TUNUS (İHA) - Türkiye ve Tunus arasında gümrüksüz ihracata imkan tanıyan Serbest Ticaret Anlaşması (STA) 13 yıl sonra nihayet imzalandı. Tunus'un, Türkiye'ye göre daha küçük bir ekonomiye sahip olmasından kaynaklanan, Tunus tarafının çekinceleri nedeniyle imzası geciken STA'da mutlu sona 25 Kasım'da ulaşıldı.
İşte, İHA muhabiri Bilgin Şaşmaz'ın Tunus izlenimleri:
Türkiye ile Tunus arasındaki STA'nın imzası ve ikili görüşmeler için bu ülkeye giden; Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, bazı milletvekilleri, bürokratlar ve tekstil-konfeksiyon, otomotiv, gıda, inşaat, makine, taşımacılık ve ambalaj sektöründen iş adamlarından oluşan ticaret heyetiyle beraberdim. Afrika ülkesine gidiyor olmamızdan mıdır bilinmez, henüz uçağınız inişe geçtiği sırada Tunus'un başkenti Tunus insanı şaşırtmaya başlıyor. Tunus'un, saat 01.00'i hayli geçmiş olmasına rağmen ışıklarla çizilmiş slüeti daha havadayken bizleri etkilemeyi başarıyor. Şehrin üzerinde atılan mini tur sırasında geniş ve ışıklandırılmış yollar dikkatlerden kaçmıyor.
BAŞBAKANLIK BİNASI OSMANLI DÖNEMİNDEN KALMA Havaalanına iner inmez Tunus'un baharat ve parfüm karışımı otantik kokusu karşılıyor bizi. Hızlı bir biçimde yapılan giriş işlemlerinin ardından bizi otelimize götürecek minibüse biniyor ve meraklı gözlerle çevreyi izlemeye başlıyoruz. Havaalanının şehir dışında olduğunu varsayarak uzun bir yolculuğa hazırlandığımız ve çevreyi izlemeye koyulduğumuz sırada kalacağımız Ebu Navas Oteli görünüyor. Kayıt işlemleri için beklerken, otel personeli tarafından ikram edilen 'naneli çay'ı yudumluyoruz. Naneli çay, bildiğimiz çayın içersine tüm bir taze nane yaprağı atılarak elde ediliyor. Tunus'ta sıcak içecekler genel olarak fazla şekerli tüketiliyor. Naneli çay, şekerli olması haricinde tüm konuklardan tam not alıyor.
Yorucu bir yolculuğun ardından çekilen kısa bir uyku bizi biraz kendimize getirse de yorgunluğumuzu üzerimizden atamamış bir vaziyette, ilk günkü programa geçiyoruz. Tunus'taki ilk durağımız, Osmanlı döneminden kalan başbakanlık binası oluyor. Başbakanlığa gittiğimiz sırada, dar sokaklardan geçiyoruz. Evlerin tamamına yakını 2 katlı ve beyaza boyanmış. Beyaz evlerin kapı ve pencereleri ise çivit mavisi. Tunus'taki beyaz ve mavi boya satışlarının memnuniyet verici olduğuna şüphemiz kalmıyor. Binaların altlarına serpiştirilmiş küçük dükkanların Arapça tabelalarının dışında Arapça konuşulan bir ülkede olduğunuzu belirten bir işaret yok. Zaten Tunus'ta Arapça da 2. dil durumunda. Tunus halkının tamamına yakın bir bölümü Fransızca'yı, Fransızları kıskandıracak şekilde konuşuyor. İngilizce'nin yaygınlığı ise Türkiye'deki kadar.
DENİZİ SIĞ, KUMU İNCE Tunus'taki diğer hükümet binalarında da tarihi motifler hakim. Tunus sokaklarında gezerken kendimizi bir an olsun Fransa'da sanıyoruz. Bu duyguyu yaşamamızda, Renault marka otomobillerin fazlalığı da etkili oluyor. Şehir merkezindeki ana caddeler boyunca dizilmiş kafelerde oturacak boş yer bulmak biraz oluyor. Ama gelip geçenleri seyrederek yudumladığımız içecekler yorgunluğumuzu atmanıza yardım ediyor. Fransız tipi kafedeyken, bahçede oturanlara alkollü içecek servisi yapılmadığını, alkollü içkilerin sadece kafenin içinde tüketildiğini farkediyoruz. Kısa süreli kafe molamız sırasında yol üzerinden geçen tramvaylar sayesinde Tunus'taki raylı sistem hakkında da fikir sahibi oluyoruz. Daha sonra Tunus şehrindeki körfezin ay biçimindeki iki ucunun, deniz üzerine döşenmiş ray ve karayolu ile birleştirildiğini öğreniyoruz. Kilometrelerce uzunlukta deniz doldurularak birleştirilmiş.
Deniz ve deniz turizmi Tunus ekonomisinin can damarlarını oluşturuyor. Sığ ve ince kumlu olması nedeniyle deniz suyunun bulanık olduğu söylense da Tunus'a her yıl milyonlarca Avrupalı turist geliyor. Tunus'un 2003 yılında turizmden sağladığı gelirin 1.6 milyar dolar olduğu hesaplanıyor. Turist kalitesinin yüksek, sayısının da fazla olması, Tunus'taki otellerin kalitesini yükseltirken fiyatlarını da düşürmüş. Herşey dahil 25 dolara orta halli otellerin bulunabiliceği Tunus'ta, turizme verilen önem, sokaktaki insanların bizlere yaklaşımından kolayca anlaşılabiliyor. Tunus'ta geçirdiğimiz 3 gün boyunca tek bir tatsız olaya tanık olmazken, insanların bizlere güleryüz ve saygıyla yaklaşmaları bu ülkeye ve insanına karşı pozitif duygular beslememize neden oldu.
Tunus'un turizmini ele alıp da balıkçılığından bahsetmemek olmuyor. Balıkçılığın yaygın olduğu Tunus'ta, balık lokantalarındaki kalite de gözden kaçmıyor. Heyet olarak gittiğimiz Le Grand Bleu adlı balık restoranındaki ziyafet hepimizi adeta büyüledi. Seçmiş olduğumuz dev Çipura hazırlanırken 13 çeşit deniz ürününden hazırlanmış meze ikram edildi. Mezelerin içinde, deniz ürünlerini sevmeyenleri bile cezbeden çeşitler vardı. Yemeğin finalinde gelen ızgarada kızarmış Çipura çoktan mezelerle doyan heyetin ilgisini beklenen ölçüde çekemedi. 22 kişilik ekibimiz 5-6 kilogramlık tek Çipura'yı bitiremedi. Yemeğin ardından restoranın balkonundan izlediğimiz Tunus manzarası da uzun süre hafızalardan silinmeyecek güzellikteydi. Le Grand Bleu'daki balık ziyafetiyle başlayan geceyi Black-Red Bar'da oryantal danslar eşliğinde tamamlamak da mümkün.
ÜNİVERSİTE MEZUNLARININ YÜZDE 52'Sİ KADIN Tunus'a gelen turistler alıdma geçiyoruz. Tunus'taki ilk durağımız, Osmanlı dşveriş konusunda da şanslılar. Yüzlerce dükkanın oluşturduğu Kapalıçarşı tarzı Medine Pazarı'nda geniş bir yelpazede otantik eşyalar satılıyor. Medine Pazarı'nın bir başka özelliği de esnafının turistlerin hangi ülkeden geldiklerini yüzlerine bakarak anlamaları. İstisnasız her girdiğimiz dükkanda 'Türk müsünüz?' sorusu ile karşılanıyoruz. Osmanlı döneminden gelen Türk hayranlığı bugün de Tunus'ta devam ediyor. Türk kanı taşıyan Tunuslular, Türklerle biraraya geldikleri her ortamda gururla Türk olduklarını söylüyorlar. Tunus'taki Türk hayranlığı sadece Osmanlı'dan ibaret değil. Tunusulular'ın unutamadıkları isimlerin başında Atatürk geliyor. Hediyelik eşya satan bir esnafın, "Atatürk büyük lider" sözleri hepimizi mutlu ediyor. Tunuslular, Galatasaray'ı, Tarkan'ı ve Mustafa Sandal'ı da çok seviyorlar. CD dükkanlarında Tarkan'ın albümünü bulmakta zorlanmıyoruz. Tunus'ta alışveriş yapmak çok dikkat istiyor. 45 Tunus Dinarı isteyen bir esnaf aynı ürünü rahatlıkla 3 Tunus Dinarı'na bırakabiliyor. Pazarlıktan elde edilen kazancı küçümsememek gerekiyor. Zira, Tunus'un para birimi Tunus Dinarı ve bir dolar yaklaşık 1.2 Tunus Dinarı, 1 Euro ise 1.7 Tunus Dinarı ediyor. Bu yüzden turistlerin alışveriş konusundaki becerileri Tunus'ta çok net bir şekilde ortaya çıkıyor.
Tunus'un en belirgin özelliklerinden biri de kadınların günlük hayatta üslendikleri önemli rol. Tunus sokaklarındaki kadın sayısındaki fazlalık, kamu görevlerinde de dikkat çekiyor. İlk bakışta Tunuslu kadın polislerinin sayısının erkek polislerinkinden fazla olduğu hissine kapılıyoruz. Nüfusunun yüzde 35'i üniversite mezunu olan Tunus'ta, üniversite mezunu kadınların oranı yüzde 52 iken, erkeklerin yüzde 48'de kalmaları tezimizi doğrulamaya yetiyor. Tunus'taki işsizlik oranı ise yüzde 15 seviyesinde seyrediyor.
Bu arada, Tunus parlamentosunda 6 parti bulunuyor. İktidar partisinin milletvekili sayısı 152 iken, diğer 5 parti milletvekillerinin toplamı sadece 37.