Başkent Üniversitesi Adana Erişkin Kemik İliği ve Hücresel Tedavi Merkezi bölgede tek olma özelliğinin yanı sıra Avrupa ve Amerika standartlarını geçme başarısı göstererek bir ilke imza attı.Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Can Boğa “2004 yılında kurulan Tedavi Amaçlı Aferez Ünitesi, Sağlık Bakanlığı Terapötik Aferez Yönetmeliği doğrultusunda, “Terapötik Aferez Merkezi” ve “Bölge Eğitim Merkezi” olarak ruhsatlandırılmıştır. Halen eğitim ve tedavi hizmetlerini yoğun olarak sürdürmektedir” dedi.Savaşçı hücreleri düzeltmek için çalışmalar yaptıklarını ve 410 hastaya nakil yapıldığını söyleyen Prof.Dr. Can Boğa, “Kaliteli hizmet verebilmemiz önemli. Avrupa standartlarını uygulamaya başladıktan sonra 70 hastaya nakil yapıldığını görüyoruz. En büyük kayıt sistemlerinden bir tanesi, ABD kayıt sistemi. Biz de akut myeloblastik lösemi (AML) için, sonuçlarımızı ABD kayıt sistemi ile karşılaştırıyoruz. Nakilden sonra 3 yıl hastalıksız olma yüzde 75, ölmeme riski ise yüzde 83. Bu oran Amerika ve Avrupa’dan daha fazla” diye konuştu."SABIR VE UZUN SÜRELİ TAKİP EDECEK BİR EKİP ÇOK ÖNEMLİ"Basit hastalıklarda çözüm bulunabildiğini ancak önemli hastalıklar söz konusu olduğunda bu problemleri üstlenecek ve sabırla uzun süre takip edecek bir ekibin varlığının çok önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Can Boğa, “Tümörle savaşan, onları yenmenizi sağlayan hücrelerimiz, savaşçı hücrelerimiz. Bunlar kan ve kemik iliği hastalıklarında ortadan yok olduklarında tedavi sırasında son derece güç durumlar yaşıyorsunuz. Ve güçlükle tedavimizi sürdürebiliyoruz. Bazen sadece bu savaşçı hücreleri düzeltmek için nakiller yapıyoruz” dedi.Nakil aktivitesi düşünüldüğünde bugüne kadar 410 hastaya nakil yapıldığını kaydeden Boğa, "Bu nakillerin 244 tanesi hastanın kendisinden yaptığımız nakiller, 166’sı da bir başkasından yaptığımız nakiller. Bu nakillerin çoğu, doku grubu tam uyumlu vericilerden yaptığımız nakiller. Başkasından yapılan nakillerin 8’i akraba dışı. Akraba dışı yapılan nakiller çoğu zaman Amerika’dan ve Almanya’dan getirtilen kök hücre ürünleriyle yapılan nakiller. 9’u ise son derece güç bir nakil tekniği olan kısmi uyumlu doku gurubu kısmi vericilerden yapılan nakiller. Çünkü bu tip nakillerin riski oldukça yüksek. Çoğu zaman hastalıklardan dolayı değil, sadece nakillerden dolayı kaybedilen hastalar 3’te 1 oranında oluyor” şeklinde konuştu. Boğa, kendi hastaları için bu oranın bu güne kadar yüzde 15’in altında olduğunu belirtti."BAŞARI ORANIMIZ AVRUPA VE AMERİKA'NIN DAHA ÜSTÜNDE"Yaptıkları ilik nakilleri sonuçlarına bakıldığında AML hastaları için nakilden sonra 3 yıl hastalıksız olma durumunun yüzde 75’lere ulaştığını, hayatta olma durumunun da yüzde 83’lere yükseldiğini gördüklerini kaydeden Prof. Dr. Can Boğa, şöyle devam etti:“Bu düzeyin Avrupa ve Amerika sonuçlarının daha üstünde olduğunu görmek bizi son derece mutlu ediyor. Kendi kayıtlarımıza baktığımızda, hastalar nakil öncesinde tedaviye iyi cevap veriyorlarsa yani hastalık yükleri yeteri kadar azalmışsa yaşam eğrilerinin 3 yılda yüzde 80’lerde olduğunu görüyoruz. Bu demek oluyor ki yaklaşık olarak 10 hastanın 8’i hem hayatta hem de hastalıksız. Bu, bizler açısından son derece sevindirici ve mutluluk verici.”
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz