İSTANBUL
İsrail’in 800 milyar metreküpün üzerinde kanıtlanmış doğalgaz rezervi olduğunu ve Türkiye'nin de önemli bir enerji tüketicisi olduğunu hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Tolga Demiryol, "Ancak asıl hedeflenen bu gazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya iletilmesi" dedi.
REKABETİN VE YENİDEN İHRACATIN ÖNÜ AÇILMALI
"Bir transit ülkesi olmanın, yani sadece boru hatlarına ev sahipliği yapmanın, Türkiye’ye getirisi kısıtlı" diyen Yrd. Doç. Dr. Demiryol, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Daha değerli olan Türkiye’nin bölgedeki çeşitli kaynaklardan gazı tedarik edip Avrupa’ya yeniden ihraç etmesi yani re-export. Bilindiği üzere burada anahtar kelime Hub, yani bölgesel doğalgaz ticaret merkezi olmak. Bu hedef son yıllarda Türkiye’nin dış enerji politikasını şekillendiren unsurların başında geliyor. Maalesef transit ülkeden Hub olmaya giden yol epey uzun ve virajlı. Türkiye’nin gaz Hub’ı olma hedefini gerçekleştirmesi için öncelikle hem hukuki hem de fiziki altyapı gerekiyor. Rekabetçi bir doğalgaz piyasası oluşturmak için başlatılan yasal düzenlemeler tamamlanmalı. Gaz-gaz rekabetinin ve yeniden ihracatın önü açılmalı. Tabii yeniden ihracat konusu son kertede Türkiye ile tedarikçi arasındaki pazarlıklara bağlı. Türkiye yıllardır Rusya’dan bu konuda istediğini alamadı. İsrail ile yapılacak anlaşmada bu husus belirleyici olacaktır."
HUB OLMAK İÇİN ÇOK DAHA FAZLA YATIRIM GEREKECEK
Hub olmak adına fiziki koşulların da önemine değinen Demiryol, şöyle devam etti:
"Hub olmak adına fiziki koşullar da önemli. Depolama ve LNG tesisleri başta olmak üzere pek çok alanda fiziki altyapının geliştirilmesi şart. Son dönemde gerçekleştirilen Tuz Gölü doğalgaz depolama tesisi ve Aliağa yüzen doğalgaz terminali önemli adımlar. Ancak Hub olmak adına gereken kapasiteyi yaratmak için çok daha fazla yatırım gerekecektir."
İSRAİL DOĞALGAZI İÇİN ROTA BELLİ: TÜRKİYE VE TÜRKİYE ÜZERİNDEN AVRUPA
İsrail'in 2009 ve 2010 yıllarındaki keşifler sayesinde enerji bağımsızlığı konusunda önemli yol kat ettiğini söyleyen Demiryol, şunları söyledi:
"İsrail’in 800 milyar metreküpün üzerindeki rezervinin bulunduğu iki büyük saha; Tamar ve Leviathan.Tamar büyük ölçüde iç tüketime ayrılmış durumda. İsrail elektrik üretiminin yarısı Tamar kaynaklı. Leviathan’ıngeliştirilmesi ise devam ediyor. Ancak rezervlerin tamamı ihracata yönlendirilmeyecek. İsrail Parlamentosu’nun aldığı bir karara göre doğalgazın en fazla yüzde 40’ı ihraç edilebilir. 25 yıllık bir vadede yıllık 10 milyar metreküp civarında bir ihracat hacmi söz konusu.İsrail, bu doğalgazı için pazar arayışında. Ürdün’e doğalgaz ihracatı gecikmeli de olsa bu sene başında başladı. Mısır önemli bir fırsat olarak görülüyordu. Ancak 2015 yılında Mısır’ın Zohr sahasında önemli miktarda gaz keşfetmesi, orta vadede bu pazarı İsrail için cazip olmaktan çıkardı. Bu durumda İsrail doğalgazı için rota belli: Türkiye ve Türkiye üzerinden Avrupa. Türkiye geçen yıl 46 milyar metreküp gaz tüketti. Avrupa Birliği de özellikle Rus doğalgazına bağımlılığını azaltmak adına kaynak çeşitlendirme stratejisi takip ediyor."Türkiye’nin doğalgaz talebinin son 2 yılda düştüğünü vurgulayan Demiryol, “İsrail gazına ek olarak 2019 ve sonrasında TANAP üzerinden Azeri gazı
İSRAİL GAZININ TÜRKİYE’YE ULAŞMASI İÇİN ÖNGÖRÜLEN 3 YILLIK SÜRE OLDUKÇA İDDİALI
"Türkiye İsrail enerji işbirliğinin önündeki en görünür engel 2010 yılından beri süren diplomatik uzlaşmazlık idi. Ankara’nın Moskova ile 2015 sonunda yaşadığı krizin de etkisiyle İsrail ile hızlı bir normalleştirme sürecine girildi, boru hattının önü açılmış oldu" diye konuşan Demiryol, sözlerini şöyle noktaladı:
"Mevcut konjonktürde Türkiye-İsrail doğalgaz boru hattının gerçekleşmesi adına aşılması gereken sorunlar var. Bunların başında Kıbrıs geliyor. İdeal olan İsrail gazı ile Kıbrıs’ın Afrodit sahasındaki gazı birlikte değerlendirmek. Zaten Doğu Akdeniz gazını bir bütün olarak düşünmek hem ekonomik hem de siyasi açıdan daha doğru. Kıbrıs gazı şu aşamada devreye girmese bile Kıbrıs bu işin bir parçası. İsrail gazını taşıyacak boru hattı Kıbrıs deniz yetki alanından geçecek. Boru hattının inşası için ruhsat alımı, çevre etki değerlendirmesi gerekiyor. Kıbrıs kaçınılmaz olarak sürece taraf olacaktır. Türkiye hükümeti ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasındaki diplomatik ilişki değerlendirildiğinde, bu süreçlerin nasıl işleyeceği belirsiz. GKRY boru hattı projesine belki engel olamaz ama süreci yavaşlatabilir. Siyasi kriz sürdükçe, projenin finansmanı tehlikeye girebilir.Bu sorunun arka planında da kısmen Akdeniz’deki deniz yetki alanları meselesi var. Bu sınırların çizilmesi konusu uzun süredir çözüm bekliyor. İsrail-Kıbrıs-Lübnan-Mısır arasında münhasır ekonomik bölgelere dair ikili anlaşmalar yapıldı ancak Türkiye bunları tanımıyor. Bu sorunlar aşılmadan Doğu Akdeniz doğal kaynaklarının değerlendirilmesi güç.Bütün bunlara rağmen Türkiye ve İsrail anlaşma için istekli. Yine de şu aşamada temkinli olmakta yarar var. İsrail gazının Türkiye’ye ulaşması için öngörülen 3 yıllık süre oldukça iddialı. Siyasi sorunların aşılması zaman alacaktır."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz