Başbakan Yardımcısı Türkeş, CNN Türk'te gazeteci Ahmet Hakan Coşkun'un sunduğu, "Tarafsız bölge" programında, halk oylaması nedir ve nereden çıktığını, 10 yıllık tarihçesinin anlatılması gerektiğini ifade ederek, güncel tartışmaların çoğunun muhalefetin hiç cumhurbaşkanı adayı çıkartmayacağı, AK Parti'nin de sadece Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına odaklı kaldığı şeklinde olduğunu söyledi.
"FRAK BİR TEK BİZİM MECLİS'TE KALDI HERHALDE"
Türkeş, bu anayasa değişikliğinin, Erdoğan gündeme getirmeden çok önceden başladığını dile getirdi. Demokrasinin en az hatalı yönetim biçimi olduğunu vurgulayan Türkeş, tarihsel sürecini özetleyerek, muhalefette zaman zaman "İstemezuk, elletmezuk, değiştirmezuk" diye seslerin yükseldiğini söyledi.
Tuğrul Türkeş, "18, 19'uncu yüzyılın kılığı frak bir tek bizim Meclis'te kaldı herhalde. Kalksın falan demiyorum. Buradan yeni bir isyan çıkartmasınlar ama bu dünyada, Avrupa'da ilk moda olduğu 19, 20'nci yüzyıldaki yerinde bile artık kullanılmıyor desek, 'rejim elden gidiyor' diye yakasını paçasını yırtacak adamlar var, Türk siyasetinde" diye konuştu.
Demokrasinin tarihsel süreçte evrildiğini ve bunun devam ettiğini dile getiren Türkeş, "Elleme kardeşim, 70 sene önce böyle kurulmuştu, hala böyle gitmesi lazım" tarzındaki yaklaşımın doğru olmadığını kaydetti.
Turgut Özal'ın ANAP iktidarı, Süleyman Demirel'in de Doğruyol iktidarı döneminde cumhurbaşkanı seçildiğini anlatan Türkeş, 'böylece iktidardaki parti kendi içinden cumhurbaşkanını seçer' geleneğinin oluşmaya başladığını, 2002'de AK Parti iktidara gelince de bu normal akışın içinde günü geldiğinde kendi cumhurbaşkanını seçme arzusunu gösterdiğini hatırlattı.
"367 KİŞİ GİRİP ANAOKULU GİBİ SIRASINA OTURMAZSA CUMHURBAŞKANLIĞI SÜRECİ BAŞLAMAZ, DENİLDİ"
Tuğrul Türkeş, 2007 yılında Abdullah Gül 357 oy aldığında CHP'nin oylamayı Anayasa Mahkemesine taşıdığını belirterek, "367 kişi girip anaokulu gibi sırasına oturmazsa cumhurbaşkanlığı süreci başlamaz, denildi. Daha önceki cumhurbaşkanlarının seçimleri ortada. Hiçbirinde böyle bir süreç yaşanmamış. Nedir bu? İktidardakine, iktidarı vermemek için iktidarı alamayacak olanların bürokratik zevatla iş pişirip buna engel olma girişimidir. Bundan sebep, biz bugün halk oyuna gidiyoruz" diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, 2007'deki referandumda cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine karar verildiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Halk bir insanı tekrar seçecekse onun halka karşı 5 yıl içinde görev üstlenmesi gerekmez mi? Ne yaptın sen? Gelen yabancı konukları ağırladın, yemek yedin. Bir de Meclis'ten kanun yolladılar, noter gibi çaktın imzayı, üstüne damga falan vurdum, yolladım. Ben seni niye seçeyim demez mi vatandaş? Demek ki halkın seçtiği, belediye, milletvekilliği gibi buna da bir önem, bir görev atfetmen lazım. 16 Nisan'da yaptığımız da bu görevi atfediyoruz. Artı, 'sorumsuzdur'dan 'sorumludur'a getiriyoruz."
Cumhurbakanı seçilen bir kişinin partisiyle ilişkisinin kesilmesi gerektiği yönündeki yaklaşımı eleştiren Türkeş, Kenan Evren'in, Turgut Özal'ın ve Süleyman Demirel'in de partisi olduğunu söyledi.
Türkeş, "21. yüzyıla yakışıyor mu bunlar. Oradaki doğru laf ne olmalı. Partisi var. Allah'ın bildiğini sizden saklamıyoruz. Recep Tayyip Erdoğan AK Parti'yi kurmuş. 'Sen artık partisizsin.' Kim inanır buna. Senin partinle bağına, hukukuna bir şey demiyoruz. Ancak karar ve uygulamalarında sen tarafsız olmalısın, tarafsız olacaksın. Bunun lafzı budur" ifadelerini kullandı.
"GETİRİLEN DEĞİŞİKLİK SİZİN İÇİNİZE TAM SİNİYOR MU?"
