ANKARA(ANKA)- Kılıçdaroğlu, "Ben Sayın Başbakan'a soruyorum, cevabı Genelkurmay Başkanlığı'ndan 3 ay sonra alıyorum. Ben merak ediyorum Genelkurmay Başkanlığı Recep Tayyip Erdoğan'ın basın ofisi mi, niye o cevap veriyor?" dedi.
Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, 28 Aralık 2011'in Türkiye tarihinde kara bir leke olduğunu ifade ederek, "Bu tarih 34 yurttaşımızın öldürüldüğü Uludere faciasının yaşandığı tarihtir" dedi. Bu facianın ardından Uludere'ye gittiğini, ancak bu ziyaretinin daha sonra çok eleştirildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Niye gittik biz oraya, Türkiye'nin birliği için gittik. Bu ülkede kimse kimseye düşman olmasın diye gittik. İnancı kimliği ne olursa olsun bu güzel coğrafyada bu güzel havayı teneffüs etmeleri için gittik. Ben böyle bir olayın olduğu her yere gideceğim. Nerde bir yurttaşım başı ağrırsa, nerde biz mazlum varsa, nerede bir haksızlığa uğrayan varsa hükümet şunu çok iyi bilsin CHP onun yanında olacak" dedi. Kan parasıyla anaların susturulmak istendiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Ellerinin tersiyle ittiler. Onlar çocuklarının geri gelmeyeceğini biliyorlardı. Ama şunu istiyorlar "Ne olursun bu kan dursun' diyorlar. Doğu'daki anne de, Batı'daki anne de bunu söylüyor. Bu sorunu çözmek siyaset kurumunun görevidir. Kimse sağa sola yalpa yapmasın. CHP önerisini getirdi. Siz de önerinizi getirin. Nasıl çözülecekse, siz getirin biz destek verelim. İşin özü bu" diye konuştu.
-"DEFALARCA SORDUM"-
Kılıçdaroğlu, olaydan hemen sonra defalarca "İstihbarat nereden alındı" diye sorduğunu belirtirken, "Bu soruyu niye soruyorum, kankası oldukları yabancı devletlerin istihbarat servislerinin acaba, oyuncağı oldular mı olmadılar mı? Bunu öğrenmek istedim" dedi.
Kılıçdaroğlu, "Ben Sayın Başbakan'a soruyorum, cevabı Genelkurmay Başkanlığı'ndan 3 ay sonra alıyorum. Ben merak ediyorum Genelkurmay Başkanlığı Recep Tayyip Erdoğan'ın basın ofisi mi, niye o cevap veriyor? Soruya yanıt verecek olan siyasi otoritedir. Sayın Başbakan'dır, o cevap vermedi, onun sözcüsü konumunda olan Genelkurmay veriyor. Olmaz. Demokrasilerde böyle bir şey yoktur böyle bir şey. Demokrasilerde herkesin sorumluluğu vardır, ama önce siyasetçi sorumludur, çünkü ülkeyi yöneten siyaset kurumudur. Siyaset kurumu cevap vermeyecek, cevap vermemek için çaba harcayacak, onun basın sözcüsü gibi çıkıp Genelkurmay; "Ben milli kaynaktan aldım bunu. Tamamı milli kaynak'.. . Ne oldu, tamamının yalan olduğu çıktı" dedi.
Wall Street Journal gazetesinin gerçekleri yazdığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Hemen arkadan bizimkiler yalanladılar. Genelkurmay Başkanı, Başbakan oturdular, uzun uzun halvet ettiler, "Hayır efendim bu bilgi yalan' dediler. Arkasından çıktı gazete "Biz haberimizin arkasındayız. Bizim haberimiz doğrudur' dedi, bitti" ifadelerini kullandı. Pentagon sözcüsünün de haberle ilgili, "Sızıntıdır, maalesef böyle şeyler oluyor' diyerek yalanlamadığını belirten Kılıçdaroğlu, "İstihbaratınızı yabancı bir ülkenin istihbaratına endekslerseniz sizin millilik vasfınız kalmaz, istihbaratınızı yabancı bir ülkenin istihbaratına endekslerseniz ülkenizin güvenliği kalmaz. Bir süre sonra fark etmeden kendinizi o ülkenin taşeronu görürsünüz. Geldiğimiz nokta bu" dedi.
