Bu isimler daha telaffuz ederken size güneş ışığını, Karayip Sahilleri'ni ve Soca müziğinde dans eden insanları düşündüren o kelimelerden, değil mi? Venezuela Sahili'nin 10 kilometre açığındaki Batı Hint Adaları’nda bulunan bu ülke, bölgede turistler tarafından en çok tercih edilen yer olmasına rağmen ana geçim kaynağı turizm değil. Birçok insanın seyahat gemilerini tercih etmesi nedeniyle T&T endüstriyel yönden kendini geliştirmiş bir ülke. Kısaca, burası Karayipler’in daha özgün bir versiyonu.
Burada neredeyse fark gözetmeksizin bütün sahillerin rüya gibi olduğunu söylersek sanırım sizi şaşırtmış olmayız. Hemen hemen her sahilde incecik kumların, berrak gök mavisi suların ve palmiye ağaçlarının birleşimini bulabilirsiniz. Her köşesi yemyeşil olan Trinidad’da, U şeklindeki Maracas Koyu, beyaz kumları ve ünlü iskelesiyle Pigeon Point gibi mükemmelliği ile göze çarpan şeyler de var. Eğer gece olduğunda Başkent Port of Spain’deki Ariapita Bulvarı’nı ziyaret ederseniz, Soca müziğinde dans ettiklerinden bahsettiğimiz insanları görebilirsiniz.
Boydan boya barların ve gece kulüplerinin dizili olduğu bu sokakta gece aktıkça, ziyaretçilerin (çoğu yerli) ellerinde Rum şişeleriyle eğlenceyi sokağa taşıdıklarını görebilirsiniz. Son olarak T&T’de gerçekten şaşırtıcı güzellikte bir hayvanlar ve böcekler var. Tobago’nun biraz açığındaki Buccoo Resifi, NylonhHavuzu (resifin ortasında bulunan doğal bir havuz) ve kuş gözlemcilerinin uğrak mekanı olan Kuzey Sıradağları’ndaki Asa Wright Doğa Merkezi gibi yerler, kesinlikle ziyaret edilmesi gereken yerler. Belki de baş döndürücü Argyle Şelaleleri sizin için daha uygun. Her halükarda yapılacak bir şey kesinlikle var ve yukarıda söylediklerimizin hepsi Trinidad Tobago’yu, en eksiksiz Karayipler deneyimini yaşatacak yerlerden biri yapıyor.