HABER

"Tepkimiz önce moderatöre sonra Peres"

"Tepkimiz önce moderatöre sonra Peres"

IHA003ACD1-GEN/30-OCA-0011-277E

- BAŞBAKAN ERDOĞAN İSTANBUL'DA
- DAVOS KRİZİ KONUSUNDA AÇIKLAMALARDA BULUNAN ERDOĞAN:
- "TEPKİMİZ BAŞTA MODERATÖRE SONRASINDA DA İSRAİL YÖNETİMİNE"
- "ÎSRAİL HALKI YA DA YAHUDİLERLE BİR SORUNUMUZ YOK"

KENAN KAYRAK
İSTANBUL (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsviçre'nin Davos kasabasında gerçekleştirilen Dünya Ekonomik Forumu kapsamında düzenlenen Gazze konulu oturumda yaşanan krizin ardından Türkiye'ye döndü. İstanbul Atatürk Havalimanı'nda kalabalık bir grup tarafından karşılanan Erdoğan, Davos'ta yaşananları anlattı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ayağının tozuyla geldiği İstanbul'da, kalabalık bir grup tarafından karşılandı. Davos'ta Gazze konulu bir oturumda İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile yaşanan tartışmanın ardından moderatörden söz hakkı isteyen ancak sözü kesilince oturumu terk eden Erdoğan, düzenlediği basın toplantısında yaşananları anlattı. Erdoğan, Davos Zirvesi kapsamında olumlu bir takım görüşmeler gerçekleştirildiğinin altını çizerken, Gazze konulu oturumda yaşanan tatsızlık konusunda asıl tepkinin başta oturumun moderatörüne sonrasında da İsrail yönetimine karşı olduğunu vurguladı. Erdoğan, üzerine basa basa İsrail halkı ya da Yahudilerle alıp veremediği herhangi bir sorunun olmadığını söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 28-29 Ocak tarihleri arasında İsviçre'nin Davos kasabasında düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nun ardından saat 02.00 sıralarında İstanbul Atatürk Havalimanı'na indi. 'Gazze Orta Doğu'da Barış Modeli' oturumunda İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in konuşması sırasında yaptığı bazı söylemlere cevaben söz hakkı isteyen ancak oturumun moderatörü tarafından engellenen Erdoğan, oturumu terk etmesi ile ilgili olarak düzenlediği basın toplantısında, başından sonuna Davos Zirvesi'ni değerlendirdi. Başbakan Erdoğan toplantıda şunları söyledi;
"Dünya Ekonomik Forumu nedeniyle İsviçre'nin Davos kasabasına yaptığımız ziyareti noktalamış bulunuyoruz. Zirve kapsamında genel olarak 2008 yılının son aylarında patlak veren küresel ekonomik kriz ele alındı. Dünya ekonomisinin yeniden canlandırılması için yapılacaklar görüşüldü. Bu kapsamda muhataplarıma Türkiye'nin geleceğine ilişkin vizyonunu izah etme fırsatı da bulduk. İkili görüşmelerde, uluslararası medya mensuplarıyla yaptığımız toplantılarda Türkiye'yi dünyaya tanıtma imkanı bulduk. Dünya barışı açısından büyük önem taşıyan bölgesel ve uluslararası unsurlar konusunda düşüncelerimizi anlattık. Ortadoğu ve Kafkasya'da yaşananlar konusunda çok sayıda devlet ve hükümet başkanı ile görüşmeler yaptık 29 Ocak'ta Rusya Devlet Başkanı Putin, Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev, Arnavutluk Devlet Başkanı Berisha, Hollanda Başbakanı Balkanende, Kolombiya Devlet Başkanı Velez, Ortadoğu Dörtlüsü Özel Elçisi ve eski İngiltere Başbakanı Tony Blair ve eski ABD Başkan Yardımcıs Al Gore, IMF Başkan 1. Yardımcısı Lipksy, Polonya Başbakanı Tusky, Ermenistan Devlet Başkanı Sarkisyan ve dışişleri bakanı ile görüşmelerimiz oldu. Görüşmelerde ikili ilişkiler, iktisadi konular, uluslararası ve bölgesel konularda görüş alışverişinde bulunduk. Dünyanın önde gelen iş çevreleriyle görüşmelerimiz oldu. Türkiye'ye yatırım konusunda olumlu görüşmelerimiz oldu. Türkiye'nin güvenli bir liman olduğu görüşünde olmaları memnuniyet vericidir. İstikrar ve güvenin Türkiye'de devam ettiğini söyledik. Krizden etkilenmediğimizi ifade ettik.