"Getirilen değişiklik sizin içinize tam siniyor mu? Kuvvetler ayrılığını öngören, denge, denetim mekanizmasını kurmuş, iyi bir sistemdir, iyi bir demokratik sistemdir diyor musunuz?" şeklindeki soru üzerine, Türkeş, sistemin ileride daha da iyileştirileceğini söyledi. 2007'de yapılan referandumda da birçok yeri eksik kalmış konunun sonradan tekrar gözden geçirildiğini ifade eden Türkeş,şöyle konuştu:
"Kuvvetler ayrılığı kavgası neticesinde oluşan parlamentolar, yani temsili tarafları, icrai tarafları ve gücü ayrıştırmak, yasama, yargı, yürütme... Bugüne kadarki içimize daha siniyordu diyenlerin aklına şaşıyorum. Niye? Ben nereden geldim? Yasamanın içinden yürütmeye geçtim. Bu daha mı iyi sistem? Bu genelde milletvekili, milletvekili seçilip milletvekilliği yapacağını bilecek."
"MUHALEFETE TAVSİYEM, KENDİLERİNE LAYIK GÖRECEKLERİ CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLARI ÇIKARSINLAR"
"Sizin getirdiğiniz sistemde şöyle bir sorun var. Diyorsunuz ki siz cumhurbaşkanı, partili olabilir. 'Yani 21. yüzyılda herkesin bildiğini saklamanın bir alemimi mi var? Tabii ki partili olabilir. Zaten partiliydi' diyorsunuz. Partili olmasında da bir sorun yok. Meclis ayrılsın, yürütme ayrılsın, cumhurbaşkanı partili olsun, ona da tamam. Cumhurbaşkanı, parti genel başkanı olduğu takdirde yasamayla yürütmeyi ayıramıyorsunuz. Çünkü yürütmenin başı, yasamanın önemli bir parçasının başı haline geliyor. Bu büyük bir problem. Hem diyorsunuz ki yasamayla yürütmeyi keskin, radikal bir şekilde ayırıyoruz diyorsunuz hem de yasamadaki kocaman bir grubu cumhurbaşkanının emrine veriyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine Türkeş, şunları söyledi
"Ben öyle bakmıyorum. Bana göre cumhurbaşkanlığı sistemi, bu arada deneme sürüşlerini yaşayacağız önümüzdeki bir kaç sene, cumhuriyetin 100. yılından sonra tam gaza basacağız, 160, 180, 200 yapacak araba o zaman, az yakacak çok kaçacak. Bir kere muhalefet dahil bu adı konmamış Recep Tayyip Erdoğan fobisi üzerine 'past performance' göz önünde bulundurarak 'aman ha bu şimdi bunu da yapar' fobisinden çıkmak lazım. Bu bir anayasa değişikliğidir. Anayasa konfeksiyon gibidir, terzi işi değildir ve bundan sonrası içindir, yarınlar içindir. Benim muhalefete tavsiyem, kendilerinden layık görecekleri cumhurbaşkanlığı adayları çıkarsınlar. Adını koymayıp da 'Tayyip bey bunu yapar ha' dediklerini yapmayacak şahsiyetleri cumhurbaşkanı seçsinler."
Seçilen cumhurbaşkanının, üyesi olduğu partinin genel başkanı olma zorunluluğunun olmadığını anlatan Türkeş, "Ahmet Necdet Sezer, sodayı kendi cebinden ödüyordu. Herkes farklı bu devirde. O da cumhurbaşkanıydı markete gidip soda satın alıyordu. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var. Yarın öbür gün bambaşka bir şahsiyet cumhurbaşkanı olur, içinden çıktığı partinin genel başkanlığını başka bir partilinin yönetmesini ister" diye konuştu.
"BU MİLLETE GÜVENELİM"
Bu tür tartışmaların halkın demokrasi bilincine olan itimatsızlıktan kaynaklandığını anlatan Türkeş, "Yüzde 50 artı 1 ile seçilen bir cumhurbaşkanı... Parlamenter sistemde başbakan, icranın başı yüzde 20 ile 18 ile de gelir. Rahmetli Ecevit, yüzde 21,5'la başbakan oldu. Cumhurbaşkanlığı sisteminde her halükarda halkın yarısından fazlasının oyunu arıyorsunuz. Halkın yüzde 50'den fazlası seçerse sen bu uygulamalara, bu yetkilere müstahaksın. Bu halk hiç deli seçti mi bugüne kadar? Hiç yarım akıl adam seçti mi? Bu millete bir güvenelim" dedi.
Seçim kaybeden partinin, seçimi kazanan partiye yönelik "makarna, mercimek dağıttı" gibi ithamlarda bulunduğunu hatırlatan Türkeş, "7 Haziran 2015'te 4 partili bir parlamento ve AK Parti iktidardan düştü... AK Parti'nin 12 yıllık iktidar döneminin sonunda kömürü mü bitti, buzdolabı mı kalmadı, altın mı dağıtamadı. vatandaşa hakaret bunlar" ifadelerini kullandı.