Geçmişte Recep Tayyip Erdoğan'ı kapağına taşıyan, yılın adamı anketlerinde yer veren, dünyaca ünlü Time dergisinin son sayısında çıkan yazı oldukça tartışılacak türden. Erdoğan hakkında karizmatik ve çabuk öfkelenen yakıştırmalarını yapan dergi, Türkiye'yi bekleyen en büyük sorunun Erdoğan'ın kendisi olduğu vurgusunu yapmış.
Karl Vick, Osmanlı'dan Mustafa Kemal Atatürk'ün nasıl modern ve laik bir devlet kurduğu anektodu ile başladığı 'Erdoğan sorunu' başlıklı yazısında, Atatürk'ün ölümünden sonra gelen liderlerin modernleşme konusundaki sert tavırlarının halkta büyük bir güvensizliğe yol açtığı tespitini yapmış.
Kemalist generallerin zaman zaman Laik yapıyı korumak için seçilmiş hükümetleri indirdiği Türkiye'de her şeyin 2002 yılında AKP hükümeti ve onun karizmatik ama çabuk öfkelenen lideri Erdoğan ile değiştiği vurgusunun yapıldığı yazıda; anadolu'daki Kemalist elitlere karşı duyulan güvensizliği arkasına alan Erdoğan'ın, İslami köklerini de ön plana çıkartarak, önemli bir destek kazandığı anlatılmış.
Recep Tayyip Erdoğan'ın seçilmesiyle Laik kesim ile İslami kökenli hükümet arasında ciddi bir kavganın başladığı da hatırlatılmış.
Artık bu kavganın yerini bambaşka bir endişeye bıraktığının anlatıldığı yazı şunları söylüyor: "Önümüzdeki 15 ayda 3 önemli seçim yaşayacak olan Türkiye'de artık sorun Laiklik kavgası değil. Sorun Erdoğan'ın kendisi. Türkler, bu seçimlerde, hassas dengeler üzerinde sinirli ve sert bir adam isteyip istemediğine karar verecekler."
Dergi, Mayıs ayında ortaya çıkan halk ayaklanmalarına gönderme yaparak kritik süreci gözler önüne seriyor. "Bir parktaki ağaçlar için başlayan eylemlerin büyük bir halk hareketine dönüşmesindeki en önemli etkeni göstericiler, Erdoğan'ın gittikçe artan otoriter tavrı olarak ifade ettiler. Bu gösteriler, polisin göstericilere takındığı sert tavırla büyümüş ve uluslararası ilgi odağı olmuştu."
Karl Vick, yazısında, gezi sürecini anlatırken çok ilginç ifadelere de yer vermiş. Erdoğan yurt dışında olduğu sırada devreye giren, Cumhurbaşkanı Gül dahil, AKP'nin diğer liderlerinin yatıştırıcı tavrının 'patronun yurda dönmesiyle' son bulduğu ve yerini Erdoğan'ın Washington'ı işaret eden, dış güçleri ve gizli elleri sorumlu tuttuğu senaryolarına bıraktığı vurgusu yapılmış.
Dünyaca ünlü dergi, Erdoğan'ın yabancı güçleri sorumlu tuttuğu aynı oyununu, Aralık'ta başlayan büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu için de oynamaya başladığına dikkat çekiyor. Partisinin ve Cumhurbaşkanı Gül'ün bu süreçte Erdoğan'a destek olduğunu belirten yazıda, Abdullah Gül'ün imzaladığı internet ve HSYK yasası üzerindeki tartışmalara da yer verilmiş.
İnternet yasasıyla, internette yayınlanacak her şeyi kontrol altında tutacağı ve kullanıcıları izleyebileceğine dikkat çeken dergi, HSYK yasasıyla da yargıçlar ve savcılar üzerinde bütün kontrolün Erdoğan'ın kendisinde toplandığı vurgusunu yapıyor.
Time'da yayınlanan yazıya göre; 30 Mart'ta yapılacak yerel seçimler, seçmenlere, bütün bu gelişmeler üzerine ilk sözü söyleme hakkı tanıyacak. Ancak Erdoğan'ı yerinden edebilecek güçlü bir lider eksikliği yaşayan ana muhalefet partisi etkili bir imaj çizmiyor.
'Güçlü muhalefet yok'
Time'da yayınlanan yazıya göre; 30 Mart'ta yapılacak yerel seçimler, seçmenlere, bütün bu gelişmeler üzerine ilk sözü söyleme hakkı tanıyacak. "Ancak Erdoğan'ı yerinden edebilecek güçlü bir lider eksikliği yaşayan ana muhalefet partisi etkili bir imaj çizmiyor."
Yazı bir diğer senaryoya da dikkat çekiyor. Karl Vick'e göre; eğer bu seçimlerde, AKP İstanbul gibi önemli kalelerini kaybederse bu sonuçlar Erdoğan'ın parti içindeki muhaliflerini cesaretlendirebilir. Kendisini gönderecek güç muhalefet partilerinden değil, AKP'nin içinden çıkabilir.
Ağustos'taki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce AKP'nin önemli gelişmelere gebe olduğunun altının çizildiği yazıda; parti içinde, Erdoğan'ın halkın güvenini kaybetmesi halinde AKP'nin Ağustos'taki cumhurbaşkanlığı seçimine yine Abdullah Gül ile girebileceği yönünde planların yapıldığı yazılmış.
Dergi, parti içinde geçerli bir alternatif ya da güvenilir bir muhalefet oluşamaması halinde kapıdaki ilk planın Erdoğan ve Gül'ün yer değiştirmesi olacağı öngörüsünde bulunuyor.