İngiltere'nin Brexit süreciyle ilgili olarak, Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya'dan Türkiye'yi de ilgilendiren bir değerlendirme geldi. Sarıkaya, 'Brexit Türkiye'yi de vuracak' başlıklı yazısında, AB ve İngiltere arasındaki anlaşmada 'gümrük birliği' detayına dikkatleri çekti.
Sarıkaya'nın yazısı şöyle:
AB’den ayrılmak için Brexit kararı alan İngiltere şimdi de bunun nasıl gerçekleşeceği sorununa gömüldü.
“Ankara’da yerel seçim ittifak kazanı kaynarken, bundan bize ne? Ne halleri varsa görsünler, hiç işimiz olmaz. Yazacak başka şey mi bulamadın…” diyebilirsiniz.
Ancak baştan belirteyim ki, yerel seçimde beş yıl sonra istediğini getirme şansını yakalanır ama Brexit sürecinde olacaklar Türkiye’nin yıllar boyu sıkıntıya girmesine neden olur.
Çünkü İngiltere’nin içinde bulunduğu sıkıntıdan çıkış yöntemi Türkiye’nin yıllık 20 milyar Euro kaybına veya daha fazlasını kazanmasına yol açabilir...
Nitekim iki yıl aradan sonra, 4 bakanın katılımıyla tekrar toplanan ve bu yılki ikinci toplantısını gerçekleştiren Reform Eylem Grubu’nun dünkü buluşmasının ağırlıklı konularından biri de bunun üzerineydi…
MAY’İN ZOR ANLARI
Konuyu iyi anlatabilmek için önce yaşananları aktarayım…
AB’den ayrılma kararı alan İngiltere bunun hangi yöntemle olacağına ilişkin yol haritasını da Brüksel ile imzaladığı yol haritasıyla belirledi.
İngiltere Başbakanı Theresa May hükümetinin AB ile imzaladığı bu anlaşma da Parlamento’yu karıştırmaya yetti.
İngiliz Parlamentosu’nun ağırlıklı bölümü, anlaşmada yer alan İrlanda sınırı ile ilgili “tedbir” maddesine itiraz etti.
Çünkü tedbir maddesi, Brexit sonrası İngiltere’nin parçası olan Kuzey İrlanda ile AB üyesi olan İrlanda arasına fiziki bir sınır oluşmamasını öngörüyor; bunun gelecekte ele alınmasını hedefliyor.
İngiliz parlamenterler de bu maddeyi İngiltere’ye kurulmuş tuzak olarak görüyor ve anlaşmanın tekrar düzenlenmesini istiyor.
ANLAŞMASIZ AYRILIK
Bu haliyle Avam Kamarası'ndan geçmesinin zor olacağını gören Theresa May, anlaşmayı tam oylamanın olacağı gün parlamentodan geri çekti.
May, bunu yaparken AB liderleriyle Brexit konusundaki şüphelerini ele alacağını da açıkladı.
May, “Kuzey İrlanda için öngörülen geçici gümrük düzenlemesine girip girmemeyi, Parlamento'nun onayına ayrıca sunabileceği bir düzenleme” arayışıyla Avrupa liderleri turuna çıktı.
AB’DEN İLK RET
Ancak umduğu destek ilk adımda gelmedi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker Avrupa Parlamentosu'nda dün yaptığı konuşmada May’in talebine karşı çıktı.
“Vardığımız anlaşma mümkün olan en iyi anlaşma… Anlaşma yeniden müzakere edilmeyecek” dedi.
May buna karşın AB liderleri ile buluşmayı ötelemedi.
May, parlamentosunun itirazlarını giderecek şekilde madde düzenlemesini yaptırabilirse, sorun kalmayacak, AB ile “anlaşmalı ayrılığın” yolu açılacak.
Bu durumda İngiltere ile AB arasında Gümrük Birliği Anlaşması yapılması gerekecek.
GÜMRÜK BİRLİĞİ OLMADAN
Çünkü AB, önce bir gümrük birliği düzenlemesi yapılması gerektiğine işaret ederek, bu anlaşma olmadan Kuzey İrlanda’da fiziki sınır çizilmesinin imkansızlığına dikkat çekiyor.
Ancak May başarısız döner, parlamentoda da anlaşma onaylanmaz ise Birleşik Krallık ile Avrupa Birliği arasında bu kez “anlaşmasız ayrılık” gündeme gelecek.
Bu da May hükümetinin sonu demek…
TÜRKİYE’YE ETKİSİ
Bütün bunların Türkiye’yi niye ilgilendirdiği, REG’in toplantısını neden meşgul ettiği konusuna gelirsek…
Eğer uzlaşı sağlanır ve parlamentodan geçerse, 2020’ye kadar Gümrük Birliği Anlaşması’nın yapılmasını da beraberinde getirecek.
Bu da Türkiye açısından fırsat olacak.
Çünkü AB, uzun süredir Türkiye ile Gümrük Birliği Anlaşması’nı yenilemekten kaçınıyordu.
İngiltere ile de Gümrük Birliği Anlaşması yoluna gitmesi, Türkiye’nin de buna dahil olması ve fırsatını sağlayacak.
Eğer “anlaşmasız ayrılık” söz konusu olursa bu durumda İngiltere, AB ile Gümrük Birliği Anlaşması olmayan, herhangi bir ülke konumuna gelecek.
Bu da Türkiye açısından felaket doğuracak.
Nedeni de Türkiye’nin Gümrük Birliği Anlaşması’nın İngiltere’yi de kapsıyor olması.
Eğer uzlaşı olmazsa Türkiye ile İngiltere arasındaki gümrük avantajı da son bulacak.
Maliyeti ise öyle küçüksemeyecek boyutta değil, toplam 20 milyar Euro civarında…
Sadece Türkiye sanılmasın, AB’nin birçok ülkesi açısından da sıkıntılı bir durum.
Önüne geçebilmek için Avrupa Adalet Divanı aracılığıyla İngiliz hükümetine çıkış yolu yaratılmak isteniyor ki, eğer parlamentodan geçmez ve “anlaşmasız ayrılık” olursa hükümet Brexit kararından vazgeçebilsin…
Görüldüğü gibi Türkiye ile AB ilk kez ortak zararda buluşuyor, çözüm arıyor…
AB ve REG…
Reform Eylem Grubu (REG), AB ile Türkiye arasındaki sorunların giderilmesi için oluşturuldu.
Yani Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecinin tamamlanması için yapılması gerekenlerin ele alınıp, eksikliklerin tamamlanması için Dışişleri, Adalet, Maliye, İçişleri bakanlarının bir araya gelip karar aldığı ve bunu takip ettiği yapı.
İki yıldır toplanmıyordu…
Ne zaman ki AB süreçlerinin etkin isimleri Türk diplomasisinin kilit noktalarına geldi, REG de hareketlendi.
Şöyle ki; TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanlığı’na gelen Volkan Bozkır, AB Genel Sekreterliği ve Bakanlığının kurulmasının mimarlığını yaptı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AB Genel Sekreterliği ekibinin içinde yer aldı, Avrupa Konseyi Karma Parlamento Meclisi’nin iki dönem Başkanlığını yaptı.
Dışişleri bakan yardımcıları Faruk Kaymakçı ve Yavuz Selim Kıran da yine AB Bakanlığı’ndan yetişmiş iki değerli ve birikimli diplomat.
Bütün bunlar da REG sürecine dönüşün en iyi verileri…
AB’NİN HALİ
REG toplantısında, yeni strateji belgesinin çıkarılması; Avrupa Konseyi Adaletin Etkinliği Komisyonu’nun istediği şekilde sayının arttırılması için 2019’da 1600 yeni hakim ve savcıyı alması; AİHS ihlallerinin giderilmesi için Eylem Planı’nın 2019’un ilk çeyreğinde güncellenmesi; Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun daha etkin çalıştırılması için personel ihtiyacının giderilmesi; Romen vatandaşların daha fazla hakka kavuşması; Avrupa Konseyi’nde denetime alınan Türkiye’nin bu sorundan kurtulması için adım atılması da dahil bir dizi karar aldı.
Bu kararların önemi, AB’nin kendi iç derdinden Türkiye’yi düşünecek halde olmadığı bir dönemde adım atılıyor olmasında…
Çünkü AB’nin derdi sadece Brexit de değil…
Daha fazla göçmen aldığı için daha çok ekonomik destek isteyen İtalya’nın bütçesi reddedildi; Macaristan, Polonya’yı elinden gelse içinden atmak istiyor; ancak bu iki ülke ile birlikte Çekya ve Slovakya arasındaki Vişegrad Bölgesel Birliği engelini aşamıyor.
Fransa’da Sarı Yeleklilerin iki haftadır devam eden eyleminin turizmi ve ticareti olumsuz etkilemesi bir yana, kırıp dökme nedeniyle yarattığı zarar toplamı 11 milyar Euro…
Bir hafta daha devam ederse 20 milyar Euro’yu geçmesi bekleniyor.
Buna bir de Fransa Devlet Başkanı Macron’un, sendikaların eylemi durdurma karşılığı taleplerini kabul etmesi eklendiğinde durumun vahameti daha artıyor.
Çünkü her talebin yerine gelmemesi durumunda yeni bir eylemle burun buruna kalma olasılığını arttırdı.
Böyle bir süreçte REG’in aldığı kararları daha değerli kılıyor…