İSTANBUL (AA) - TBMM Başkanı Binali Yıldırım, terör örgütü FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in Amerika'da bir malikanede yaşadığını belirterek, "Her şey belli. Darbenin talimatını veren bu. Her türlü belge, bilgi elde fakat dostlarımız, müttefik bildiğimiz ülke kılını kıpırdatmıyor. Madem vermiyorsun kardeşim adamın yaşamına sınırlama da mı getiremiyorsun, hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam etmesine niye izin veriyorsun? Niye bir soruşturma dahi başlatmıyorsun? Yoksa arkasından başka şeyler çıkacağından mı endişe ediyorsun? Türkiye dosyalar dolusu belgeleri önlerine koydu ama çıt yok." dedi.
Yıldırım, Anadolu Ajansı'nın global iletişim ortağı olduğu, "Parçalanmış Bir Dünyada Barış ve Güvenliği Yeniden Düşünmek" temasıyla Swiss Hotel The Bosphorus'ta düzenlenen TRT World Forum'un açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin son yıllarda FETÖ adlı bir terör örgütünün daha olduğunu hatırlattı.
Bu örgütün 15 Temmuz 2016'da Türkiye'de kanlı bir darbe yapmaya kalktığını, kendisinin o dönemde Başbakan olduğunu anlatan Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte milleti, bu alçak darbe girişimine karşı meydanlara davet ettiklerini anımsattı.
Türk siyasi tarihinde, belki de dünya siyasetinde görülmeyen bir işi başardıklarını aktaran Yıldırım, devletin silahlarını, uçaklarını, helikopterlerini, tanklarını, toplarını ele geçiren alçakların, o silahları sivil insanlara yöneltip Türkiye'yi çökertmek, seçilmiş hükümetini yok etmek, ülkeyi kaosa sürüklemek istediğini belirtti.
Ancak o gün, halkın gücünün tankın gücünü yendiğini ve Türk milletinin bu alçaklığa, bu kepazeliğe geçit vermediğini ifade eden Yıldırım, "251 şehit verdik, binlerce gazimiz oldu. Ben bu vesileyle şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize hayırlı, uzun ömürler diliyorum." diye konuştu.
- "Dosyalar dolusu belgeleri önlerine koyduk ama çıt yok"
Terör örgütü FETÖ'nün liderinin Amerika'da el bebek, gül bebek bir malikanede yaşadığını dile getiren Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:
"Herşey belli. Darbenin talimatını veren bu. Her türlü bilgi, belge elde fakat dostlarımız, müttefik bildiğimiz ülke, kılını kıpırdatmıyor. Madem vermiyorsun kardeşim adamın yaşamına sınırlama da mı getiremiyorsun? Hiç bir şey olmamış gibi yaşamaya devam etmesine niye izin veriyorsun? Niye bir soruşturma dahi başlatmıyorsun? Yoksa arkasından başka şeyler çıkacağından mı endişe ediyorsun? Başka sual akla gelmiyor.
Türkiye dosyalar dolusu belgeleri önlerine koydu ama çıt yok. Benim teröristim, senin teröristin gibi ayrım olduğu müddetçe, biz terörle mücadelede başarılı olamayacağımız gibi bölgesel ve küresel kardeşliği de sağlayamayız. Sınır aşan sorunlara, ülkeler ve kurumlar arası iş birliği yapmadan mücadele mümkün değildir. Terörün lojistiğini, finansmanını kesmeden, sadece silahla mücadeleyle ortadan kaldırılması mümkün değildir."
Bu noktada bir hususa daha değinmek istediğini ifade eden Yıldırım, "Türkiye'ye karşı terör faaliyetinde bulunan örgütler, sürekli Batı ülkelerinde hak ve hürriyetlerinin yeterince sağlanmadığından şikayet ediyor. Oysa Türkiye, 2002 yılından beri demokratikleşme yolunda kişilerin kendilerini serbestçe ifade etmesi yolunda, hak ve hürriyetler adına çok önemli yasal ve anayasal değişiklikler yaptı. Parti kapatma imkansız hale geldi. Aynı şekilde inanç ve ifade hürriyetinin alanı da olabildiğince genişletildi. Peki bütün bunları yaptık da terör bitti mi? Hayır, bitmedi. Yapılan düzenlemeler, alınan tedbirlere rağmen terör bitmiyorsa, teröristlerin hak ve hürriyetten daha fazlasını talep ettikleri ve şikayetlerinin hiçbirinin haklı sebebinin olmadığı aşikardır. Bu durum El-Kaide ve DEAŞ için de geçerlidir." diye konuştu.