'Gazze Ortadoğu'da Barış Modeli" panelinde İsrail Cumhurbaşkanı Peres, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, Arap Ligi Genel Sekreteri Amr Musa'nın katıldığı bir görüşme gerçekleştirdik ve tabi bir de panelin moderatörü vardı. Toplantı aslında gayet güzel başladı. Burada özellikle bir şeyi vurgulamak istiyorum, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak altını çizerek söylüyorum. AK Parti Genel Başkanı olarak değil, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak konuşuyorum. Orada da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatıyla konuştum. Buradaki tavrımızı tüm milletimize anlatmak istiyorum. Bu tip toplantılar genelde 2-3 tur olur. Toplantıya girerken de moderatör konuşmacılara süre kullanımı konusunda açıklamalarda bulunur. Bu toplantı öncesinde de buna benzer ricaları oldu. Ben özellikle konuşmacıların dakikaları tuttum. BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon oturumda süreyi en iyi süre kullanandı. 8 dakikalık bir konuşma yaptı. Amr Musa, konuşmasının 12-13. dakikasında moderatörün 'toparla' demesi üzerine konuşmasını toparladı ve 15 dakikada noktaladı. Benim konuşmam da 15 dakika sürdü. Peres ise hiçbir ikaz almadan 23 dakika konuşma yaptı. Bunun yanında bu konuşmada bizleri hayrete düşürecek üslup içinde, bir cumhurbaşkanının adabına yakışmayacak şekilde, zaman zaman isim de vererek, bazen hakarete varan ifadelerle bir sunum yaptı. Bunlar doğru olmayan, suçlayıcı ifadelerdi. Buyurgan tavrını kabul etmemiz mümkün değildi. Bazı emekli diplomatların konuştuğu diplomasi dilinden konuşmam. Ben siyasetin içinde, çekirdekten yetişen birisiyim. Monşerlerin üslubunu bilmem, bilmek de istemem zaten. Ancak orada Türk milletinin onurunu korumak zorundaydım. Yapmam gereken neyse onu yaparım, bundan sonra da yaparım. Aldığım terbiye de bunu gerektirir. Orada da söylediğim gibi Peres'e 'Ben sizin yaşınıza bakarak yüksek sesle konuşmuyorum. Yoksa sizden daha yüksek sesle de konuşurum' dedim. İnanıyorum ki orada hangi Türkiye Cumhuriyeti başbakanı bulunursa bulunsun Türk milleti böyle bir tavrı beklerdi. Milletimin de bunu beklemesi doğaldır. Bize sünepelik yakışmaz. Moderatör söz istediğimiz zaman 'toplantıyı kapatıyorum' diyerek kapatma yoluna gitti. Biraz zorlayınca 1-2 dakikalık süre aldık ama bu defa de sözümü kesme yoluna gitti. Bunlara rağmen sözümü kesince artık bize bir şey düşüyordu. Bana, kapanış konuşması yapılırken, dosyamı alarak ayrılmak düştü ve ben böyle ayrıldım. Konu kişisel değildi. Ülkemin saygınlığı, onuru söz konusuydu. Kimsenin bunu zedelemesine müsaade edemezdim."

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Başbakan Erdoğan, oturumun ardından Peres'in kendisini aramasıyla ilgili olarak; "Helikoptere dönüşte Peres'in aradığını söylediler. Bunun üzerine arkadaşlarımızla müzakere ederek, dinleyelim dedik. Telefon ile görüşmede kendileri 'Size ne kadar saygı duyuyorum. İkili münasebetlerimizde, şöyle Türkiye olan saygımız var. Bu olaydan dolayı üzgünüm. Sesimi duymadıkları için yüksek sesle konuştum' diye konuştu. Bu noktada biz de karşı ifadeleri kullandık" dedi.

Türkiye-İsrail ilişkilerinin geleceği ile ilgili bir soruya ise Erdoğan, "Öfke ile kalkıp, o anda karar veren liderlerden olmak istemeyiz. Zaten biz İsrail'e hep bunları tavsiye ettik. Bizim serzenişlerimiz İsrail halkına ya da Yahudilere değildir. Ancak onlar bu işte çok mahirler, bunu farklı yerlere kaydırıyorlar. Böyle bir şey söz konusu değildir. Serzenişimizin muhatabı İsrail yönetimidir" diye konuştu.

Erdoğan son olarak, Türkiye'nin güçlü bir devlet olduğunu ifade ederek, "Kusura bakmasınlar biz güçlü bir Türkiye'yiz. Biz barışı her zaman savunacağız. Bunun için her şeyi yapacağız. Türkiye'nin barışın teminatı olduğunu görmeleri gerekir" dedi.

Daha sonra kendisini bekleyen vatandaşları selamlayan Başbakan Erdoğan, burada da bir konuşma yaparak, havalimanından ayrıldı. Erdoğan'ın konuşması sık sık İsrail karşıtı sloganlar ve "Türkiye seninle gurur duyuyor" şeklindeki tezahüratlarla kesildi. Erdoğan, konuyla ilgili ayrıntılı açıklamayı İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Şişhane metro istasyonunun açılış töreninde yapacağını bildirdi.

En Çok Aranan Haberler