TÜRKİYE Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Basın Müzesi’nde düzenlenen “Öldürülen Gazeteciler” panelinde 1909 yılından bugüne kadar öldürülen gazetecileri andı. Toplantıda gazeteci cinayetlerinin cezasız kaldığı, gazeteci ve avukatların insan hakları kobayları olduğu ve sistemin kirliliğini ortaya çıkardıkları, tehdit sayıldıkları için ortadan kaldırıldıkları vurgulandı. Gazeteci cinayetlerinde yılı ne olursa olsun sık sık savcıların değiştiği ve belgelerin kaybolduğuna dikkat çekildi.
TGC Basın Müzesi’nde düzenlenen “Öldürülen Gazeteciler” başlıklı anma toplantısının moderatörlüğünü TGC Başkanı Turgay Olcayto yaptı. Olcayto’nun açılış konuşmasında şunları söyledi:
“Türkiye’de uzun süredir gazetecilik mesleği, yoğun bir baskı altında. Türkiye tarihinde sosyal medya üzerindeki en kapsamlı erişim engelleme kararı sonucunda Twitter, Facebook ve Youtube'a erişim engellendi. Twitter hesaplarına el konuldu. İnternet toplumun habere ve bilgiye ulaşmasında önemli bir rol oynuyor. Sosyal medyaya erişime engellenmesi, Halkın bilgi edinmesi engelliyor. Önümüzde seçim var. Seçim öncesi ne olur, ne biter diye herkesin kafası karışık. Yandaş gazetelerin başlıklarına baktığınızda, inanılmaz başlıklar, yalanlar var. Halkı tahrik eden bu başlıkları nasıl buluyorlar? Biz her zaman birlik ve beraberliği vurguluyoruz. Ancak her gün nefret tohumları ekiliyor. Böyle bir ortamdayız.
NUH KÖKLÜ SON BASIN ŞEHİDİMİZ LİSTESİNE EKLEYECEĞİZ
İstanbul Kadıköy’de Şubat ayında kar topu oynarken dükkanının camını kırdığını gerekçe gösterilerek esnaf tarafından bıçaklanarak öldürülen Nuh Köklü, gazeteci arkadaşımızdı. Öldürülen Gazeteciler Listesi’ne onun da adını ekleme kararı aldık. Nuh Köklü’yü son basın şehidi olarak ekleyeceğiz.”
ORHAN ERİNÇ: ÖLDÜRÜLEN GAZETECİLER LİSTESİ TİTİZ BİR ÇALIŞMAYLA HAZIRLANDI
Toplantıya önceki Başkan Orhan Erinç, TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük, avukat Bahri Belen, Toplumsal Bellek Platformu adına Dr. Canan Kaftancıoğlu konuşmacı olarak katıldı.
TGC Önceki Başkanı Orhan Erinç, şunları dile getirdi:
“Öldürülen Gazeteciler listesi, adli kaynaklar dikkate alınarak yapılan titiz bir çalışma sonucunda oluşturuldu. İlk basın şehidimiz Hasan Fehmi Efendi, 1909 yılında öldürüldü. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti
GÖKHAN KÜÇÜK: CEZASIZLIK KÜLTÜRÜ, TOPRAĞIMIZA YERLEŞMİŞ DURUMDA
TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük, konuşmasında şu bilgileri verdi:
“Julian Koschwitz, tüm dünyada 1992’den bugüne ölen gazetecilerin anısına “On Journalism”
CANAN KAFTANCIOĞLU:
TOPLUM GAZETCİLERİN NİYE ÖLDÜRÜLDÜĞÜNÜN HESABINI SORMAK ZORUNDA
Toplumsal Bellek Platformu adına Dr. Canan Kaftancıoğlu, şunları dile getirdi:
“Türkiye’de gazetecilerin neden öldürüldüğünü, 5N1K sorusunu toplumun geneli kendine sormalı. Toplum, hafızasızlaştırılıyor. Her gün ölümlerin olduğu, olayların olduğu bir ülkede, yaptığımız etkinliklerle topluma öldürülen gazetecileri, aydınları hatırlatmak istiyoruz. Ölümlerden sonra yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekmek istiyoruz. Bakın 60 yıl önce işlenmiş bir cinayetle, 10 yıl önce işlenmiş bir cinayetin hukuki süreci aynı işlemiş. Hiçbir şey değişmemiş. Her ikisinde belgeler kaybolmuş, savcılar değişmiş. Süreç hiç değişmemiş. Mekanizma sistematik olarak devam ediyor. Bir yerden bu mekanizmaya çomak sokulması gerektiğini düşündük ve platform olarak bu tuğlaları çekelim istedim. Evet, biz acılarımızı kendimiz yaşarız ama; gerçeklerin de ortaya çıkmasını istiyoruz.
TBMM’ye gittik. Dilekçeler verdik. Komisyon kurulsun istedik. Biz bunları söylerken AKP hükümeti dilekçelerin tamamını reddetti. Acaba bu failler neden ortaya çıkmıyor? Gerçekler korkutucu. Gerçeklere ulaşmak, kiminin çıkarına gelmiyor. Zaman zaman umutsuzluğa kapıldığım oluyor.
Umut insanda en son tükenen şey. Geçmişle yüzleştiğimiz, gerçeklerin ortaya çıktığı bir dünya umuduyla, öldürülen gazetecileri bir kez daha saygıyla anıyorum.”
BAHRİ BELEN: GAZETECİLER VE AVUKATLAR İNSAN HAKLARI HOPARLÖRÜDÜR
Avukat Bahri Belen, şunları dile getirdi:
“Dünyanın her yerinde gazetecilere saldırı oldu. Ama Türkiye’de çok daha fazla oldu. Türkiye’de gazetecilerle avukatlar arasında benzerlikler görüyorum. Avukat ve gazetecileri; Türkiye’deki insan hakları mücadelesinin hoparlörü olarak görüyorum. Gazeteciler ve avukatlar, bu ülkedeki, insan hakları kobaylarıdır. Öldürülen gazetecilere, sendikacılara, aydınlara baktığımızda, muhalif olan kişiler olduğunu görüyoruz. Hangi hükümet gelirse gelsin, hangi yargı gelirse gelsin; cinayetler aydınlatılamıyor. Gazeteciler, toplumu aydınlatırlar. Siyasi cinayetler, bireyin ve toplumun gelişmesini engelliyor. Bu cinayetlerin aydınlatılmamasının nedeni, devletin içinde görülen ya da görülmeyen bağlantıların olmasından kaynaklanıyor. Gazeteci cinayetleri, gazetelere yönelik baskıları; doğrudan demokrasi, doğrudan insan haklarıyla doğrudan özgürlüklerle bağlantılı görmek gerekir. Gazetecilerle avukatlar arasında benzerlikler görüyorum. Birçok avukat arkadaşım yapılan hukuksuzluklara karşı gerçekten çok emek veriyor. Canla başla birçok tehlikeyi göze alarak bu amaçla bu niyetle bu mücadele yapılıyor. Hrant Dink Davasıyla ilgili belli bir mesafe alındı. Elimizden gelen mücadeleyi yapıyoruz. Aydınlarımızla, aydınlarımızın yakınlarıyla, çabalarıyla mücadele ediyoruz. Hrant Dink cinayetine kadar ben bu devletin katilleri yakalamak istemediğini düşünürdüm. Hrant Dink cinayetiyle devletin cinayetten önce de cinayetin kolaylaştırılmasını sağladığını gördüm.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz