HABER

Tezkere kabul edildi

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

Irak ve Suriye'den Türkiye'ye yönelik terör tehdidine karşı TSK'nın yurt dışına gönderilmesi için hükümete izin verilmesini içeren başbakanlık tezkeresi 298 oy ile kabul edildi

Meclis Genel Kurulu, birleştirilen Suriye ve Irak tezkerelerini oylamak üzere TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı başkanlığında toplandı. 3 dakika süren elektronik oylamanın ardından 98 ret oyu alan 'Tezkere' 298 oyla Meclis'ten geçti.

Tezkere'nin kabul edilmesinin ardından ilk açıklama Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'dan geldi. Yılmaz "Tezkere, çözüm sürecini olumsuz etkilemez" dedi.

AK PARTİ ADINA EMRULLAH İŞLER KONUŞTU

Tezkere oylaması öncesi partiler adına vekiller konuşma yaptı.

AK Parti adına konuşan Emrullah İşler, güvenli bölgenin şart olduğunu söyledi. İşler "IŞİD'in Süleyman Şah Karakolu bölgesindeki mevcudiyeti kaygılarımızı artırmaktadır. Türk anavatanının ayrılmaz bir parçası olan Süleyman Şah karakolunu savunmak Türkiye'nin asli görevidir" dedi. İşler, "IŞİD cinayetlerine seyirci kalmak kutsal değerlere inananlar için de kabul edilemez bir durumdur. IŞİD ilk günden itibaren Türkmen kardeşlerimizi hedef almıştır. Türkmenler 10 asırdır yaşamakta oldukları bölgelerden kaçmak zorunda kalmışlardır. Bu saldırılar bugüne kadar Türkmen kardeşlerimiz arasında olmayan Şii-Sünni tartışması riskini de getirmektedir" diye konuştu.

İşler, Suriye'deki kaosun sorumlusunun Suriye rejimi olduğunu belirterek şunları söyledi: Ülkemiz başından beri vardığı nokta konusuna gerekli uyarıları yapıp adımları atmıştır. Suriye'deki sorunun yegane sorumlusu rejimdir. Gelişmeler karşısında topraklarımızı ve halkımızı korumak görevimizdir. Suriye rejimi, terör örgütleriyle işbirliği yapmaktan çekinmemiştir. Türk anavatının ayrılmaz bir parçası olan Süleyman şah türbesini korumak, asli görevimizdir. IŞİD ve Suriye rejimiyle mücadelede güvenli alan şart.

Ülke olarak Irak'ın toprak bütünlüğünün dış siyasetimizin politikası olduğunu vurguladık defalarca. Terörü ortadan kaldırmak için onu ortaya çıkartan sebepleri ortadan kaldırmak gereklidir. Çözümün siyasi içerikli olması gereklidir. Ülkemiz, giderek bölge ülkelerinde kaynaklanan risk ve tehditleri daha fazla hisseden ülkedir. gerekli tedbirlerin sürdürülmesi ve çıkarlarımızı korumaya yönelik olan bu tezkerenin lehinde olduğumuz belirtirim.Bizim telkinlerimizi uymayan Irak ve Suriye'nin geldiği noktayı birlikte görüyoruz. Demokrasi ve insan haklarından yana olduğumuz hep söyledik.
Biz maceraperest olsaydık uçağımız düştüğünde hemen harekete geçerdik.

LOĞOĞLU: GÜVENLİ BÖLGE KOMŞUYA SALDIRIDIR

CHP adına konuşan Faruk Loğoğlu, "Güvenli bölge uçuşa yasak bölge komşuya saldırı anlamına gelir" dedi. Loğoğlu, şunları ifade etti: Bu tezkere başı sonu olmayan, muğlak ve amacı olmayan bir tezkeredir. Hükümetin aklına gelen her şeyi içine koyduğu tutarsızlıktan yoksun bir torba tezkere hazırlanmış.
Hükümetin derdinin IŞİD olmadığı bellidir. Tezkerede bir defa IŞİD kelimesi kullanılırken Suriye rejimi kelimesi defalarca kullanılmıştır.
Süleyman Şah türbesine yönelik saldırının gerekçe olarak gösterilmesi tezkerede, saçmalıktır. Tezkere, askerlerimizi savaş sahalarına sürülecektir.
TSK, birilerinin uçuşa yasaklı ve güvenli fantezilerinin aleti olmamalı. Oluşturulacak bu bölgeler Türkiye için bir tehdit oluşturacaktır.
Bu tezkere kabul edilirse Türkiye, bölgenin korsan devleti olur. CHP,IŞİD'le mücadeleye destek vermektedir. IŞİD'in Türkiye'deki can damarları kesilmelidir.
Sizi Mehmetçiği bataklığa itmemeye çağırıyorum. Çocuklarınızın geleceğini düşünmeye itiyorum."

MHP 'EVET' DİYECEK, ŞANDIR BU SORUYU SORDU

MHP adına kürsüye çıkan grup başkanvekili Mehmet Şandır, tezkereye desteğin partisinin milli hassasiyetlerinden kaynaklandığını belirterek şunları söyledi. "Milli hassasiyetlerimizinden kaynaklanır tezkerelere verdiğimiz destek. Ülkemizde bir saldırı ihtimali varsa buna karşı koymak bir savunma politikasıdır.Bu tezkere çözüm sürecinin bir çözülme süreci olduğu ve Ortadoğu'nun yanlış okunduğunun göstergesidir. Elinizi vicdanınıza koyun. Bölgede bu problemlerin yaşanabileceğini öngöremediniz. Bu tezkereyle bu öngörüsüzlüğü kabul etmeniz gerekir. Barzani ile kucaklaştınız. İmralı'da kapalı kapılar ardında görüşmeler yaptınız. Avrupalı dostlarınıza PKK ile destek vermediği için sitem ediyorsunuz.Suriye bir zalimin saldırılarıyla tahrip edildi maalesef. Sizi Müslümanlar affetmeyecek. Müslümanalara yapılanları ne çabuk unuttunuz.Biz de Ortdaoğu ülkelerinin demokratikleşmesini istiyoruz. Ama dış mihrakların müdahalesi kaos getirir. Ortadoğu gerçeğini dikkate almadınız. Suriye'de yaşanan savaş, uluslararası bir soruna dönüşmüş olmanın yanısıra Türkiye için bir tehdit olmuştur.Yabancı silahlı kuvvetler derken neyi kastediyorsunuz? Ümit ederim ki bunun cevabı verilecektir. Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğü bize göre vazgeçilmezdir."

"HEMEN ADIM BEKLEMEYİN"

Bu arada Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, kuliste bir gazetecinin "Tezkereden sonra hükümetin atacağı ilk adım ne olacak?" sorusuna, "Tezkereden sonra hemen bir adım beklemeyin" karşılığını verdi.

HDP'Lİ ZOZANİ: TÜRKİYE BU VAHŞET ÖRGÜTÜNÜN PALAZLANMASINDA PAY SAHİBİDİR

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Adil Zozani, TBMM Genel Kurulu'nda Irak ve Suriye tezkerelerinin görüşülmeye başlamasından önce bir konuşma yaptı. Türkiye'nin bu çetenin palazlanmasında pay sahibi olduğunu savunan Zozani, "Tezkereyle tekrar bunların bir süre daha devam etmesini mi sağlamaya çalışacaksınız? Orada bir insanlık kıyımı var. İnsanlar güpegündüz evlerinde katlediliyor.Bu tezkereyle bir şey daha yapıyorsunuz: Kendini savunan, meşru savunma hâlinde olan insanlar ile sivil halk ile IŞİD çetelerini bir tutan bir tezkereyi karşımıza çıkarıyorsunuz. Kobani halkını IŞİD çeteleriyle, bu insanlık düşmanı vahşet çetesiyle bir tutan bir tutumu ortaya koyuyorsunuz. Sonra da çıkıp diyorsunuz ki: "Efendim, ya tezkereye evet diyeceksiniz ya da IŞİD çeteleriyle dirsek teması içerisinde olduğunuzu ifade etmiş olacağız." Yok öyle bir yağma.Sizin üzerine atılı ve tespit edilmiş, sabit olan suçu başkasına yamayamayacaksınız. Çıplak gerçeklik ortadadır. Türkiye, bu çetenin, bu vahşet örgütünün palazlanmasında pay sahibidir ve günahını ortadan kaldırması için yapabileceği şey bu değildir" dedi.

