MESUT VAROL / ALİ İHSAN ÖZTÜRK - Türkiye'deki yüzlerce kuş türünden 215'inin gözlemlenebildiği Van Gölü Havzası'nda yürütülen koruma çalışmaları dolayısıyla birçok kuş türünün sayısında artış yaşandı.
Bazı kuş türlerinin Kuzey Afrika'dan İran'a uzanan yolculuğunda en önemli konaklama merkezlerinden olan Van Gölü Havzası, kuş türü ve popülasyonu bakımından da dikkati çekiyor.
Türkiye'deki yaklaşık 450 kuş türünden 215'inin yaşam alanı bulduğu havza, son yıllarda sürdürülen yaban hayatını koruma çalışmalarıyla en hareketli dönemini yaşıyor.
Kuşların sıkıntılarla karşılaşmadan beslenebilmeleri, doğal yaşam alanlarının korunması ve rahatlıkla üreyebilmeleri için sürdürülen çalışmalar devam ederken, koruma çalışmaları sonucu nesli tehlike altında olan başta dikkuyruk olmak üzere bahri, uzun bacak, balıkçıl, elmabaş, kılıçgaga, halkalı cılıbıt, su tavuğu ve sakarmeke gibi birçok kuş türünün sayısının arttığı gözlemlendi.
Kuş bilimi açısından da bilim adamlarının araştırmalarını tercih ettiği yerlerin başında gelen havzada aynı anda birçok kuş türünü bir arada görmek mümkün.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Fen Fakültesi Zooloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Durmuş, AA muhabirine, Van Gölü Havzası'nın Türkiye'nin ornitoloji ve biyolojik çeşitlilik açsından en önemli noktalarından biri olduğunu söyledi.
- Su seviyesinin yükselmesi kuşları olumlu etkiliyor
Havzanın oldukça zengin bir kuş türü popülasyonuna sahip olduğunu, dört mevsim olarak sürdürülen çalışmalarda 215 kuş türünün havzada yaşadığını tespit ettiklerini ifade eden Durmuş, ilkbaharın gelmesiyle birçok kuş türünün de göç güzergahı olarak havzayı kullanmasının bölgeyi kuş türü açısından zenginleştirdiğini belirtti.
Son zamanlarda iklim değişikliğine bağlı olarak bölgede su seviyesinde değişiklik yaşandığını ve bu durumun havzada yaşayan kuşların yaşantısını olumlu etkilediğini anlatan Durmuş, "Van Gölü'nde su yükselmeleri yuvalar ve yavrulara olumsuz bir etki yapmıyor. Su, üreme döneminden önce yükseldiği için kuşlar o yükseltiyi tahmin ederek daha korunaklı bölgelere yuva yapıyor." dedi.
Durmuş, Van Gölü Havzası'ndaki bütün sulak alanların koruma statüsünde olduğunu vurgulayarak, "Yerel halk koruma çalışmalarına destek veriyor. Bir bilinç oluştu. Bu bilinçle beraber türler kendilerini daha güvende hissediyor ve çok rahatlıkla üreme ve diğer yaşantısal faaliyetlerini gerçekleştirebiliyor. Bu konuda Van Gölü Havzası şanlı bir bölge. Diğer bölgelerde suların azalması ve habitat alanlarının bozulması nedeniyle türler yaşam alanı olarak Van Gölü'nü tercih ediyor. Dolayısıyla sürekli bir yoğunluğun arttığını görebiliyoruz. Popülasyon açısından oldukça yoğun bir sayıya ulaştığını görebiliyoruz." ifadelerini kullandı.
- "Nesli tehlike altında olan türler de havzayı tercih ediyor"
Nesli tehlikede olan kuşların da havzayı yoğun olarak kullandığını belirten Durmuş, şunları ifade etti:
"Havzadaki en büyük sıkıntılardan biri bilinçsiz ve kaçak avcılıktı. Bu, artık bir düzene girdi. Hem kontroller noktasında hem de yöre halkının kaçak avcıları bu alana sokmaması en büyük faktördü. Havzada kirletici faktörlerin olmaması, yaşam alanlarında ağır sanayi hamlelerin olmaması biyolojik anlamda bir avantaj olarak karşımıza çıkıyor. Havzanın biyolojik anlamda bu kadar güzel olması, ekosistem açısından verimli olması nesli tehlike altında olan türleri de bu bölgeye çekiyor. En bilinen örnek de dikkuyruk. Uluslararası anlamda nesli tehlike altında olan dikkuyruk Van Gölü Havzası'nda çok ciddi bir üreme potansiyeline sahip. Sadece bir noktada değil havzanın birkaç noktasında üreme potansiyeline sahip. Koruma önlemlerinin alınması bu türlerin bölgede sayıca daha fazla olmasını sağlayacak."
Durmuş, geçmiş yıllarda göçmen olan türlerin, havzanın ikliminin ve ekosisteminin elverişli olması nedeniyle artık bölgeden ayrılmadığını anlatarak, şöyle konuştu:
"Önceden göçmen olarak tespit ettiğimiz türler artık yerli statüsünde, yani göç etmeyen, burada kalan kuşlar olarak karşımıza çıkıyor. Saz horozu gibi nadir görülen türlere de bireysel olarak rastlanabiliyor. Yine her yıl flamingolar burayı mesken ediniyor. Tüm bunların yanında burası eğitim açısından da çok önemli bir bölge. Dönemsel olarak öğrencileri buraya getirerek doğayı ve canlıları tanıtıyoruz. Yani çok ideal, doğal bir laboratuvara sahibiz."