Nazım Hikmet Ran'ın birçok şiiri gibi, bu da evrensel değil midir?
''Anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen''
Nispeten daha da iyi coğrafyalar, kültürler mutlaka var. Tüm dünyayı yakın Asya'mız gibi yaftalamıyoruz elbette. Ama şu da bir gerçek ki; dünyanın hiçbir toplumu kadınlara gereken değeri verebilecek kadar, cinsiyet eşitliğini sosyal hayata uygulayabilecek kadar medeni değil ne yazık ki...
Asırların ataerkilliği 21. yüzyılda dahi halâ silinemedi belki. Gel gelelim tarihte bunu umursamadan erkek işine (!?) girişen bir dünya kadın var, biri de elbette dünyanın ilk kadın savaş pilotu, bize göre de modern Türkiye'nin en güçlü simgelerinden biri olan Sabiha Gökçen...
Aynı Gökçen gibi, aşağıda sıralayacağımız isimler de inanılması güç başarılarıyla, örnek tavırlarıyla dünyayı değiştiren kadınlardan sadece birkaçı.
Karayip Korsanları'ndaki zalim Çinli korsanı hatırladınız mı? Peki filmde kurgu olarak geçen bu kadın korsanın gerçekten de yaşadığını biliyor muydunuz? 1807-1810 arası denizlere hükmeden Ching Shih, 1800 gemi ve yaklaşık 80.000 korsandan oluşan Kızıl Bayrak Filosu'nun komutanıydı!
1862 yılında, köleliğin halâ yasal olduğu bir çağa doğdu. İtaatsizlik yapan bir Afrikalı-Amerikalı kadının ölümle cezalandırıldığı dönemlerde yaşadı. Tüm bunlara rağmen Ida B. Wells insan hakları aktivisti oldu, kadınların oy hakları için çalıştı, gazetecilik yaptı.
Trende zencilerin ilk sıralara oturması kuralını reddedip demiryollarına dava açan, bir de üstüne kazanan Ida B. Wells, hayatı boyunca ırkçılık ve ayrımcılık üzerine kitaplar yazarak karanlık bir çağı kapatan öncül isimlerdendi.
Ünlü İskoç şair Lord Byron'ın kızıydı Ada Byron. Lord Byron Ada ana rahmindeyken annesini terketmişti, bu yüzden Ada babasını hiç görmeden büyüdü. 20 yaşındayken evlendi ve Lovelace kontesi ünvanına kavuştu. 3 çocuğu oldu.
Hikaye buraya kadar son derece sıradan, toplum tarafından bahtsız başlayıp şanslı devam eden bir hikaye olarak nitelendirilebilir... Toplumun pek aşina olmadığı bir özellik daha var Ada Lovelace'ın ömründe: Ada Lovelace bir matematik dehasıydı, bir bilgisayar tarafından işlenmek üzere yazılan ilk algoritmayı da o yazdı. Bir başka deyişle; Ada Lovelace dünyanın ilk bilgisayar programcısıydı!
İngiltere kraliçesi iken şovalyelik ritüellerini kaleme aldı, bir sonraki iki İngiltere kralını doğurdu, şömineyi icat etti, bir de Haçlı seferlerinde komutanlık yaptı.
Yıl 1917. Bir kadın düşünün; Amerika Birleşik Devletleri Meclisi'nde kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi için oy veriyor. Bir mantık hatası var değil mi? :)
Jeannette Rankin'in 1910'da kadın hakları üzerine başlayan aktivistliği o kadar etkili olmuştu ki, 1917'de milletvekili seçilmeye kadar uzanmıştı. Üstelik o milletvekili seçildiğinde henüz kadınların seçme ve seçilme hakkı yoktu! Rankin, parlamentoda kadın hakları üzerine verdiği yasa teklifleri, Amerika-Japonya ve Amerika-Almanya savaşlarına karşı hayır oyu kullanan tek milletvekili olması ile bir simge haline geldi.
10 ve 11. yüzyıllarda yaşamış bir şairin kadın olduğu fikri çok şaşırtmıyor. Bu kadının aynı zamanda romancı olduğu fikri biraz olsun şaşırtmayı başarıyor. Ancak bugünkü tarih öğretilerinde her şeyin 'ilk'ini bir erkeğin yapmış olduğu ön kabulümüz yüzünden dünyanın ilk uzun romanını bir kadının yazdığı gerçeğine hayret ediyoruz işte...
Devletin kadınların yazı yazmayı bile öğrenmesine izin vermediği bir dönemde Çin klasiklerini öğrenen bu kadın, dünyanın ilk uzun romanı Genji'nin Hikayesi'nin de yazarı.
1937'de çıktığı dünya turunun sonlarına doğru Pasifik Okyanusu'nda kayboldu, dönemin en büyük çaplı kurtarma çalışmalarına rağmen bir daha izine rastlanamadı, Amelia Earhart böylelikle bir efsane olarak tarih sayfalarındaki yerini aldı...
Kaynaklar: Bustle.com, Sdsc.edu, Wikipedia.org, Thevintagenews.com, Gazetekarinca.com