Türkiye Gazeteciler Cemiyetinden (TGC), yapılan açıklamada, gazetecilere yöneltilen haksız suçlamaların, hedef göstermelerin ve boykot çağrılarının son bir yıla damgasını vuran olumsuz girişimler olduğunu belirtildi.
Yazılı açıklamada, "3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü"nün bu yıl da geçen yıllardan farklı olmayan bir ortamda kutlanmasından rahatsızlık duyulduğu ifade edildi.
Basın özgürlüğünün sadece gazeteciler için değil, bilgilenme ve gerçekleri öğrenme haklarını kullanabilmeleri açısından halk için de vazgeçilmez özgürlüklerin başında yer aldığına işaret edilen açıklamada, ancak Türkiye'de bu hakkın uluslararası anlamda var olduğunu söylemenin olanaksız olduğu savunuldu.
Açıklamada, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesinde tanımlanan ifade özgürlüğünün, "resmi makamların müdahalesi olmadan kullanılması gerektiği" şeklinde belirtildiği kaydedilerek, Türkiye'nin bu eksikliği yaşayan ülkeler arasında bulunmasının da dikkat çekici olduğu ifade edildi.
Anayasa'nın değiştirilmesi için yürütülen hazırlıklarda ve tartışmalarda, "kişi hürriyeti ve güvenliği, özel hayatın gizliliği ve korunması, haberleşme hürriyeti, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti, basın hürriyeti, radyo ve televizyon kuruluşları" başlıkları taşıyan maddelerin gündeme getirilmemiş olmasının düşündürücü olduğu belirtilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
"Basın çalışanlarının ve özellikle yayın organlarının varlık nedeni olan haberin hazırlayıcıları olan muhabir, foto muhabiri, kameraman meslektaşlarımızın kimlik, kişilik ve sendikal örgütlenme sorunlarının çözümü için yetkililerce girişimde bulunulmuyor olması da, ifade özgürlüğünün önündeki yasal engeller kadar önemli bir engelin var olması sonucunu yaratmaktadır. Gazetecilere yöneltilen haksız suçlamalar, hedef göstermeler ve boykot çağrıları, son bir yıla damgasını vuran olumsuz girişimler olarak belleklerde yer etmiştir."
AA