BAHÇEKAPILI : DİL SÜRÇMESİ OLDU, ÖZÜR DİLERİM
Gündem dışı konuşmaların ardından Suriye ve Irak'taki tehdit ve riskler nedeniyle yurt dışına asker gönderilmesine izin verilmesine dair Başbakanlık Tezkere okundu. Bu sırada HDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani ayağa kalkarak, tezkerenin Anayasa'ya aykırı olduğunu ve geri çekilmesini istedi. Bunun Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, "Tezkere Meclis Başkanlığı'na geldi, gelen kağıtlarda yayınlandı, işleme alındı ve sunuşlarda yer aldı. Biraz sonra görüşmeye geçeceğiz, oylanacak ve Genel Kurulca kabul edilecek. Divan olarak böyle bir yetkim yok. Talebinize olumlu yanıt verme yetkim yok" dedi. Bu sözlere bazı milletvekilleri 'Kabul edileceğini nereden biliyorsunuz' diye tepki gösterdi. Bunun üzerine Bahçekapılı, “Kabul edilecek veya edilmeyecek. Dil sürçmesi oldu, özür dilerim. Ne Meclis Başkanlığı'nın ne de benim böyle bir yetkim yok" karşılığını verdi.

Cumhuriyet Halk Partisi Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz,Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda bir konuşma yaptı. Sınır güvenliği ile ilgili söz isteyerek konuşan Eryılmaz, Hükümetin üç buçuk yıldır IŞİD dâhil Suriye'de savaşan gruplara destek verdiğini savunarak "Hükûmet "Suriye yönetimini devireceğim." diye üç buçuk yıldır IŞİD dâhil Suriye'de savaşan radikal, köktenci, selefi gruplara silah dâhil her türlü lojistik desteği sağladığını, koruyup kolladığını, çatışmalarda yaralanan militanları devlet hastanelerimizde tedavi ettirdiğini, beş yıldızlı otellerde ağırladıklarını çok iyi biliyoruz. Şimdi bütün bu iş birliği ve dayanışma ortada iken, Hükûmet çıkmış sözüm ona "Suriye'de IŞİD'le mücadele edeceğim." diye önümüze teskereyi getiriyor. Adana'da ve Reyhanlı'da durdurulan TIR'larda Suriye'de savaşan gruplara nasıl füze ve bombaların gönderildiğine ilişkin hazırlanan iddianamede bununla ilgili mahkeme kayıtlarını inceleyen oldu mu?" dedi.

"IŞİD DAHİL SURİYE'DE MÜCADELE EDEN SİLAHLI MUHALİF GRUPLARA DESTEK VEREN AKP HÜKÜMETİDİR"
Tezkerenin kabulü ile geri dönüşü mümkün olmayan bir yola girileceğini söyleyen Eryılmaz, "Birazdan terör gruplarına karşı mücadele etme adı altında Suriye ve Irak'a asker göndermek dâhil, bunları da içeren bir tezkereyi oylayacağız. Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Bu tezkerenin kabulü ve askerlerimizin Suriye ya da Irak'a gönderilmesi hâlinde telafisi ve geri dönüşü mümkün olmayan bir yola girileceğini burada ifade etmek istiyorum. Küresel güçler bu tezkereyle Büyük Ortadoğu Projesi'nin Türkiye ayağını gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Türkiye'yi karıştırmak ve bölmek isteyen bu güçler Türk ordusunu bir şekilde Orta Doğu bataklığına çekmeye çalışmaktadır. Bu tezkerenin kabulüyle birlikte Türkiye'nin birtakım provokatif eylemlere de maruz kalabileceği konusunda Hükûmeti uyarmak istiyoruz. Başbakan Davutoğlu, CHP'nin tezkereye ret oyu vermesi hâlinde IŞİD'e destek veren bir parti konumuna düşeceğini buyurmuştur. Hani bir söz vardır: Dinime küfreden Müslüman olsa. Davutoğlu'nun bu açıklamasını biz hiçbir şekilde ciddiye almıyoruz çünkü üç buçuk yıldır IŞİD dâhil Suriye'de mücadele eden bütün silahlı muhalif gruplara açıkça destek veren bugünkü AKP Hükûmetidir" ifadelerini kullandı.

"SURİYE'DE VE IRAK'TA İŞLENEN SUÇ VE GÜNAHLARA ASLA ALET OLMAYACAĞIZ"
Hükümetin üç buçuk yıldır IŞİD dâhil Suriye'de savaşan radikal, köktenci, selefi gruplara destek sağladığını savunan Eryılmaz, "Davutoğlu'nun bu açıklamasını biz âcizliğin ve tükenmişliğin bir dışa vurumu olarak değerlendiriyoruz. AKP Hükûmeti özellikle son üç buçuk yılda uyguladığı yanlış dış politikanın günahlarına ve yanlışlarına Cumhuriyet Halk Partisini ortak etmenin çabası içindedir. Biz, bu kirli politikalara, Suriye'de ve Irak'ta işlenen suç ve günahlara asla alet olmayacağız. Hükûmet "Suriye yönetimini devireceğim." diye üç buçuk yıldır IŞİD dâhil Suriye'de savaşan radikal, köktenci, selefi gruplara silah dâhil her türlü lojistik desteği sağladığını, koruyup kolladığını, çatışmalarda yaralanan militanları devlet hastanelerimizde tedavi ettirdiğini, beş yıldızlı otellerde ağırladıklarını çok iyi biliyoruz. Şimdi bütün bu iş birliği ve dayanışma ortada iken, Hükûmet çıkmış sözüm ona "Suriye'de IŞİD'le mücadele edeceğim." diye önümüze teskereyi getiriyor. Adana'da ve Reyhanlı'da durdurulan TIR'larda Suriye'de savaşan gruplara nasıl füze ve bombaların gönderildiğine ilişkin hazırlanan iddianamede bununla ilgili mahkeme kayıtlarını inceleyen oldu mu? Bize şunu söylüyorlar: "Hükûmetin Suriye'de mücadele veren ya da savaşan terör gruplarına destek verdiğine ilişkin elinizde belge var mı?" diyorlar, biz de "var" diyoruz. Bu belgelerin tamamı da resmîdir. Gidin Reyhanlı'da ve Adana'da durdurulan tırlarla ilgili hazırlanan iddianamede ilgili tarafların, şoförün ve diğer tanıkların beyanlarını bir okuyun. Orada bu tırlarda füzelerin taşındığı açıkça mahkeme kayıtlarına girmiştir" diye konuştu.

"GELDİĞİMİZ NOKTADA TÜRKİYE ÇOK CİDDİ BİR TERÖR TEHDİDİYLE KARŞI KARŞIYA"
CHP'li Refik Eryılmaz, sözlerine şöyle devam etti: "Şimdi, bu, sadece mahkeme kayıtlarına girmedi. Hatay Valisi, şu anda Emniyet Genel Müdürü yaptığınız Celalettin Lekesiz'in İçişleri Bakanlığına göndermiş olduğu bir rapor var. Bu rapor basına yansıdı ama bu raporu bugüne kadar ne Sayın Valimiz ne hiçbir hükûmet yetkilisi reddetmedi. Bu raporda IŞİD'in bölgemizi ve ülkemizi nasıl açıkça kullandığını, nasıl organize olduğunu hangi sınırımızdan hangi köyümüzden giriş yaptığını ve ne kadar büyük bir tehdit oluşturduğunu raporunda açıkça ifade etmiştir. Biz bunları söylediğimizde bizi Baas'çı ilan ettiler. Oysa geldiğimiz noktada Türkiye'nin çok ciddi bir terör tehdidiyle karşı karşıya kaldığını ifade etmek istiyorum"

HAMZAÇEBİ: TEZKEREDE IŞİD SADECE BİR YERDE GEÇİYOR AMA DÜNYADA IŞİD TERÖRÜNDEN BAHSEDİLİYOR

CHP Grup Başkanvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, TBMM Genel Kurulu'nda Irak ve Suriye tezkerelerinin görüşülmesine başlanmadan önce bir konuşma yaptı. Hamzaçebi, " Tezkerede IŞİD sadece bir yerde geçiyor. Bir yerde bir kelimeyle PKK geçiyor, bir kelimeyle de IŞİD geçiyor. Sokağa çıkalım, bütün dünyayı dolaşalım, televizyonlara bakalım, her yerde IŞİD teröründen bahsediliyor. IŞİD'in kafa kesen, vahşi, insanlık dışı uygulamalarından herkes rahatsız, bütün kamuoyu rahatsız. Buna gerçekten "Dur." demek gerekiyor. Türkiye'nin uluslararası koalisyonda yer alarak IŞİD'in bu terörüne son vermesi lazım, bertaraf etmesi lazım" dedi.

"ŞAM YÖNETİMİNİN GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILMASI ERDOĞAN'IN VE DAVUTOĞLU'NUN HEDEFİDİR"
Hamzaçebi, "Şunu ifade etmeliyim ki Türkiye'nin komşularıyla, özellikle de Suriye'yle yaşamış olduğu sorunlarda, Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin yürütmekte olduğu "Komşularla sıfır sorun" politikasının çok büyük rolü vardır. Maalesef, bu politika Türkiye'yi bugün komşusuz bırakmıştır ve dış politikada bir açmazın içine sürüklemiştir. Dış politikada, Avrupa Birliğine tam üye, demokratik ve özgürlükçü bir Türkiye hedefi yerine, mezhepsel bir anlayışla İslam dünyasının liderliğine oynama ve bu anlayış çerçevesinde komşu ülkelerin yönetimlerine müdahale etme, onları devirme çabası, Türkiye'yi çok büyük sorunların içine sokmuştur. Bugün görüşeceğimiz tezkerenin gerisinde yatan temel neden budur. AKP'nin komşu ülkelere, Suriye'ye yönelik olarak bu ülkenin yönetimine müdahale etme, onu devirme çabasıdır. Bunu dün Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın bu kürsüden Başbakan sıfatıyla yaptığı konuşmada kullanmış olduğu bir cümle çok açık bir şekilde ortaya koymuştur. Erdoğan'ın dün kullandığı cümle şudur: "Şam yönetiminin derhâl uzaklaştırılması önceliğimiz olmaya devam edecektir." Tezkerenin özeti buradadır. Şam yönetiminin derhâl görevden uzaklaştırılması Erdoğan'ın ve Davutoğlu'nun öncelikli hedefidir. Hiç kimse başka bir şey aramasın. Tezkere metni burada" dedi.

"TEZKEREDE IŞİD SADECE BİR YERDE GEÇİYOR"
Hamzaçebi, "2007 yılından bu yana her yıl Irak'ın için getirilen bir tezkere vardır burada, her seferinde yenilendi; 2012 yılından bu yana da Suriye ile ilgili gelen bir tezkere vardır, 2013'te yenilendi, şimdi iki tezkere birleştirildi, her iki ülkeden Türkiye'ye yönelen tehdit aynıdır gerekçesiyle birleştirildi ve tek bir metne dönüştürüldü. Tezkere metni burada. Toplam 12 paragraftan oluşuyor. İlk 2 paragraf genel değerlendirme, son paragraf Türkiye Büyük Millet Meclisinden istenen yetkiyi tarif ediyor. Geri kalan 9 paragrafın 1 paragrafı Irak'ın toprak bütünlüğüne vurgu yapıyor, Irak'ın toprak bütünlüğü, onun millî birliğinin korunması, istikranın korunması Türkiye'nin öncelikli hedefidir değerlendirilmesi yapılıyor. Kalan 8 paragrafın 7'sinde Suriye'deki Esad rejimi eleştiriliyor. Hedef Esad, Esad yönetimi. Esad'la Cumhuriyet Halk Partisinin bir alıp veremediği yok. Esad, demokratik olmayan, halkına baskı uygulayan, zulüm uygulayan bir devlet başkanıdır. Tezkerede IŞİD sadece bir yerde geçiyor. Bir yerde bir kelimeyle PKK geçiyor, bir kelimeyle de IŞİD geçiyor. Sokağa çıkalım, bütün dünyayı dolaşalım, televizyonlara bakalım, her yerde IŞİD teröründen bahsediliyor. IŞİD'in kafa kesen, vahşi, insanlık dışı uygulamalarından herkes rahatsız, bütün kamuoyu rahatsız. Buna gerçekten "Dur." demek gerekiyor. Türkiye'nin uluslararası koalisyonda yer alarak IŞİD'in bu terörüne son vermesi lazım, bertaraf etmesi lazım. Modern dünyadaki bu koalisyonda elbette Türkiye Cumhuriyeti de yer almak zorundadır ama Sayın Erdoğan'ın dün ifade ettiği "Şam yönetiminin derhal uzaklaştırılması bizim öncelikli hedefimizdir." cümlesi doğrultusunda hazırlanmış olan bu tezkere IŞİD'le mücadeleyi değil, emperyal yayılmacı hedeflerle, Suriye'de Türkiye'nin işgalci bir politikasının olacağını bize anlatmaktadır. Bunun gerçeği budur. Hiç kimse başka bir şey aramasın değerli arkadaşlar" diye konuştu.

