Başkan Trump'ın, savaş suçu ile yargılanan ve ABD donanmasındaki özel tim Navy Seal'e bağlı olarak Irak'ta görev yaptığı sırada savaş kurallarını ihlal etmekten suçlu bulunan Edward Gallagher'in rütbe ve nişanlarının alınmamasına karar vermesi, Beyaz Saray ile Pentagon'un arasını açtı.
Konuyla ilgili tartışma devam ederken, ABD Deniz Kuvvetleri Genel Sekreteri Richard Spencer'ın istifaya zorlanması tartışmaları daha da alevlendirdi.
Bu konuya ilişkin Politico'ya açıklama yapan savunma bakanlığı yetkilileri, Trump'ın Gallagher kararının yanı sıra başka birçok karardan dolayı da Pentagon'da birçok üst düzey yetkilinin rahatsız olduğu ve istifa etmeyi konuştuğunu öne sürdü.
Yetkililerin, ülkede Başkomutan olarak anılan Başkan Trump'ın "komuta zincirini hiçe sayarak karar aldığını" iddia etmesi dikkati çekti.
Bir savunma bakanlığı yetkilisi, "Başkan ve savunma bakanının, kararlarına karşı çıkan ordudaki üst düzey asker ve profesyonele karşı Fox News'teki gevezelerin tarafını tutması konusunda, Pentagon'daki üst düzey yetkililer arasında derin bir rahatsızlık var." ifadesini kullandı.
Yetkililer, ordunun, Trump'ın Amerikan askerlerini Suriye'den çekmesi konusunda da oldukça rahatsız olduğunu öne sürdü.
Ayrıca, Trump'ın ordu bütçesini Meksika duvarına harcaması, orduda transeksüellerin istihdamına karşı çıkması ve Pentagon'un 10 milyar dolarlık Savunma Altyapısı Müşterek Girişimi (JEDİ) olarak bilinen "bulut" projesini Amazon'un kurucusu Jeff Bezos ile arasındaki anlaşmazlıktan dolayı Microsoft'a vermesinin de orduda rahatsızlığa yol açtığı iddia edildi.
Spencer, kamuoyuna yaptığı açıklamalarda Gallagher'in rütbelerinin alınması gerektiğini ifade ederken, Beyaz Saray'a askerin rütbe ve nişanlarının alınmaması talebinde bulunmuştu.
Pentagon, Beyaz Saray'ın bu nedenle Spencer'ın istifasını talep ettiğini duyurmuştu.
Diğer taraftan, Trump'ın Gallagher kararına karşı çıktığını iddia eden Spencer ise Trump'a hitaben bir mektup yazarak "Ne yazık ki şu aşamada, iyi düzen ve disiplin noktasında beni bu göreve atayan Başkomutan ile aynı anlayışı paylaşmıyoruz." açıklaması ile istifa ettiğini duyurmuştu.
Konuyla ilgili açıklama yapan Trump ise "Önceki yönetimlerin sözleşme prosedürlerinden kaynaklanan büyük maliyetlerden de memnun değildim. Bu nedenle de Spencer'in görevine Esper tarafından son verildi." ifadesini kullanmıştı.
Washington'da birbiri ile çelişen bu açıklamalara ilişkin tartışma devam ediyor.
Eylül ayında basına sızan ve 25 Temmuz'da yaptıkları telefon görüşmesinde Trump'ın Zelenskiy'e, rakibi Joe Biden ve ailesini soruşturması durumunda ABD'nin ülkesine yardım edeceğini söylediğini iddia eden muhbir raporu azil soruşturmasının fitilini ateşledi.
Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, 24 Eylül'de "ABD'nin ulusal güvenliğine zarar verdiği" ve "Başkanlık yeminine ihanet ettiği" gerekçesiyle Trump'a yönelik azil soruşturması başlatıldığını açıkladı.
Beyaz Saray ise 25 Eylül'de Trump-Zelenskiy görüşmesinin dökümünü yayımlayarak, Ukrayna'ya yardımlarla görüşme arasında ilişki olmadığını savundu. Buna rağmen Trump'ın ağustos ayında Ukrayna'ya yardımları askıya almış olması tartışmaları körükledi.
Temsilciler Meclisi, 31 Ekim'de yapılan oylama ile azil soruşturmasının usullerini oyladı ve kamuya açık oturumların yapılması kararlaştırıldı. Kamuya açık oturumların ilki 13 Kasım'da, sonuncusu ise 21 Kasım'da yapıldı.
Trump, ilk günden bu yana azil soruşturmasını, "Rusya soruşturmasında umduklarını bulamayan Demokratlar'ın bir cadı avı" olarak nitelendirdi ve kendisinin suçsuz olduğunu savunuyor.