Eskişehir’de Gezi Parkı olayları sırasında hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz’ın öldürülmesi ile ilgili dava verilen aranın ardından yeniden başladı. Korkmaz ailesinin avukatları telsiz konuşmalarını açıkladı.Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyi Gürkan Korkmaz, “Bu üçüncü duruşma. Biz gerek gezi sürecindeki bütün davalar, gerek konusu adam öldürme olan, gerek trafik kazası ile taksir ile meydana gelen adam öldürme davalarında durabileceği en sakin ve vakur bir şekilde duruşmayı izliyoruz. Tutuklama talep edilen Yalçın Akbulut için sabrımız dolmuştur. Açık bir şekilde tasarlayarak iştirak halinde, ellerinde silah sayılan aletlerle bir çocuğu öldürme kastı ile, gözaltı yapmayacağız ve sadece dalacağız fikriyle, tamamen 19 yaşında, savunmasız şekilde olan ve öldürülen, otopsi raporunda kalbinin nasıl sökülüp tartıldığını anlatırken, sanık avukatı gülerek bunu dinlerken sakin duruyoruz. Biz bu konuda elimizden gelen hassasiyeti gösterdik. Sizin de sabretme sınırınız sanıkların buradan çıkmayıp da ceza verilerek ceza evine gönderilmesidir. Umarım vicdani ve adil bir kararla kamuoyunun vicdanını rahatlatırsınız” diye konuştu.Korkmaz ailesinin avukatlarından Özlem Şen Abay, “Otopsi tutanağına dair diyeceğimiz bir şey yok. İhtisas Kurulu raporuna itirazımız var. Kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin ağır olduğu kanaatindeyiz. İlaçların kanamayı artırıcı etkisi olduğu ifadesi var. Bu ibareye katılmıyoruz. Ancak rapor özü itibariyle gerçekleşen darp olayının 10 Temmuz 2013 arasında meydana gelen ölüm olayı ile illiyet bağı kullanıyor. Bu haliyle esası etkilemeyeceği nedeniyle söyleyecek bir şeyimiz yok” diye konuştu.Mehmet Emin Vakur Kulat, “Olaydan önce telefon kayıtları sıkı irtibatı gösteriyor. Daha sonrasında delilleri karartmaya yönelik iletişimi göstermektedir. Şaban Gökpınar ile İsmail Koyuncunun Tusa inşaat, Ali Taran ile ortak görüşmesi görülmektedir. Yine Şaban Gökpınar ve Ramazan Koyuncu’nun Uğur Dingiz ile ortak görüşmesi görülmektedir. Mevlüt Saldoğan, Muhammet Vatansever ve ramazan Koyuncu’nun Şakir Aydın ile ortak görüşmesi vardır. Son olarak Mevlüt Saldoğan ve İsmail Koyuncu’nun Mehmet Nuri Eliaçık ile ortak görüşmesi vardır. Bu görüşmelere bakıldığında olay sonrasında sanıkların birbirleri ile irtibat halinde oldukları ve delilleri karartmaya yönelik oldukları kanaatindeyiz. Yine HTS kayıtlarına bakıldığında sanıkların olay yerinde olduğu açıktır. Dahası, Ali İsmail Korkmaz’ın olay anında cep telefonunun verdiği sinyallere bakıldığında olay yerinde olduğunu göstermektedir. Darp edilen ve kasten öldürülen Ali İsmail Korkmaz olup olmadığı şüpheyi ortadan kaldırmaktadır.Emniyetten gelen 04.06.2014 telsiz dökümleri incelendiğinde olay günü belki öncesinde ve sonrasında emniyetin müdahalesinin nasıl bir ruh hali ile yapıldığını açıkça ortaya koymaktadır. Telsiz görüşmelerinde ‘Çevik kuvvet gözaltı yok sadece dağıtacağız’ ve yine ‘dağıtacağız, dalacağız, süreceğiz’ ifadeleri