ve taciz etmek için kullanmak da mümkün.
Tacize karşı mücadelede bulunan kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Paladin, teknoloji şirketlerinin, teknolojinin kötüye kullanılmasından zarar görenleri korumak için daha fazla çaba göstermesi gerektiği görüşünde.
Kuruluşun başkanı Rachel Horman-Brown, "Kurbanların çoğu casus yazılımlarla telefonları ve tabletleri üzerinden takip edilip izleniyor" dedi.
"Dolayısıyla tacizcilerin kurbanı izlemek için kurbanın üzerine fiziksel olarak bir izleme cihazı yerleştirmesine bile gerek olmuyor. Casus yazılımlar kaygı verici, çünkü tacizcinin kurbanın telefonundaki kamerayı açıp yaptıklarını görmesine ve dinlemesine olanak tanıyor."
Horman-Brown, tacizcilerin kurbanın telefonundaki mesajları okuyabildiğine ve oradan mesaj yazabildiğine de dikkat çekti.
Apple AirTag ya da Tile gibi cüzdanınızı, anahtarınızı veya bagajınızı bulmanıza yardımcı olacak izleme cihazlarının yaygınlaşması, taciz endişesinin de artmasına yol açtı.
Horman-Brown, "Bu küçük, ucuz cihazlar, tacizcinin örneğin kurbanın arabasına ya da kişisel eşyaları arasına bir tane yerleştirip, nerede bulunduğunu izlemeyi kolaylaştırma potansiyeline sahip" diyor.
Women's Aid adlı hayır kurumunun genel müdürü Farah Nazeer ise, güvenliğin sağlanması için teknolojinin yetmeyeceği görüşünde.
"Telefonlardaki ve akıllı saatlerdeki güvenlik uygulamaları gibi teknoloji ürünleri kadınların kendilerini sokakta daha güvende hissetmelerine yardımcı olabilir, ancak bunlar yaranın üzerine yapıştırılan geçici yara bantları gibi" diyen Farah Nazeer, asıl sorunun erkeklerin kadına şiddet uygulamalarının ardında yatan nedenler olduğunu söylüyor.
Nazeer, "Kadınlar sokaklarda kendini güvende hissetmiyor. Bunun nedeni sokak lambası ya da güvenlik uygulamaları bulunmaması değil, kadınlara şiddeti sıradanlaştıran bir cinsiyet ayrımcılığı ve kadın düşmanlığı kültürü olması. Artık buna daha fazla hoşgörü gösterilmemeli" diyor.
Farah Nazeer, "Birçok kadın bize erkeklerin elinden uğradıkları şiddetin polis ve adalet sistemi tarafından küçümsendiğini, inanılmadığını ve dikkate alınmadığını söylemeye devam ediyor" diye de ekliyor.
"Kadınların evlerine güvende ve korunduklarından emin olarak yürüyebilmeleri için, tam da bizi koruması gereken polis ve adalet sisteminde derinden kök salmış cinsiyetçi tutumlara meydan okumaya odaklanmalıyız."