-"VAHİM BİR İTİRAF"-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın istihbaratın kaynağının tamamının milli olduğunu söylemesine karşın, Amerikan hava araçlarından gelen 31 dakikalık görüntüleri izlediğini itiraf ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Hani tamamı milliydi" diye sordu. Erdoğan'ın Pakistan'da gazetecilere yaptığı "Operasyondan sonra benim haberim oldu" şeklindeki açıklamalarının da bir başka "çok önemli itiraf' olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
"Sınırdışı operasyon yapılıyor, 34 yurttaşımız katlediliyor, Başbakan'ın ondan sonra haberi oluyor. Bu çok vahim bir itiraftır. Bu itirafı yapan Başbakan'ın o koltukta bir saat bile kalmaması lazım. Sen ülkeyi nasıl yönetiyorsun arkadaş? Sınır dışı operasyon yapma yetkisini TBMM hükümete verdi, sen o yetkiyi devredemezsin. "Efendim onlar yaptılar, 34 yurttaşımız öldü, sonra gelip bana haber verdiler'. Sen kukla mısın, böyle bir anlayış olabilir mi?
-İKİNCİ SORU: "BOMBALAMA TALİMATINI KİM VERDİ?"
Birinci bölümün ortaya çıktığını, istihbaratın kaynağı belli olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Şimdi ikinci soru, bombalama talimatını kim verdi? Sıyrılmak istiyor, "Benim haberim yok' diyor. Senin haberin yok ama senin sorumluluğun var. Sorumluğu birilerine atmak istiyor. Git o zaman özür dile, halktan özür dile, "Ben bu ülkeyi yönetemiyorum, birileri bir şeyler yapıyor ben de seyrediyorum' de o zaman. Böyle bir hükümet anlayışı olabilir mi? Bana Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir yönetim anlayışı örneği gösterin. İlk kez Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu kadar aciz beceriksiz ve acizliğini itiraf eden bir Başbakan var. Anlatırken utanıyorum, demokrasi adına, ülkeyi yönetme adına utanıyorum. Bu millet sana yüzde 49 oy verdi, bu ülkeyi böyle yönet diye mi verdi? Adam gibi yönet diye verdi" diye konuştu.
-"OBAMA'NIN KORUYUCULUĞUNA SOYUNDU"
Başbakan'ın bir şey daha söylediğini, "Efendim bu haber seçimler öncesinde Obama'yı zor duruma düşürmek için yapıldı' dediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Lafa bak. Şimdi de Obama'nın koruyuculuğuna soyundu. Taşeronluktan bir adım daha öteye gitti. Sen Türkiye'nin Başbakanısın, sana ne Obama'nın sorunundan. Kaldı ki, bu hiçbir zaman Oabama'yı zor durumda bırakmaz. Haber yalansa Obama çıkar ve ya Beyaz Saray sözcüsü çıkar , "Wall Street Journal gazetesinin haberi yalandır' der ve biter. Hiç kimse de "Amerika Başkanı yalan söyledi' demez. Çünkü Amerika'da yalan söylemek çok pahalıdır. Orada böyle bir şey yapamazlar, adamı insan içine çıkarmazlar, siyasi hayatınızı bitirirler. Bir ayak üzerinde kırk tane yalan söylemek, iktidar mensuplarına aittir bizim ülkemizde orada öyle bir şey yapamazsınız. Kaldı ki "Bu haber Obama'yı zor durumda bırakacak' dediğiniz an haberin doğru olduğunu ve sizin de yalan söylediğinizi kendiniz de itiraf kabul ediyorsunuz. Şimdi bombalama emrini kim verdi, bunu da çıkıp açıklasınlar. Bunu açıklarsa Obama zor duruma düşmez onu da söyleyeyim de daha rahat açıklasın" diye konuştu.