- "Sorunlar katlanarak büyüyor"
TBMM Başkanı Yıldırım, bugün dünya nüfusunun 7,5 milyarı aştığını, gelecek 20 yılda 2 milyar daha artacağının hesap edildiğini anlatarak, dünyanın mevcut GSMH'nın kabaca 80 trilyon dolar üzerinde olduğunu söyledi.
Eşit ve adil bir paylaşım olsa, kişi başına 10 bin doların üzerinde bir gelir oluşturulması gerektiğini belirten Yıldırım, "Yani yoksulluğun neredeyse sona ermiş olması lazım. Dahası gelirin adil dağıtıldığı bir dünyada savaş ve şiddet olgusu da bugünkü düzeyde olmazdı. Böyle olduğu takdirde kaçak, göç, mülteci gibi sorunlar da asgari düzeyde olurdu. İnsanlar keyfine mi doğduğu, büyüdüğü toprakları bırakıyorlar bir maceraya düşüyorlar? Daha iyi bir gelecek için, insanların göç etmesi ayıplanamaz. Oysa, bakıyoruz bu sorunlar katlanarak büyüyor. Günümüz dünyası maalesef öngörülemeyen, liderlerin anlık kararlarıyla sürekli sorun üretiyor. Bugün 700 milyon insan aşırı beslenme sorunu yaşarken, 800 milyon açlık sorunuyla karşı karşıya. Yapılması gereken sorun oluşturan sebeplerin ortadan kaldırılması. Yani sivrisinek aramak değil, bataklığı kurutmaktan geçiyor." şeklinde konuştu.
- "Bireysel rekabeti, küresel sorunlar karşısında terk edemezsin"
Dünyadaki stresin en önemli sebeplerinden biri de mevcut statükonun devam etmesi, statükonun bozulmak istenmemesi olduğunu dile getiren Yıldırım, 2. Dünya Savaşı sonrasında, oluşan savaşları önleme adına kurulan bu statükonun artık ülkelerin ihtiyacını karşılayamadığını, değişen paradigmanın statükonun savunucuları tarafından da artık anlaşılma zorunluluğu olduğunu kaydetti.
Geçen günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın BM Genel Kurulu'nda bir kez daha "Dünya beşten büyüktür" dediğini hatırlatan Yıldırım, "Bu beş ülkeye, tek başına olayların karşısına direnme hakkını kim veriyor? Bir yerde masum insanlar ölüyor, oluk oluk kanlar akıyor. 'Hadi gelelim şunu durduralım' diyor BM. Birisi elini kaldırıyor 'yok' diyor. Dosya orada kapanıyor. Bu sürdürülebilir bir şey değildir. İnsana, huzur, barış getirmeyen, gözyaşı ve kanın, insanlık dramanın devam etmesine seyirci kalmak, küresel sorunlara çözüm getirmez. Bireysel rekabeti, küresel sorunlar karşısında terk edemezsin. " diye konuştu.
- "Sorunlar ülkeler arasındaki eşitsizlikten kaynaklanıyor"
Uluslararası pek çok sorunun da ülkeler arasındaki ilişkilerde eşitsizlikten kaynaklandığını ifade eden Yıldırım, bu eşitsizliği gidermek konusunda da küresel diplomasinin yetersiz kaldığını söyledi.
Komşu ülke Suriye'de olduğu gibi barış ve güvenlik ortamını tesis etmek için yaptırım gücü olan, kararları uygulanan kurumların ne kadar aciz kaldığının görüldüğünü vurgulayan Yıldırım, "Kudüs'te, Filistin'de karar alınıp da İsrail'in uygulamadığı Güvenlik Konseyi kararının sayısı ne kadardır? Yani bazı ülkeler için 'bu bir mecburiyettir, uygulanmazsa onların felaketine sebeptir' diyeceksiniz, bazı ülkeler uygulamayınca hiçbir şey olmayacak, hiçbir sonucu olmayacak. Peki bu kuruma, bu sisteme insanları nasıl inandıracağız? Bu sorunun, yüksek sesle sorulması lazım. Sorun çözme işlevi görecek bu tip kurumların olmayışı, güçlülerin çıkarlarını gözeten bir düzeni ortaya çıkarmıştır. Yine bizde bir tabir vardır, 'hırsız içerideyse, kapı kilit tutmaz.' Sorunu yaratanların, sorunu çözecek olması gerçeği var olduğu sürece, bu basit daire içinde daha çok döner, dolaşırız." ifadelerini kullandı.
(Sürecek)