"HAYATINI KAYBEDENLER İÇİN GIYABİ CENAZE NAMAZLARI KILINMAKTADIR"
Hamzaçebi, "IŞİD neden bu duruma geldi? Türkiye Suriye'nin iç işlerine müdahale etmiştir, Suriye'de açıkça taraf olmuştur, Suriye'deki rejim muhaliflerinin yanında yer almıştır, onları silah, mühimmat ve lojistik yönden desteklemiştir. Suriye'deki rejim karşıtı örgütlerin, oluşumların, silahlı güçlerin Türkiye'de kampları vardır. Bu insanlar, bu birlikler, kuvvetler Türkiye'de eğitilmekte, Suriye'ye gidip savaşmakta, geri gelmektedir. Türkiye bunlara silah desteği yapmıştır, mühimmat desteği yapmıştır. Oraya giden silah dolu tırlar yakalanmıştır, bu tırların aranması engellenmiştir ve Türkiye'nin vermiş olduğu silahlar IŞİD'in eline geçmiştir. Bu iddianın aksi bugüne kadar Hükûmet tarafından kanıtlanabilmiş değildir. Şimdi, Hükûmet IŞİD'den şikâyet ediyor görünüyor. IŞİD'e asker sevkiyatı Türkiye üzerinden yapılıyor. Daha bir hafta önce beni Trabzon'dan bir büyüğüm aradı, tanımadığım bir ağabeyim. "Benim torunum Almanya'dan Trabzon'a uçakla geldi, onu buradan aldılar, daha evine bile uğramadan Suriye'ye, IŞİD'e götürdüler." dedi. İstanbul'da camilerde, IŞİD'in hedefi doğrultusunda hayatını kaybedenler için gıyabi cenaze namazları kılınmaktadır."

"TÜRKİYE'Yİ ATEŞE SÜRÜKLEMESİNE İZİN VERMEK İSTEMİYORUZ"
Hamzaçebi, "Sayın Davutoğlu dün diyor ki: "Sayın Kılıçdaroğlu bugün sınavdan geçecek." Sayın Davutoğlu, siz IŞİD için demiyor muydunuz ki: "Bunlar öfkeli, dışlanmış gruplardır. Yani, öfkeli ve dışlanmış gruba ne yapmak lazım? Bunlara anlayışla yaklaşmak lazım." Siz bu anlayışı ortaya koydunuz; bizim sınava gireceğimizden söz ediyorsunuz. Biz bu sınavın bir benzerini 1 Mart 2003 tarihinde burada onurla verdik, alnımızın akıyla verdik bu sınavı. Bugün Cumhuriyet Halk Partisinin tutumu yine tarihe onurla geçecektir. Biz bu mücadeleyle, bu tutumumuzla onur duyacağız. Sayın Davutoğlu'nun, Davutoğlu-Erdoğan ikilisinin emperyal, yayılmacı, İslam dünyasının liderliğine oynama uğruna Türkiye'yi ateşe sürüklemesine izin vermek istemiyoruz. Niyet tamamen budur, tamamen budur. Erdoğan suçüstü yakalanmıştır. Dünkü konuşmasıyla "Şam yönetiminin derhâl uzaklaştırılması bizim hedefimizdir." diyor. Nerede bu tezkerede IŞİD, nerede? Suriye'deki rejimin meşruiyetini kaybettiğini tartışıyorsunuz. "Irak'ın toprak bütünlüğü, ulusal bütünlüğü, istikrarı bizim için önemlidir." diyorsunuz, aynı cümleyi Suriye için söyleyemiyorsunuz. Suriye'nin toprak bütünlüğü, istikrarı, ulusal bütünlüğü Türkiye için önemli değil mi arkadaşlar? "Kitlesel göç." diyorsunuz gerekçeye. Elbette göç önemli. Peki, bugüne kadar Suriye'den Türkiye'ye 1,5 milyon insan geldi; bu neden bir müdahale nedeni olmadı o zaman, madem "Şimdi." diyorsunuz?"

"BU, TEZKERENİN GEREKÇESİ OLAMAZ, KİMSEYİ KANDIRAMAZSINIZ"
Hamzaçebi, "Süleyman Şah Karakolu'na, oradaki Saygı Karakolu'na yapılacak saldırı." diyerek millî duygulara oynayamazsınız; bunu kimse yutmayacak. Sayın Arınç öyle söyledi, dedi ki: "Süleyman Şah'a saldırı yakınlaştı, tehlike var." Sayın Erdoğan dün akşam Türkiye Büyük Millet Meclisinde dedi ki: "Nereden çıktı? Yok böyle bir şey." Esasen Süleyman Şah'ı buraya niye yazıyorsunuz? Orası Türkiye Cumhuriyeti toprağıdır. Oraya bir saldırı vukuunda hiç tezkereye gerek yok, Türk Silahlı Kuvvetleri gider, oraya müdahale eder. Genelkurmay Başkanı Sayın Necdet Özel bugün bunu söyledi. Bu, tezkerenin gerekçesi olamaz, kimseyi kandıramazsınız. Samimiyseniz, getirin, IŞİD terörünü hedef alan gerekçenizi buraya koyun, bununla sınırlayın. Bakın, o reddedilen 1 Mart tezkeresinde bile o zamanki Hükûmet daha onurlu bir duruş sergilemişti, demişti ki: "Şu kadar -62 bin- Amerikan askeri, şu kadar uçak, şu kadar helikopter ve Irak'ın kuzeyinde olacak." Burada bölge ayrımı yok, silah ayrımı yok, yabancı silahlı kuvvet ayrımı yok. Yabancı silahlı kuvvetler Türkiye'ye gelecek, konuşlanacak, gidecek. Türkiye'nin nerede duracağı belli değil. Türkiye'yi maceraya sürüklemeye, Mehmetçik'in kanı üzerinden bu ülkeyi felakete sürüklemeye hakkınız yoktur" dedi.

KÜRKÇÜ'DEN 'PROMPTER' TALEBİ
HDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü,tezkere görüşmeleri sırasında söz alarak kürsüye çıktı ve konuşmasını yapmak için 'prompter' istedi. TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ise gülerek, “Daha önce talep etseydiniz yerine getirirdik” yanıtı verdi

TBMM Genel Kurulu'nda 'Suriye ve Irak'taki tehdit ve riskler nedeniyle yurt dışına asker gönderilmesine izin verilmesine dair Başbakanlık Tezkeresinin' görüşülmesi sırasında HDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, söz alarak kürsüye çıktı. Kürkçü'nün sesi kısık çıkınca TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, “Bir rahatsızlığınız varsa mikrofonun sesini açabiliriz” dedi. Bunun üzerine Kürkçü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni yasama yılı açılış konuşmasını prompter'den yapmasına gönderme yaparak, “Prompter istiyorum” dedi. Bunun üzerine Bahçekapılı gülerek, “Daha önce talep etseydiniz yerine getirirdik” yanıtı verdi.

En Çok Aranan Haberler