KADIN

Tükeniş

İnsan Kız'ın kaleminden...

Tükeniş

"ben bazen eksilirim biraz aslında hepimiz eksilirmişiz biraz'

Tüketiyoruz...
Tükeniyoruz...
Nedir bizi tüketen? Neleri tüketiyoruz?

Çağımız, bence bütün çağlar içinde en zorlu olanı. İnsanı, insanlığından uzaklaştıran, doğaya aykırı bir icatlar zinciri...
Hız, günlük hayatımızı kuşatmış durumda. Dünyanın öbür ucunda gerçekleşen bir olayı anında duyabiliyor, okyanusları saat kavramıyla aşıyor; istediğiniz an ve istediğiniz hızla bir şehirden diğer şehre geçebiliyorsunuz. Hatta karşılayabilirseniz, bir zamanların düşü olan uzaya turistik bir gezi bile yapabilirsiniz.

Etrafımızdaki her şey baş döndürücü bir hızla değişiyor; son model dediğiniz bir elektronik eşyanız anında eski model olup çıkıveriyor; onca para döküp aldığınız eşya bir anda değerini kaybediyor.

Bütün alanlardaki gelişmeler akıl almaz boyutta. Moda, sürekli değişiyor; bir önceki yıl aldığınız elbise demode oluveriyor. Bütün bunların altında yatan ise "tüketme ve tüketilme" isteği.

Eşyaların hızla tüketilmesi sorun değilmiş gibi görünse de derinden derine insanı da tüketen bir canavar halini almış durumda. Kolayca ve sadece para dökerek aldığımız birçok şey değerini yitirdiği an çöplüğe yollanıyor. Çünkü o aldığımız eşya ile sadece robotik bir ilişki kurmuş, insan ruhunu onunla paylaşmamışızdır.

Hız, etrafımızı sarıp sarmalamışken sabrı da alıp götürmüş. Yeni oyuncak için ağlayan çocuklar gibi sürekli tüketiyor, sahip olduğumuz anda da bir kenara atabiliyoruz. Eşyaya yüklenen ruh çoktan rafa kaldırılmış.

Eski insan ne yapardı ve eski insanın hayatında ne vardı? Bir kere hız yoktu.

Bu yüzden mesafeler uzar, insanlar arasına dağlar, ovalar sıralanırdı. Uzak mesafeler, uzun yıllara mal olur; sevgililer turnalara, gövel ördeklere seslenir; onların aracılığı ile hasret gidermeye çalışırlardı. Bu mesafeler aşkı küçültmez, aksine onu büyütür, besler, dillere destan eder ve asırlara ulaştırırdı. Kelimeler kolayca ortaya dökülmez, son sözü söylemek için sabırla beklenirdi.

Çünkü bilinirdi ki dil yarası hiçbir zaman geçmez.

Günümüz insanı ise kelimeleri umarsızca tüketmekte. Çünkü o tüketim çağının çocuğu, kızdığı an, kırıldığı an duygularını umarsızca sosyal iletişim ağlarında paylaşabilme olanağına sahip. Zaten sarf ettiği cümleler hiç kimse tarafından kokular içinde bohçalara sarılarak çeyiz sandıklarında yıllarca saklanmamaktadır. O sözcükler, bir mesajın cep telefonunda durabildiği kadar kıymete sahiptir.

Eskinin insanı sabrı bilirdi. Çünkü yaşamın kendisi sabır göstermeyi gerektirirdi. Bir oyuncağa sahip olmak isteyen geçmişteki çocuk, bunun için saatlerce bekler, elde ettiği o yegâne oyuncakla yıllarca oynayarak onunla dost olurdu. Bunun için yenisini görünce o kadim oyuncağını bir kenara atarak ona sırtını dönmezdi.

Eskinin insanı sabrı bilir çünkü ekmek yapabilmek için doğayla girilen bir mücadelede galip gelmesi gerekliydi: Tarlanın yeşermesini beklerken yağmuru; başağa dönünce buğdayı samandan ayırmak için harmanı; buğday un olurken, un hamur olurken, hamur tandırda ekmeğe dönerken sabırla bekler. Tandırdan çıkan sadece bir ekmek değil, emeğin, sabrın sembolü olurdu..

O tandır ekmeği ne lezzetlidir buram buram. Eskinin insanı taze ekmeği görünce bayatı bir kenara atmaz hemen. Çünkü o bekleyişte, yoldaştır, candır, alın teridir, bazen gözyaşıdır, marketten bir koşu alınmış bir eşya değildir.

Gurbete gitmiş bir sevgiliden, askere uğurlanmış bir askerden haber almak için sabırla bekler eskinin insanı. Gelen mektup, sağlıktır, mutluluktur, kavuşmadır. Mesaj kutusu dolunca boşaltılacak sözcükler değildir o mektup, yıllarca kokular içinde saklanacak kıymettir o mektup.
Eskinin insanı kolay tükenmez, kolay da tüketmez. Sevdaları derindir, acıları yakıcıdır, emekleri büyüktür. Kolay elde edemediği eşyayı tüketmediği gibi, insanı ve insan ruhunu da kolay tüketmez, tüketemez.

Oysa biz, günümüz insanları, sabrı yaşamadığımız için öğrenememişiz. Eşyayı sadece alınıp satılacak bir obje olarak görmüş, kolayca satın alıp kolayca çöpe atabilmişiz. Eşyadan silip attığımız vefayı, insanlardan da silip atmışız. Kaçımız yıllar öncesinde bize sevdiğimizden gelen bir mesajı saklıyor? Kaçımız modanın çılgınlığından uzak durabiliyor?

Kaçımız son model elektronik eşyalardan uzak durabiliyor? Eşyayı muhteşem hızda tüketen günümüz insanı, ruhu tüketiyor içten içe.

"eksilmesin hiçbir şey hiçbir şeyden dahi olsa kalsın biraz."

İNSAN KIZ

[İnsan Kız ile irtibata geçebilmek için tıklayın...](mailto:insan.kiz@mynet.com)

En Çok Aranan Haberler