HABER

Testere filmi gerçek mi?

Testere filmi gerçek mi?

Şehir efsaneleri, ne zaman, nerede, kim tarafından, ne amaçla, nasıl çıkarıldığını kimsenin bilmediği, bazıları halkın deney ve gözlemlerinden çıkmış olması muhtemel ancak çoğu büyük ihtimalle tamamen ‘sallama' olan inanışlardır. İşte size bugüne kadar yaşandığı iddia edilen ama doğruluğu aslında kanıtlanamamış şehir efsaneleri...



Sinemalarda fırtına estiren ‘Testere’ serisindeki korkunç ölümleri herkes bilir. Başrol oyuncusu Jigsaw’ın düzenlediği anlaşılması güç bulmacalı cinayetleri oldukça meşhur. İnternette dolaşan yeni bir dedikodu, boynuna bağlı bir bomba olduğunu ve kendisini telefonda yönlendiren adamın isteklerini yerine getirmezse bombayı patlatacağını söyleyen bir adamın var olduğu.


Bir pizza dağıtıcısı olan Brian Wells, mesai bitimine yakın ilginç bir olayla karşı karşıya kaldı. Son teslimatını yapmak üzere karanlık bir yola giren Brian, yaklaşık bir saat sonra kendini bir bankanın önünde boynuna bağlanmış bir mekanizmayla buldu. Bankayı soymaya çalışırken polisler tarafından yakalanan Brian’ın boynundakinin bir aksesuar olduğu anlaşıldı. Bomba imha ekipleri göğsünde ki kutuyu açtıklarında içinde bir dizi görevlerin bulunduğu bir kartpostal buldu.



Sıradaki efsane kamp ateşi hikayelerine benzeyen hikayelerden biri. Fakat onun biraz daha güncellenmiş hali. Efsane, yakın bir arkadaşından veya ailesinden sayısız çağrı alan fakat çok sonra aslında arayanların daha önce öldüklerini öğrenen insanlarla ilgili.


12 Ekim 2008’de Kaliforniya’da bir tren raylardan çıktı ve 25 kişi kazada öldü. Hayatını kaybedenler arasında Charles Peck de vardı ve ailesi kaza esnasında onlarca çağrı aldı. Çağrılar kimden mi geliyordu? Tabi ki trende ölen oğullarından...

Cep telefonunun sinyaliyle Charles’ın cesedini bulan görevliler, telefonun trenin bükülme anında hasar gördüğünü ve bu sebeple 35 kez ailesine çağrı gönderdiğini tespit etti.



Asansöre bindiğiniz andan itibaren anormallik ortaya çıkar, metal kapı kendiliğinden kapanır ve asansör aşağı yukarı hareket etmeye başlar. Evet birçok filmde bununla karşılaşırız hatta bir film tamamen bir asansörde geçmekteydi. Ama böyle bir olayın başımıza gelmesinin mümkün olmadığını düşünüyorsunuz değil mi?


Doktor Hitoshi Nikadioh, 2003 yılında asansörde başına gelenlerden küçük bir telin sorumlu olduğunu tahmin edemezdi. Kapının aniden kapanmasıyla şaşıran doktor, asansörün hızlıca yukarı çıkmasıyla birlikte aşağı katta başının bir bölümünü bıraktı. Asansörün metal kapıları doktorun kafasını ortadan ikiye ayırmıştı. Başından geriye sadece sol kulağı ve alt çenesi kalmıştı. Bu esnada olayları gören başka bir kişinin asansörde olduğunu söylediğimizde tüm olanların bir film setinde yaşandığını düşünebilirsiniz. Olayın gerçekleştiği esnada içeride bulunan hemşire bir saat boyunca ortasından ikiye ayrılmış bir baş ve kanlar içinde bekledi.



Bir gencin elektrikli testereyle bir iddia veya kaza sonucu kafasını kesmesi efsaneler arasında yer almakta..


Apartmanını yıkılmaya terk etmeye gönlü elvermeyen David Phyall, diğer komşularının evi terk etmesiyle birlikte korkunç bir plan yaptı. Masanın bacağına motorlu testereyi bağlayan David motoru 15 dakika sonra çalışması için kurdu. Sert bir içki aldı ve boynunu testerenin altına koydu. Sonrasında görevlilerin karşılaştığı korkunç bir manzaraydı.



Küçülmüş kafalar çizgi filmlerde karşımıza çıkar çoğunlukla. Peki gerçek hayatta böyle bir şeyin olabilmesi mümkün müdür?


Her ne kadar hayali olarak görünse de, vahşi kabilelerde kafaların büzülmesi veya küçülmesi olayı gerçek. Özellikle Amazon nehri etrafında yaygın. Kısa bir araştırma sonunda bu tarifi bulabilirsiniz. 1940’ların sonlarına kadar kafa koleksiyoncularına satış devam etmekteydi.



Yüzlerce ceset tarlası efsanesi vardır. Özellikle seri katilin maktullerini gömdüğü bir arazi olduğu sürekli anlatılıp durmuştur.


Ceset çiftlikleri tamamen gerçek ve yasal. Bilim adamlarının araştırmaları için ( vücut organlarının ne kadar sürede bozulduğunu tespit etmek amacıyla) ABD’de 3 ceset tarlası var.

En Çok Aranan Haberler