Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye’de gıda sektöründe üretim yapan firmaların Helal Gıda Belgesi’ni geçmişte bazı ülkelerden almak zorunda kaldığını belirterek, “Laikliği böyle yorumladılar bizlere. Laikliği en teknik, en bilimsel, rasyonel çalışmaların önünde engel haline getirdiler. Bunlar olabilir mi? Akıl dışı uygulamalardı bunlar” dedi.
Türk Standardları Enstitüsü (TSE) 52. Olağan Genel Kurulu, Türk Patent Enstitüsü Konferans Salonu’nda başladı. Genel Kurula, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, TSE Başkanı Hulusi Şentürk, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyesi ülkelerden ve Bölgelerarası Standardizasyon Birliği (BASB) üyesi ülkelerin temsilcileri ile çok sayıda milletvekili katıldı.
Genel Kurulun açılışında bir konuşma yapan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye’nin 2023 yılında lider ülke olması için lider şirketlerin, kurumların ve kişiliklerin oluşturulması gerektiğini söyledi. Türkiye’de dünyada söz sahibi haline getirilmesi gereken kurumların başında TSE’nin olması gerektiğinin altını çizen Ergün, standartların tek standart, tek belge anlayışıyla şekillenen küresel ekonomide rekabet gücünün en önemli unsurlarından bir tanesi olduğunu belirtti. Standartların sadece tüketicileri koruyan bir rolü olduğunun var sayıldığına vurgulayan Ergün, “Evet böyle bir rolü var tabii ki… Tüketiciler standart ve kalite konusunda her hangi bir kaygı yaşamamalı ancak standartlar kaliteli üretim yapanla yapmayanın ayrışmasında ihracat gelirlerinin artmasında milli sanayinin korunmasında da çok kritik roller oynamaktadır” dedi.
“TÜRKİYE’Yİ STANDARTLAR KONUSUNDA LİDER ÜLKE YAPMAK İSTİYORUZ”
TSE’ye atak yaptıracak çalışmaları başlattıklarını ve çalışmaları yürüttüklerini dile getiren Ergün, her alanda lider ülke olmayı hedefleyen Türkiye’yi standartlar konusunda da lider bir ülke haline getirmeyi hedeflediklerini kaydetti. Bugün yıllık 200 milyar dolara ulaşan uygunluk değerlendirme pazarından daha fazla pay almak istediklerini ifade eden Ergün, Almanya’da kayıtları paylaşılan uygunluk değerlendirme kuruluşlarının gelirinin yıllık 10 milyar doların üzerinde olduğunu belirtti. Bu faaliyetlerin ekonominin yanı sıra teknolojik bilgi transferine de zemin hazırladığının altını çizen Ergün, “Dünyanın her yerinde bir çok ürünü, üretim yöntemlerini, teknolojileri siz kontrol ediyorsunuz ve onların bilgisine sahip oluyorsunuz. Eğer bilgiden yararlanmasını bilirseniz en büyük hazinedir” diye konuştu. Bilginin paradan çok daha önemli bir şey olduğunu sözlerine ekleyen Ergün, en büyük kaynağın bilgi olduğunu vurguladı.
“TÜRKİYE’DE HAVACILIK SEKTÖRÜNDE KULLANILAN PARÇALARIN TESTİNİN YAPILAMADIĞI İÇİN ÜRETİM YAPILAMIYOR”
Ölçümün ve analizin olmadığı bir ortamda bir şeyin maliyetinin tespit ve tahlil edilemeyeceğini belirten Ergün, ölçme, analiz etme ve test etmenin bir ülkenin yapabilmesi gereken en önemli konular olduğunu ifade etti. Türkiye’de havacılık sektöründe kullanılan parçaların testinin yapılamadığı için üretim yapabilecek olan bir çok firmanın bu konuda üretim yapamadığını söyleyen Ergün, “Niye, test edilmesi lazım. Soğukluk, sıcaklık testlerinin yapılması lazım. Rüzgar testlerinin yapılması lazım. Dayanıklık testlerinin yapılması lazım. Metallerin hareket kabiliyetini bilmeniz lazım. Biranda artı 50 dereceden biranda eksi 70 dereceye çıkan uçağın parçalarının nasıl hareket edeceğini, nasıl tepki vereceğini bilmezseniz onun üretimini yapamazsınız” diye konuştu.
“TSE’YE 300 MİLYON TL’LİK BİR YATIRIM YAPIYORUZ”
TSE’nin test ve laboratuvar altyapısını, burada sunulan hizmetlerin kalitesini her geçen arttırdıklarını ifade eden Ergün, sanayicinin test alanındaki dışa bağımlılığını azaltacak adımları atmaya devam ettiklerini vurguladı. TSE’ye 300 milyon TL’nin üzerinde yatırım için bir kaynak ayrıldığını kaydeden Ergün, eksikliği bulunan alanlarında yapılacağını söyledi. Türkiye’de analizin yapılamadığı, testinin yapılamadığını bir malın kalmaması gerektiğini belirten Ergün, uygunluk ve değerlendirme faaliyetlerini sanayicilerin yurt içinde veya yurt dışında haksız uygulamalara, tarife dışı engellere maruz kalmasının da önüne geçileceğinin altını çizdi. Sanayicilerin ve ihracatçıların çok büyük engellerle karşılaştığını vurgulayan Ergün, işin içinde aktif bir şekilde var olunması gerektiğini belirtti.
“LAİKLİĞİ; TEKNİK, BİLİMSEL VE RASYONEL ÇALIŞMALARIN ÖNÜNDE ENGEL HALİNE GETİRDİLER”
İnsanların yediklerinin ve içtiklerinin ne olduğunu ve nasıl olduğunu bilmesi gerektiğini ifade eden Ergün, insanların kendi inançlarına ve kültürlerine uygun olup olmadığını bilme hakkına sahip olduğunu ve bunun belgelendirilmesi gerektiğini vurguladı. Ergün, “Türkiye takılmış bir yere belgelendirmem de belgelendirmem… Ben bu işleri yapmam dedi Türkiye senelerce. Niye belgelendirmiyorsunuz. Bakın Türkiye’deki firmalar mallarını bazı ülkelere satmak için bu belgeleri başka yerlerden almak zorundalar. Laikliği böyle yorumladılar bizlere. Laikliği en teknik, en bilimsel, rasyonel çalışmaların önünde engel haline getirdiler. Bunlar olabilir mi? Akıl dışı uygulamalardı bunlar. Gerçekten insanın haklı almayan şeylerdi. Şimdi TSE Helal Gıda Belgelendirmesi yapıyor. Her şeyin ölçüsü belli. Ölçüsü belli olan bir şeyi yapmak kolay, zor değil. Helal gıda yapmanın ölçüsü belli değil mi? Bunu alacaksınız mühendislerle ilahiyatçıları bir arada çalıştıracaksınız. Mühendisler ve ilahiyatçılar şimdi bir arada çalışıyorlar. Çünkü ölçüsü belli. Birçok firma bu belgeleri alıyorlar. Geç kalmış hizmetlerdir bunlardır” şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz