İSTANBUL (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terörün dini, dili ve ırkı olmadığını belirterek, "Terörü lanetlemek zorundayız" dedi. 8. Uluslararası İş Forumu (IBF) Kongresi, Grand Cevahir Otel'de başladı. Malezya eski başbakanı Mahattir Muhammed, Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, İran Ticaret Bakanı Mohammed Şeriat Madari, IBF International Başkanı Erol Yarar, MÜSİAD Genel Başkanı Dr. Ömer Bolat ve çok sayıda davetlinin hazır bulunduğu kongrede konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaşanan savaşlara tepki gösterdi. Erdoğan, "Tarihin önemli kavşak noktasında barış ilkesi ışığında bir araya gelerek dünyayı esenliğe taşıyacak olan ideallere sahip çıkma kararlılığımızı gösterdiğimiz bu buluşmanın önemi, çok çok büyüktür. Bugün insanlığın içinde bulunduğu üzücü durum, her gün içimiz yanarak izlemek zorunda kaldığımız kan ve gözyaşı tabloları bu gezegeni getirdiğimiz noktayı yeniden düşünmemizi gerektiriyor. İnsan hayatını küçümseyen güç gösterileri, dünyayı karanlığa götüren silah stratejileri, yoksullar aleyhine devam eden sözde denge oyunları her gün gündemi işgal ediyor. Herkes başını iki elinin arasına koyup yeniden düşünmek durumunda, bu acı tablo artık değişmelidir. Yeryüzünü kana ve öfkeye boğan savaş stratejileri bir an önce yerini barışın, kardeşliğin özgürlüğüm hüküm sürdüğü bir insanlık kültürüne bırakmalıdır" dedi.
"İNSANLIK, BARIŞIN ÖZLEMİNİ ÇEKMEKTEDİR" Toplumların, birbirine yaklaşarak, dostça ve kardeşçe ellerini birbirine uzatması gerektiğini belirten Başbakan Erdoğan, insanlığın barış özlemi içinde olduğunu söyledi. Erdoğan, "Her gün haber bültenlerinde kan ve gözyaşı ile yüz yüze gelen milyarlarca insan için barış artık bir hasret, bir özlem olmuştur. İnsanlığın bu özlemini dindirmek, barışı yeryüzünün bütün köşelerinde yeniden tesis etmek için üstümüzde tek tek sorumluluklar var, bunun idrakında olmak durumundayız. Biz hepimiz barıştan yanayız, burada dünya barışının dimdik ayakta olduğunu ispat etmek için bulunuyoruz. Barış için üstümüzde sorumluluklar var" diye konuştu.
Erdoğan, toplumları birbirine en çok yaklaştıran unsurların başında ekonomi ve ticaretin geldiğini ifade etti. Ülkeler arasında yapılan ekonomik ve ticari anlaşmalarla, milletlerin de birbirlerine yakınlaştığının altını çizen Erdoğan, "Dünya milletleri olarak daha güzel ve daha müreffeh hayat sürdürmek için birbirimize ne kadar ihtiyacımız olduğunu biliyoruz, özellikle biz Müslümanlar olarak. Bizim kalplerimizde hissettiğimiz bu sıcaklık, dünyanın en büyük silahlı güçlerinin elde edemeyeceği bir sıcaklıktır. Dünyaya barışı geri getirecek olan olgu işte budur. Dünyanın ekonomik potansiyelleri, tabii zenginlikleri ve kültürel birikimleri cömertçe paylaşan dünya, herkesin menfaatine olan tek formüldür. Aksi halde toz ve dumandan geriye bir kazanan kalmayacaktır. İnsanlık onuruna açılmış her yara, gün gelecek dünyanın vicdanını da kanatacaktır" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE HER GEÇEN GÜN BÜYÜYOR" Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Biz geleceğe iyimserlikle bakmak istiyoruz, biz ürettiğimizi birbirimizde paylaşmak, emeğimizin karşılığını hakça kazanmak istiyoruz. Türkiye, her geçen gün büyüyen, buna bağlı olarak da ticaret hacmi genişleyen, aktif ekonomik bir yapıya kavuşmaya başlamıştır. Büyüme rakamının 2004 yılı itibariyle inşallah fevkalade bir hal olmazsa, hedefimiz yüzde 5'ti, ama bu hedefin çok çok üstünde olacağını ümit ediyoruz. Bu rakam ülkemizin son 40 yıldaki en büyük oranı olacak belki de. Sanayi üretimimiz bir önceki yıla göre yüzde 12.8 oranında artmış durumdadır. Bütün sektörlerimizde yükseliş trendi yakalanmıştır. Bugün 180'i aşkın ülkeye 19 bini aşkın tür ve çeşit de mal satıyoruz. Bu daha başlangıçtır. Hepimizin gayretleriyle hem Türkiye, hem de diğer dost ve kardeş ülkeler için bu gelişmenin arkası gelecektir. El ele verirsek, omuz omuza verirsek, olaylara bir paylaşım içinde bakarsak bu trendi hep birlikte çok daha çabuk yakalayacağız. Turizm alanında 2010 yılının beklentilerini, şimdiden yakaladık."
Başbakan Erdoğan, enflasyonist ortamın etkisini yitirdiğini, ekonomi yönetiminin istikrara kavuştuğunu belirterek, Türkiye'nin, ekonomik olarak şu anda dünyanın en dinamik organizmalarından biri olmaya doğru ilerlediğini söyledi.
Türkiye'nin, büyük bir potansiyele, genç bir iş gücüne ve zengin kaynaklara sahip olduğunun altını çizen Erdoğan, "Uluslararası işbirliğine açık, özellikle komşu ve kardeş coğrafyalarla ilişkilerini, ekonomik ve kültürel ilişkiler zeminine oturtmak isteyen bir anlayışa sahibiz" dedi.
"TERÖRÜ LANETLİYORUM" Konuşmasının sonunda, dünyada yaşanan terör olaylarına değinen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Ortadoğu'da, Kafkaslar'da son zamanlardaki gelişmelerde bu mevcut terör anlayışını bizler tek tek Müslümanlar olarak lanetlemek durumundayız. Bu yapılan teröre İslami terör, ya da İslamcı terör ifadesini kullanma yanlışına Müslümanlar asla düşmemelidir. Zaman zaman bu yanlışa Müslümanların da düştüğünü görmek bizleri üzmektedir. Terörün dini olamaz, ırkı olamaz, milleti milliyeti olamaz. Terör, kimi nerede nasıl niçin ne zaman vuracağı belli olmayan bir fenomendir. Olsa olsa şahsen bu terör anlayışına dinci terör diyebilirim, İslamcı terör asla diyemem. Terörü lanetlemek zorundayız: Hangi bireyden gelirse gelsin, hangi örgütten gelirse gelsin, hangi devletten gelirse gelsin terör bu üç sınıflamanın içindedir ya bireysel terördür, ya örgütsel terördür, ya devlet terörüdür. Bunların dünyada nasıl şekillendiğini hep birlikte takip ediyoruz. Şu anda Irak yanı başımızda terörün en önemli alanlarından bir tanesi durumundadır. Bizim de şu ana kadar Irak'ta 30'a yakın vatandaşımız bu terörün kurbanı olmuştur. Diğer Müslüman ülkelerden de kurbanlar verilmiştir. Bunun yanında Iraklı Müslüman kardeşlerimiz de her gün işgalin birer kurbanı olmaktadır. Kafkaslar'da olan olayın, Kuzey Osetya'daki olayın da bir terör olduğunu ve bir dinci terör anlayışı neticesi olduğunu görmekteyiz. Öldürülen insan olduğuna göre, hepsini biz lanetlemek durumundayız ve huzurlarınızda bunu lanetliyorum."
Yapılan konuşmanın ardından Başbakan Erdoğan ve kongreye katılanlar hatıra fotoğrafı çektirdi.