kullanılmaktadır. Dahası, ‘Üzerimize çekeceğiz, sonra dalacağız’ telsiz kaydı açıkça ortadadır.Yine aynı telsiz görüşmelerinde sanıklardan Şaban’ın telsiz kayıtlarında timlerin birinin yetkilisi olduğu görülüyor. ‘Şaban timlerine sahip ol’ diye anons ediliyor. Telsiz görüşmeleri bir emniyet görevlisinden değil, hasmane görüşmelerden söz etmektedir” diye konuştu.Avukat Mehmet Ümit Erdem, “144 sayfalık raporlara bakıldığında, Ali İsmail Korkmaz’ın sokağa girdiği saatten sonra, ‘Bu saatten sonra dağıtacağız, Halil abi sivilleri alacak mıyız?’ diye konuşmalar var. Gelen kayıtlarda gördüğümüz üzere Mevlüt Saldoğan tutuklandıktan sonra AK Parti Batman Milletvekili Ziver Özdemir ile görüşmeleri var. ‘Beni aradılar ama ilgilenmedim’ diyor. Ziver Özdemir telefonu kendisi arıyor. Mevlüt Saldoğan’ın telefonundan sonra tekrar aranıyor. Ziver Özdemir Mevlüt Saldoğan’ın telefonunu iki defa daha arıyor. Tutuklandıktan sonra Terörle Mücadele ile yapılan görüşmeler var. Bunlar yargıya müdahaledir. Fırıncıların kayıtları silmesine, delillerin geç toplanmasına baktığımızda dosyaya müdahaleyi görüyoruz. Bununla ilgili olarak suç duyurusunda bulunacağız” dedi.Pınar Çelik Arpacı, “Mevlüt Saldoğan’ın Yunus Emre Devlet Hastanesi’ne gitmiş, öyle bir hırsla vurmuş ki ayağını tedavi ettirmek için hastaneye gitmiş. Ali İsmail’in kafasında çatlak oluştuğu gibi kendi ayağında da çatlak olmuş. Yapmış olduğu suçu kapatmak için kendine müşteki durumu yaratmıştır. Mevlüt Saldoğan’ın bu raporu ile öldürme kastının ortaya çıktığını düşünüyoruz” ifadesinde bulundu.Avukat Esra Başbakkalkara ise, “Beşik otel görüntüleri açılamıyor. O diskten çekilmiş daha önce alınmış 2 saatlik görüntü var. Başından itibaren sanıkların ve sanıklara yardım eden güçlerin delilleri karartma çabası içinde oldukları görülüyor. Mega Hırdavat görüntülerde de aynı şaibeler var. Bu görüntüler açılamıyor. Bütün bu hususlar ve bilirkişi raporları, delillerin karartılmaya çalışıldığını ve iddialarımızın ispat edildiğinin açık kanıtıdır” diye konuştu.Avukat Ayhan Erdoğan, “Telsiz kayıtları açıkça şunu söylüyor, ‘Üzerinize çekin ve dalın’ bu Haçlı Seferlerindeki gibi bir savaş oyunu. Bir güvenlik teşkilatının işi bu olmamalı. Okunan otopsi raporlarından ve belgelerden Ali İsmail’in öldürülmesine iki sanığın bizzat katıldığı görülüyor. Orada korunması gereken Ali İsmail Korkmazdı. Hüseyin ve Şaban bu suça bil fiil katılmışlardır. Bunların da tutuklu olmaları gerekiyor.Tutuklu sanıkların tutukluluğunun devamının yanı sıra tutuksuz sanıkların da tutuklu olması gerektiğine inanıyoruz” dedi.Sanıklardan Mevlüt Saldoğan, “Aleyhime olan kısımları kabul etmiyorum. Benim baştan beri yalan söylemediğim ortada. Bu da zaman içinde belli olacak. TÜBİTAK’tan veya Adli Tıp Kurumu’ndan gelen bir şey olmadığı halde bir yıldır tutukluyum. Tahliyemi talep ediyorum. Bir insan olarak, bir baba olarak ben o gece namusum ve şerefim üzerine yemin ediyorum. Kimseyi öldürme kastı ile hareket etmedim. Bana verilen yetkiyi kullanarak dağıtma yolunu seçtim” diye konuştu.Sanıklardan Muhammet Vatansever ise, “Polislerle hiçbir ilişkim yok. Ben sanayiciyim. Yüce adaletinize sığınıyorum” derken, İsmail Koyuncu, “O gece hiçbir polis ile işbirilği yapmadım. O gece ben dayak yedim. Ben bu yaşa kadar karakol yüzü görmedim. Devlete karşı boynumuz kıldan incedir. O akşam bana tut dediler ve ben tutarak kenara çekildim. Yaklaşık bir yıldır tutukluyum. Allah katından vicdanen rahatım. Ailem ve ben yıprandık. Bu olaylardan sonra ailem mağdur oldu. İş yerimi kaybettim. Esnaf olarak itibarım kayboldu. Tahliyemi talep ediyorum” dedi.Sanıklardan Ebubekir Harlar, “Bilirkişi raporunda telefon görüşmelerimizde 3 kişi ile konuşmuşuz. Konuştuğumuz kişiler restoran sahipleridir. İş konusunda görüştük. Tahliyemi talep ediyorum” ifadesinde bulundu.Ramazan Koyuncu, “Aleyhime olan suçlamaları kabul etmiyorum. O gece hiçbir polis ile işbirliğim olmamıştır. Herhangi birine yaralama ve öldürme kastım olmadı. Hayatımda böyle bir şey aklımın ucuna gelmez. Telefon konusunda Şakir Bey, jandarma Komutanlığından aradı bizi savcı beyin bizi beklediği için. Bu konuların araştırılmasını istiyorum. Tahliyemi talep ediyorum” dedi.Sanık Şaban Gökpınar, “Telefon görüşmelerinde Ali Taran ve Uğur Dingiz ile konuştum. Jandarma personelidir. Olay gönü ben telsiz taşımadım ve görüşmem yoktur. O gün benim himayemde hiçbir polis yoktur. Şehir dışından gelen Şaban isminde birisi olabilir. Bu konudan dolayı beraatimi istiyorum” dedi.Sanık Hüseyin Engin ise “atılı suçları kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum” Yalçın Akbulut, “TİB’den gelen rapor, benim ve olayın içinde olan kişinin Ali İsmail Korkmaz olmadığını doğruluyor” diye konuştu.Sanık avukatları ise öldürülen kişinin Ali İsmail Korkmaz olmadığını ve sanıkların tutuklu kalmasının mağduriyet oluşturduğunu ileri sürdü. Avukatlar, “Sadece tanık beyanlarına dayanılmıştır. Maktulün merdivenden düşme hikayesinin doğru olduğuna inanılması gerekmektedir” dedi.Sanık Mevlüt Saldoğan’ın avukatı ise “Maktul Ali İsmail Korkmaz’ın otopsi raporunda kafa tasında herhangi bir kırık söz konusu değildir. Hafıza kaybı yaşayan kişi tek tek telefon açamaz. Hasan Gülcü aleyhine yapılan şikayette takipsizlik verilmesinin kararı, Ali İsmail Korkmaz’ın beyin tomografisinde beyin kanaması geçirmediği tespit edildiği içindir. Bu da kesinleşmiştir. Neden 17 saatlik zamanda eve gidip uyuduğu hikayesine inanalım. Bu 17 saat içinde başına hangi iş geldi bunu bilemiyoruz. TÜBİTAK’tan ve Adli Tıp Raporu gelmezken tutuklu kalması da düşündürücüdür. Maktulün hastane sürecinde geçirdiği ikinci bir ameliyat sonrasında hastane enfeksiyonundan da ölme ihtimali vardır. Şüpheden sanık mı yararlanır? Sanki gidilmiş masum bir çocuk gidilmiş katledilmiş. Müvekkilimin tahliye edilmesini istiyorum” diye savunma yaptı.Savunmanın bu şekilde yapılması, duruşmayı izleyenlerin tepkilerine neden oldu. Yaşanan gerginlikte, sanık avukatına tepki gösteren bir kişi duruşma salonundan çıkarıldı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz