İşte Tunus her köşesinde bambaşka bir güzellikle sizleri şaşırtacak bir ülke. Arapça konuşulan ülkenin başkenti Tunis ve nüfusu ortalama 10.8 milyon civarında.
Kuzey Afrika’nın büyüklüğüne nazaran küçük bir boyuta sahip ülkenin büyük bir tarihi, kültürel çeşitliliği, doğası ve manzaraları söz konusu olduğunda yüz ölçümünün kat ve katını doldurmaya yetecek güzelliklere sahip. Kumlu, yasemin kokulu sahil şeridi ile genellikle Akdeniz’in klasik güneşli tatil bölgesi olarak görülse de tüm bunların yanı sıra Roma gömü bölgeleri, ormanlık iç kısımları, Sahra Çölü’ndeki kum tepeleri ve dağ vahaları ile Tunus ziyaretçilerine çok şey vaat ediyor.
2011’deki tarihi Yasemin İhtilali’nden beri ülke turizm açısından sıkıntılı bir döneme girmişti. Uluslararası başlıklara taşınan bu mesele çoğunlukla ticaret meseleleriyle ilgiliydi. Tunuslular artık büyük bir misafirperverlik ile ziyaretçilerine kucak açmış durumda.
Sidi Bou Said isimli bu güzel köyde yoğun mavi körfez manzarasıyla arkanıza yaslanın ve rahatlayın. Bu köy Tunus’taki en güzel nokta olarak biliniyor. Kimileri ise tüm Akdeniz’in en güzeli olduğunu iddia ediyor. Sıra sıra begonvilleri, parlak mavi renkli pencereleri, dar paket taşlarla döşenmiş sokakları ve ağzınızı açık bırakacak güzellikteki gök mavisi sahiliyle tur otobüslerinin favori uğrak noktası olan bu köye gelip biraz sahil keyfi yapıp yüzebilir ya da tarihi kafelerinde çay içmenin keyfini çıkarabilirsiniz.
Romalı Afrika’nın şaşasına, Kartaca’nın gizemlerine ve İslami dekorasyonun zarafetine tanıklık etmek istiyorsanız gitmeniz gereken tek bir yer var, Bardo Müzesi. Ülkenin en iyi müzesi olması özelliğinin yanı sıra Kuzey Afrika kültürü ile ilgili mutlaka görülmesi gereken bir koleksiyona sahip.
Nane çayınızı Tozeur’un serin güney vahasında yudumlamaya ne dersiniz? Burası etraftaki yerleri gezerken ana merkez olarak benimsenebilecek harika bir nokta. Buradan Tunus’un en büyük tuz gölü olan Chott el Jerid’e ve kuzeydeki dağ vahalarını görmeye rahatlıkla gidebilirsiniz. Şehir hem uzak hem de şehirli ve canlı bir hissiyat veriyor. Burada kolaylıkla bir kaç gün kalınabilir.
Tunis, Tunus’un farklı katmanlarını algılayabilmek ve ülkenin modern yüzünü görebilmek adına harika bir yer. Medine’nin organik marketleri, camiler, yıpranmış şehir evleri ve koloni dönemi esintileri ile gezmeye doyamayacağınız, her sokağını keşfetmek isteyeceğiniz bir şehir. Tarihi sarayları ve hamamlarıyla ve nargileden ayakkabıya her şeyi bulabileceğiniz mağaraya benzer pazar yerleriyle hiç sıkılmayacağınızı garanti ediyoruz. Sahil gezmeleri, gece eğlenceleri arıyor ve gençlere katılmak istiyorsanız şehrin kuzey yerleşim bölgelerine doğru gitmenizi tavsiye ederiz.
Kartaca’da Roma kalıntılarının bulunduğu yeri gezerken biraz altıncı hissinizi kullanıp bir zamanlar nasıl olduğunu sizin hayal etmeniz gerekebilir. Kalıntılar oldukça dağınık ve yıpranmış bir şekilde geniş bir alanda bulunuyor. Bu arkeoloji bölgesinde Roma banyoları, evleri, sarnıçları, bazilikaları ve sokakları da bulunuyor. Kartaca Müzesi’nde, dönemi kafanızda daha iyi canlandırabilmeniz için o zamandan kalma mozaikler, heykeller ve günlük eşyalar bulunuyor.
İsmi “Star Wars” hayranlarını oldukça heyecanlandıran köy Tataouine, daha çok kalıntıları araştırmak için bir ana kamp konumunda. Nisan ayında yapılan ve harika bir festival olan Ksour için şehrin avluları kullanılıyor. Müzik, dans ve etkinliklerle kent bir anda renkleniyor. En iyi kazı alanları kentten biraz uzakta olsa da bir taksi tutarak ya da şansınız yaver gidip yerel bir taşıt ile zamanlarınız çakışırsa rahatlıkla buralara gidebilirsiniz.
Jerba Adası, kumlarla kaplı sahiller çöl sıcaklığı ve kendine özgü mimarisi ile oldukça cezbedici, Berberi kültürünün baskın olduğu bir yer. Homer’in bir zamanlar bahsettiği bu ada için oldukça çekici olduğu ve burayı terketmenin neredeyse imkansız olduğu söylenir. Sidi Mahres Plajı’nda bulunan lüks otelde konaklayan ziyaretçiler de sanırım aynı şeyi söyleyeceklerdir.
Tunuslular baharatlı yemekleri çok seviyorlar, hatta içinde acının olmadığı bir yemek bulmak oldukça zor diyebiliriz. “Salade Tunisienne” oldukça lezzetli ve popüler bir salata. Kuskusun her türlü halini yeme imkanınız var. Etli, sebzeli, Tunus tarzı ya da balıklı. Geleneksel bir ekmek olan “Tabouna” ise her gün tüketiliyor. Geleneksel tatlı türleri genellikle Osmanlı ve Sicilya karışımı bir tada sahip. Burada sokak yemekleri de oldukça lezzetli. “Brik” ve “Lablabi” mutlaka denemiz gerekenler arasında yer alıyor.
Mart ve mayıs ayları Roma kalıntılarını keşfetmek ve vahşi çiçeklerin kırsal bölgelerde tomurcuklanmalarına tanıklık etmek için harika bir zaman. Haziran ve eylül sahiller ve müzik festivalleriyle harika vakit geçirebileceğiniz bir dönem. Kasım ve ocak ayları Sahra çölü için yüksek sezon anlamına geliyor.