Ana dili İngilizce olan ve 1.2 milyon nüfusa sahip bu adalar, sahillerinden çok, kuş gözlemciliği ile ünlü.
Trinidad ve Tobago birbirinden oldukça farklı iki ada. Trinidad’ta insan yapımı bataklıklar, yağmur ormanları ile kaplı tepeler, yağ rafinerileri ve endüstriyel yapılar ile yan yana duruyor. Tobago’da ise bir Karayip adasından bekleyeceğiniz her şey mevcut. Palmiye ağaçları ve beyaz kumlarla kaplı kumsallar. İki ada bir araya gelince bu cumhuriyet kuş gözlemciliği, birinci sınıf dalış deneyimi, yağmur ormanlarında yürüyüş, şelalelerde yüzme imkanı, bisiklet, heyecanlı bir gece hayatı ve karnavallarda görsel şölen yaşama imkanı sunuyor.
Kumlu başkent Port of Spain, yerel halk ile biraz vakit geçirmek, kriket maçı izlemek, son futbol haberlerini öğrenmek için çok uygun bir yer. Maracas Koyu’na çok yakın bir mesafe olduğundan isterseniz kısa bir yolculukla biraz vahşi yaşam ve şelale macerası yaşamak isteyebilirsiniz.
Trinidad Karnavalı her sene şubat ya da mart aylarında gerçekleşiyor ve tüm karayiplerdeki en iyi karnaval olduğu söyleniyor. Orijinal olarak Fransızlar tarafından Trinidad’a getirilmiş olan karnaval, sonradan Afrikalı köleler tarafından benimsenmiş. Bu yüzden karnaval hem Afrika müziğinden hem mitolojiden hem de Avrupa’nın maskeli balolarından öğeler taşıyor. Port of Spain’de karnaval öncesi kalipso çadırları tüm şehri aydınlatmaya başlıyor. Karnavalın gerçekleşeceği pazartesi günü ise tüm gece süren sokak eğlenceleri ve bando eşliğinde unutulmaz bir eğlence yaşanıyor.
Maracas Koyu Trinidad’ın kuzeyinde yer alıyor ve adanın en popüler sahili olarak biliniyor. Hem yerel halk hem de turistler için ardında dağlar, sık palmiye ağaçları ve onun önünde uzun bembeyaz kumsalı ile karşı konulmaz bir görüntü sunuyor. Sahilde cankurtaranlar, soyunma kabinleri, duşlar, piknik alanları ve soğuk içecek satan kulübeler bulunuyor. Hafta sonları oldukça kalabalık olan bu sahil hafta içi neredeyse terkedilmiş gibi sakin oluyor. Port of Spain’den 40 dakikalık bir yolculukla bu sahile varmanız mümkün.
Karayipler’in en mükemmel kuş gözlemciliği yapılabilen yeri olarak bilinen Trinidad ve Tobago adalarında sahilde yatan her turist karşılığında mutlaka dürbünle gözlem yapan bir başka turist görmeniz mümkün. Eskiden kahve ve kakao ekim yerleri doğal koruma alanına dönüştürülmüş. Bu tarz zevkleri olan gezginler için Asa Wright Doğa Merkezi adeta bir cennet. Kuşlarla ilgili hiçbir şey bilmeyen insanları bile hayrete düşüren bu bölgede 14 tür sinekkuşu bulunuyor.
Trinidad’ın kuzey kıyısında yer alan küçük bir kasaba olan Blanchisseuse, yürüyüş yapmayı sevenler için güzel bir nokta. Buradan başlayan parkurları kullanarak ormanlardan Jordan Nehri’ne oradan da Paria Sahili’ne kadar yürüyerek etrafı keşfedebilirsiniz.
Pigeon Point ve Buccoo Sahili arasında bulunan Bucoo Resifi 1973 yılında deniz parkı ilan edilmiş. 2006’da ise Ramsar sözleşmesi altına alınmış çok özel bir bölge. Parlak su altı bitki örtüsü, büyüleyici süngerler, sert mercanlar ve tropikal balıklara sahip bu yer deniz biyolojisi meraklıları için tam bir oyun parkı niteliğinde. Tobago’nun bu su altı hazinesini keşfetmek için cam tabanlı botlar ile yapılan turlara katılmanız yeterli olacaktır.
Speyside, kuş meraklılarını ve dalgıçları kendine çeken Tobago’nun küçük bir balıkçı kasabası. 1800’lerde pamuk tarlaları olan bu bölgeyi 1909 yılında gezen İngiliz Sir William Ingram, buradan Aru Adaları ve Yeni Gine’ye 50 adet kuş türü götürerek onları koruma altına almış.
Diğer Batı Hint Adaları’nda olduğu gibi Trinidad ve Tobago’da da kriket bir spordan çok kültürel bir takıntı konumunda. Bu spor 19. yüzyılda İngilizler tarafından tanıtılmış. 1970’ler ve 80’lerde korkusuz “West Indian” takımı krikette dünyanın en iyisiymiş. Port of Spain’de “Queen’s Park Oval” stadında 25,000 gürültülü insan arasında uluslararası bir maç izleme imkanı yakalarsanız bu deneyimi kaçırmayın deriz.
Geleneksel lezzetlerden mutlaka tatmanız gerekenler arasında “Callaloo”, “Doubles” ve “Roti” var. “Carib and Stag” adını taşıyan ulusal biraları da tatmaya değer. “Shark and Bake” bize oldukça farklı gelebilecek ve mutlaka denemeniz gereken köpekbalığı bifteğinin yerel soslarla birleşiminden oluşuyor.
Şubat ve mart ayları kuzeydeki kış soğuğundan uzaklaşmak isteyen turistlerin akınıyla fiyatlar biraz yükseliyor. Bu bölgenin en kuru olduğu zaman, insanların karnaval için gelmeye başladığı dönem. Nisan, haziran ve ekim, aralık ayları fiyatların uygun olduğu, yağmurların daha orta dereceli yağdığı ve hava sıcaklığının yüksek olduğu bir zaman aralığı. Temmuz ve eylül yağmurlu sezon anlamına geliyor, bu sebepten oda fiyatları sıcak sezona göre neredeyse yarı yarıya düşebiliyor.
