Fransız düşünce kuruluşu Uluslararası Çalışma ve Araştırmalar Merkezi yöneticisi Anne-Marie Le Gloannec “Birkaç yıl önce çekingenlik ve sürüncemeyi göstererek engellerin Avrupa tarafında olduğunu söyleyebilirdiniz. Şimdi ise kanıtlama yükümlülüğü Türk tarafında. Türkiye yön değiştiriyor ve nereye yöneldiğini gerçekten merak ediyorsunuz. Cameron’un konuşması kötü bir zamanlamaydı: Şimdi hediye vermenin zamanı değil” dedi. Time’da Türkiye’nin bugüne değin hukuk sistemini, medya yasalarını, vatandaş haklarının korunmasını ve azınlık haklarını AB normlarıyla uyumlu bir hale getirmede başarısız olduğu ve “Türkiye için kendi yoluna koyulma zamanı” yaşandığı iddia edildi.
-TÜRKİYE’NİN AB İSTEĞİ-
Leo Cendrowicz imzalı makale “AB Türkiye’ye neden hala sırtını çeviriyor” başlığını taşıdı. İngiliz Başbakanı Cameron’un konuşmalarının Türkiye’de büyük çoğunluk tarafından memnuniyetle karşılandığı belirtilen yazıda, ancak hala yeni düşüncelere sahip İngiliz lider ya da bir başkasının, ülkenin AB emellerini yeniden rayına oturtacağı konusunda kuşkular bulunduğu belirtildi. “Elbette Türkiye’nin girişimi, AB hükümetlerinin ülkeyi resmi aday olarak tanıdıkları 2004’ten bu yana en kötü durumda” denilen yazıda en iyimser senaryolara göre bile üyeliğin 15 yıldan önce gerçekleşmeyeceği iddiaları anımsatıldı. Time üyelik görüşmelerinin incitici biçimde yavaş yürüdüğünü, 35 müzakere faslından sadece 13’ünün açıldığını, malların ve emeğin serbest dolaşımı ile ilgili olanlar dahil sekiz faslın, Türkiye deniz ve hava limanlarını, Ankara’nın tanımadığı Kıbrıs’a açıncaya değin kapalı kalacağını kaydetti. Makalede şu satırlar yer aldı:
“-Avrupa tarafından reddedilirken Türkiye yıllar sonra acı çekiyor. 2008’de yapılan bir araştırma Türklerin AB üyeliği için desteğinin 2004’teki yüzde 70’ten yüzde 42’ye düştüğünü ortaya çıkardı. Bu yıl Mart ayında yapılan bir başka ankete göre Türklerin yüzde 65’i ülkelerinin AB’ye bir şekilde katılacağını, yarısına yakını Türkiye’nin Batı’nın gerçek bir parçası olduğunu düşünmüyor. İstek dibe vurdukça, Türkiye’nin katılımı için yaşamsal olan siyasi reformların ivmesi kısır döngü oluşturuyor.
-TÜRKİYE HUKUK SİSTEMİNİ, MEDYA YASALARINI, VATANDAŞ, AZINLIK HAKLARINI KORUMADA BAŞARISIZ OLDU-
-Böylece Türkiye bugüne değin hukuk sistemini, medya yasalarını, vatandaş haklarının korunmasını (civil protections) ve azınlık haklarını AB normlarıyla uyumlu bir hale getirmede başarısız oldu. AB Göçmenler ve Mülteciler Komitesi Türkiye’yi dünyada göçmenler için bulunulabilecek en kötü ülkelerden biri olarak adlandırırken Uluslararası Af Örgütü işkencenin yükseldiğini belirtiyor.
-Kötüleşen üyelik görüşmeleri Türkiye’nin, Batıda neredeyse tümü ‘parya’ statüsünde görülen özellikle İran, Sudan ve Suriye gibi –Hamas söz konusu değil- Doğu komşularına artan erişimine denk geliyor.
-Türkiye’nin Batı’ya karşı artan karışık hislerinin kısmen AB’nin sırtını dönmesiyle açıklandığını belirten İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde öğretim üyesi, Brüksel’deki Avrupa Siyasi Çalışmalar Merkezi araştırmacısı Senem Aydın, ‘Herşey için Avrupa’yı suçlayamazsınız. O aynı zamanda Türkiye içindeki dinamiklere de bağlı. Daha iddialı bir Türkiye görmek isteyen seçmenler var’ dedi.
-Türkiye’nin Doğu’ya dayanmasında, petrol ve gaz zengini orta Asya devletleri için kendisini bir merkez olarak konumlandırması yanında ulusun artan ekonomik güvenini yansıtan finansal bir mantık da var. Türkiye şu anda dünyanın 16’ncı büyük ekonomisi. Ekonomisi geçen yıl yüzde 4.7 daralsa da, 2010’un ilk çeyreğinde yüzde 11.7 yükselerek geri tepti.
-TÜRKİYE İÇİN KENDİ YOLUNA ÇIKMA ZAMANI-
-Türkiye’nin katılım çabalarını destekleyenler, bunun ülkenin Batı’ya çapa atması olacağını söylüyorlar. Bu kişiler arasında, Türk parlamentosuna geçen yıl AB’nin, Türkiye’nin üyeliğiyle ‘etnik çeşitlilik, inanç geleneği kazanacağını’ söyleyen AB Başkanı Barrack Obama da var. Fakat Paris kökenli bir düşünce kuruluşu olan Uluslararası Çalışma ve Araştırmalar Merkezi yöneticisi Anne-Marie Le Gloannec AB’ artık Türkiye’nin yolundaki ana engel olmadığını söylüyor. Türkiye için kendi yoluna koyulma zamanı. Le Glaonnec, ‘Bundan birkaç yıl önce çekingenlik ve sürüncemeyi göstererek engellerin Avrupa tarafında olduğunu söyleyebilirdiniz. Şimdi ise kanıtlama yükümlülüğü Türk tarafında. Türkiye yön değiştiriyor ve nereye yöneldiğini gerçekten merak ediyorsunuz. Cameron’un konuşması kötü bir zamanlamaydı: Şimdi hediye vermenin zamanı değil’ dedi.
-Cameron’un taze ve diri coşkusundan başka, kredisini hala kullanabileceği küresel bir sermayesi var, kendisi –hem AB’de, hem Ankara’da- sayıları giderek azalan Türkiye’nin girişimini destekleyenler topluluğunun bir parçası. Desteğiyle olsa bile Türkiye kendi kendine AB kapısında uzun uzun beklemekten vazgeçmek zorunda kalabilir.” (ANKA)