FETÖ silahlı terör örgütünün şifreli haberleşme programı ByLock’un lisans sahibi David Keynes hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında 17 Aralık 2020 tarihinde yakalama kararı çıkartılmış ve Keynes 9 Haziran 2021 tarihinde Türkiye’ye teslim olmuştu. Teslim olmasının ardından tutuklanan Keynes hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma tamamlanarak ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Savcılıkça hazırlanan iddianamede yer alan Keynes’in ifadesi ortaya çıktı.
İfadesinde ismini değiştirme sürecini anlatan şüpheli Keynes, “2003 yılında Long Beach ve 2005 yılında New York Havalimanlarında, bombacı olduğum tespiti ile hakkımda arama kayıtları olduğu ve sürekli karşıma çıktığı için 2012 yılında Amerikan vatandaşlığı alırken ismimi ve soy ismimi David Keynes olarak değiştirdim. Herhangi bir takma adı, lakap, kod adım yoktur” dedi.
ByLock’un geliştiricisi olduğu öne sürülen Atalay Candelen ise tanışma sürecinden bahseden Keynes, “ABD’de bulunduğum süre zarfında sosyal arkadaş çevresinde Atalay Candelen ile tanıştım. Arkadaş çevresinde Atalay’a kafasında kırk tilki geçen bir tip olduğu için 'tilki' olarak hitap ederlerdi. Zaman zaman arkadaş çevresinde buluşarak iletişim kurardık. Atalay Candelen’in ABD’de vatandaşlık için paralı evlilik yaptığını biliyorum” diye belirtti.
ByLock’un geliştiricisi olduğu iddia edilen Atalay Candelen ile bir süre birlikte yaşadıklarını söyleyen Keynes, “Atalay kendi payına düşen kiraları ödemediği için aramızda anlaşmazlık çıktı ve ablasının evine taşındı. Atalay Candelen bana Türkiye’de müteahhitlik ve hayvancılık iŞine girdiğini ve battığını, Amerika’da Silikon Vadisi'nde şirketlere CV göndereceğini bunun için CV’sine ekleyecek programlar hazırladığını, bu programları Apple markete yüklemek için Apple hazırlık aracına internetten satın alması gerektiğini ancak kendi kredi kartının yurt dışı harcamasına kapalı olduğunu söyleyerek bana işlemi yapamadığını gösterdi. Atalay bu program aracının 100 dolar olduğunu, benim kredi kartımı kullanmak istediğini ve 100 doları bana nakit olarak verebileceğini söyledi” dedi.
İfadesinde, kredi kartını Atalay Candemir'e verdiğini söyleyen Keynes, "Karşılığında 100 dolar aldım. Bu arada Atalay Candelen bu işlem için bir mail adresi olması gerektiğini söyledi. Ben kullanmış olduğum 'david.keynes@pcc.edu' uzantılı mail adresimi verdim. Daha sonra bu mail adresini ve kredi kartı bilgilerimi kullanarak Apple marketten söylediği program aracını satın aldı. Yine bu programı android markete yüklemek için g-mail mail hesabı olması gerektiği söyledi ve kendisi g-mail üzerinden 'keynes97209@gmail.com' uzantılı mail adresini aldı. İşlemlerini Atalay kendi bilgisayarından halletti, şifreyi kendisi oluşturdu" diye belirtti.
Atalay Candelen’in ByLock isimli programı hazırladığı kendisine söylediğini belirten Keynes, "ByLock’u Apple markete yüklediğini söyledi ve telefonumu benden alarak Apple marketten bu programı indirdi ve kurdu. Programı açtığımda bana tarif etmesi üzerine kayıt oldum. Bunun üzerine program bana hatırlamadığım bir numara verdi. Atalay’a bu numaranın ne olduğunu sorduğumda bu numaranın kullanıcıya özel bir numara olduğunu, iletişim kuracağı kişiye bu numarayı vermem gerektiğini bu şekilde programın eşleşeceğini ve iletişim kurabileceğimi anlattı. O dönem WhatsApp ile bu programı kıyasladığımda kullanımının pratik olmadığını söyledim ancak bunun üzerine Atalay Candelen bu programın kayıtları 3 gün içerisinde silme özelliği olduğundan bahsetmişti. Ancak ben vaktini boşa harcadığını söyleyerek bu programı telefonumdan geri sildim” dedi.
İfadesinde, 15 Temmuz darbe girişiminin sonrasında ByLock’un FETÖ/PDY silahlı terör örgütü için hazırlanmış bir program olduğunu kanaatine vardığını söyleyen Keynes, “Gerek programın spesifik yapısı, gerek programın kullanılışının pratik olmaması ve kullanıcı ekleme sekli, gerekse Atalay Candelen’in örgüt ile bağlantıları bunu göstermektedir. Bana göre Atalay Candelen’in bu programı yazma ihtimali yüksektir. Ağustos 2014 dönemine doğru gelen bilgilendirme maillerinde güncelleme ve yüklemelerin reddedildiğine ilişkin bildirim mailleri sık sık görmeye başlamıştım. Ağustos 2014 döneminde Türkiye’ye geldiğimde Atalay’a bu durumu sordum ve Apple’ın açık kaynak koda izin vermediğini bu nedenle kod yazmakta zorlandığını bundan dolayı yükleme ve güncellemelerin reddedildiğini söylemişti. Şuan yaptığım değerlendirmeye göre muhtemelen o dönem örgüt tarafından bu program örgüt üyelerinin içeriklerinin görülebileceği ve incelenebileceği şekilde kodlanıyordu ki kişisel verilerin güvenliğine önem gösteren Apple tarafından bu nedenle reddedildiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Atalay Candelen’in kendisine ByLock’un 500 bine yakın indirildiğini söylediğini belirten Keynes, “Bu programın Atalay Candelen tarafından ticari amaçlı yapılmadığını değerlendiriyorum. Zira bu programın örgüt tarafından gizli yazışmalarda kullandığından ücretli yapılması halinde kullanıcıyı ifşa edeceğini bildiği için bu nedenle de ücretli olmasına karşı çıktığını ya da örgüt tarafından ifşa olmayı engellemek için paralı yapılmasının engellendiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.
İfadesinde 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında MİT’in ByLock’u deşifre ettiğini söyleyen Keynes, “MİT raporunu ben de incelemiştim. Burada geçen mail adresi ve Litvanya’da bulunan şirket ili ilgili bir bilgim yoktur. Bu şirkete kredi kartımdan herhangi bir ödemede bulunulmadı” dedi.
Emre Uslu’nun Türkiye’ye döneceğine dair söylemlerinden FETÖ’nün darbe teşebbüsü gerçekleştireceğini anladığını belirten Keynes, “15 Temmuz 2016 tarihinde darbe teşebbüsü gerçekleşti. Darbe günü kız arkadaşım ile sinemadaydım. Çıktığımda telefonumda 30 cevapsız arama gördüm. Kardeşim ile konuştuğumda boğaz köprüsünde bir olay olduğunu söyledi. Kız arkadaşımı evine bıraktım ve önce Kadıköy’e sonra da Saraçhane’ye gittim. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuştuktan sonra insanlar akın akın gelmeye başlayınca eve gitmek üzere ayrıldım. Haberlerde, ByLock isimli programdan bahsedildiğini gördüm ve Atalay Candelen’i aradım ve haberlerde ByLock’un geçtiğini ne iş olduğunu sordum. Kendisi beni geçiştirdi. Bir problem olsa idi MİT’in beni şimdiye kadar bulacağını ve alacağını söyledi. Bir problem olmadığını rahat olmam gerektiğini söyledi” diye belirtti.
Masumiyetini ispatlamak için Türkiye’de yaşayan insanlarla iletişime geçtiğini söyleyen Keynes, “Hürriyet Gazetesini aradım ve İsmail Saymaz ile görüşmek istediğimi söyledim. İsmail Saymaz‘ı bağladılar durumu anlattığımda benimi ile ilgilendi ve bu haberi kendisinin yapmak istediğini söyledi. Daha sonra Saymaz New York’a geldi. Kendisi buluştum. Başımdan geçenleri kendisine anlattım. Daha sonra da benim ile ilgili haber yaptı. Bu görüşme içeriklerini kabul ediyorum. Bu görüşme içeriğinde vermiş olduğum bazı istatistikler benim kişisel düşüncemdir. Bunun ile ilgili net bir bilgim yoktur” dedi.
İfadesinde, haber yapılmasının ardından İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısını aradığını dile getiren Keynes, “Bir müddet sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili İsmail Uçar’a Adliye sekreterini arayarak telefonla ulaştım ve bir kısım bildiklerimi anlattım. Kendisi beni Türk Büyük Elçiliği Askeri Ataşesine yönlendirdi. Tamamen kendi isteğim ile hiç kimsenin baskısı olmadan Türkiye’ye geldim. Bu örgüt yüzünden kendimi dinden dahi soyutladım. Ancak devam eden dönemde bu örgüt ile irtibatlı ve iltisaklı arkadaşlarım ile sosyal ilişkilerim devam etti. Bu süreç zarfında da iletişim halinde olduğum arkadaşlarımın bu yapıdan kurtulmaları hususunda telkinlerde bulunuyordum. Arkadaşlarıma bu konuşmalarımda bu yapının tabiri caizse bir ‘genelev’ olduğunu, genç yaşta kendilerine kullandıktan sonra yaşlandıklarında bir köşeye attığını söylüyordum. Kişisel görüşüme göre örgüt elebaşı Fetullah Gülen şizofren bir kişiliktir ve 45 yıllık Anadolu gençliğini bu örgüt elebaşı mahvetmiştir. Dış güçlerin ülkemize vermek istediği zararı bu örgüt elebaşı yapmıştır” ifadelerini kullandı.
(İHA)