Asıl misyonu olan klavyeyi çalarken sol eliyle de synth bas çalan Manzarek son albümleri L.A. Woman'a kadar stüdyoya da sahneye de bas gitarist sokmadı.
Ray Manzarek The Doors grubunu kurmadan önce abisiyle Screamin' Ray adında bir grupta şarkı da söylüyordu. Doors'un pek çok şarkısına lead vokal yapmış Manzarek konserlerde de Jim Morrison aşırı alkol ya da uyuşturucu maddelerden dolayı performansını yürütemeyecek duruma geldiği zamanlarda mikrofonu önüne kurdurup devam ediyordu.
UCLA film okulunda sinema okuyan Manzarek Jim Morrison'la da burada tanıştı. Söylentilere göre Oliver Stone'un çektiği The Doors filminde Manzarek'in hırslı ve paragöz biri olarak gösterilmesinin sebebi Manzarek'in Doors filmini kendisi çekmek istediği için başta Stone'a zorluk çıkarmış olması.
Manzarek'in okulda çektiği, hiç de öğrenci işi olmayan ve zamanının çok ötesinde 4 filmi bulunuyor, Evergreen de onlardan biri.
Okul bittikten sonra yollarını ayıran Manzarek ve Morrison, Venice, L.A.'de şans eseri tekrar bir araya gelir. Morrison Ray'e şarkı yazdığından bahseder ve Moonlight Drive'ı söyler. Şarkı Ray'in hoşuna gitmiştir. Edebiyatı çok seven ikili sık sık Arthur Rimbaud, Aldous Huxley gibi şair ve yazarlardan konuşur. Huxley'nin The Doors of Perception (Algının Kapıları) isimli kitabından etkilenerek kurdukları gruba The Doors ismini verirler.
Manzarek'in de 2001 yılında yayınlanmış bir şiir kitabı vardır.
Manzarek, The Doors'u anlattığı ''Light My Fire'' isimli bir kitap yazdı ve kitap 1998 yılında yayınlandı. Manzarek'in Morrison'dan yaşça büyük olmasından dolayı ona sözünü geçirebilen tek kişi olduğu söylenir ancak Manzarek kitapta Morrison'un ona bir anda saldırışını anlatırken "Ona sadece saçlarını biraz kestirmesi gerektiğini söylemiştim" der.
2006 yılında yayınlanan diğer kitabı ise 1863'te geçen, Snake Moon isimli romandır.
Müzik tarihinin en iyi klavyecisi olarak anılan Ray Manzarek klavyenin rock müzikte nasıl kullanılacağını dünyaya gösterdi.