İsviçre'de Müslüman bir kadın gazetecinin devlet radyo televizyon kurumuna yaptığı iş başvurusunun ardından başlayan tartışmalar, Müslüman kamu çalışanlarının haklarını genişletti.
İsviçre Adalet Bakanlığı, üzerinde dinî semboller bulunduran çalışanların uyması gerekli kuralları belirlerken; türban ve namaz gibi konularda kamu idarelerinde yapılacak uygulamalara da açıklık getirdi.
Deutsche Welle Türkçe'nin haberine göre Devlet Demir Yolları İdaresi, Sivil Havacılık Dairesi, Posta İdaresi gibi kamu kurumu niteliği taşıyan birimler ile kantonal veya federal devlet dairelerinde çalışan Müslümanlar için genel kural, namaz kılmaya izin, türbana kısıtlı serbesti şeklinde ortaya çıktı.
Adalet Bakanlığı Basın Sözcüsü Marc Schinzel, Deutsche Welle Türkçe’ye yaptığı açıklamada İsviçre’nin laik devlet yapısına vurgu yaparak, “kimsenin kılık kıyafetine karışmayız” dedi.
**TÜRBANA SINIRLI İZİN**
Sözcü Marc Schinzel, dikkat çekecek büyüklükte haç, türban, Yahudilerin kipası veya Müslüman erkeklerin takkesi gibi sembolleri bulunduranların, kamu kurumlarında vatandaşla doğrudan ilişki içinde olan işlerde ise çalıştırılmadıklarını kaydetti.
Bunun nedeni olarak da hizmet alanın bu sembolleri takandan âdil ya da yeterli hizmet alamayacağını düşünmesi olarak gösteriliyor.
**TEK ŞART YÜZDE PEÇE OLMAMASI**
Türban takan bir kadın çalışan, hizmet alan yurttaşla teması olmaması kaydıyla, kamu kurumunda türbanıyla çalışabiliyor, hatta kariyer bile yapabiliyor. Buna örnek olarak İsviçre devlet radyo televizyonunun internet portalında görev yapan türbanlı kadın yöneticiler gösteriliyor. Bu durumda türbanıyla çalışmak isteyenler için uygulanan tek şart, yüzde peçe olmaması.
Dinî sembol takmanın mahkemelerce yasaklanan istisnaları da var. Öğretmenlik, hemşirelik, doktorluk gibi mesleklerde dini sembol takarak çalışmak mahkeme kararlarıyla engelleniyor. Geçtiğimiz yıllarda türbanla derslere girmek isteyen bir öğretmenin açtığı davada mahkeme, öğretmenin öğrencilere liderlik yapmasına vurgu yaparak, türbana izin vermemişti.
**İŞ YERİNDE NAMAZA YEŞİL IŞIK**
İsviçre Adalet Bakanlığı Sözcüsü Marc Schinzel, kamu kurumlarının, çalışanların işlerini aksatmamaları ve iş güvenliğini tehlikeye atmamaları şartıyla, namaz kılmalarına izin verilmesi gerektiğini söyledi. Bu kişilerin namaz kılmaları için diğer çalışanlar tarafından da sakin bir ortamda kitap okumak ve istirahat etmek için kullanılan dinlenme odaları bir çözüm olarak sunuluyor. Bu durumun bir istisnası ise askerlik hizmeti sırasındaki eğitimler.
**TARTIŞMA NASIL BAŞLADI?**
Mısır asıllı, İsviçre vatandaşı türbanlı bir kadın gazetecinin İsviçre Radyo Televizyonu'nun (SRG) açtığı sınavı kazanması ve türbanıyla çalışmak istemesi ülkede tartışma yaratmıştı. Neuenburg kantonunda yaşayan kadın gazeteci iş başvurusu yaptığı Batı İsviçre radyosunda daha önce türbanlı olarak staj yapmıştı. Buna karşın, gazetecinin staj döneminde sadece büroda çalışması nedeniyle radyo yöneticileri, türbanlı olarak büro dışında habercilik yapmasını uygun bulmadılar.
SRG basın sözcüsü Daniel Steiner’in Deutsche Welle’ye yaptığı açıklamaya göre, türbanlı kadın gazetecinin işe alınıp alınmayacağı henüz belli değil. SRG, çalışanlarının iş yerinde dini inançları gereği yapmak istedikleriyle, kullanabilecekleri sembollere ilişkin düzenleme yapma kararı aldı. Yönetim kurulunun bu ay sonuna kadar konuyu netleştirmesi bekleniyor. Sözcü Steiner’in verdiği bilgiye göre, yine SRG’ye bağlı internet portalı swiss.info’nun Arapça servisinde türbanlı kadınlar sınırlamayla karşılaşmadan görevlerini sürdürüyor.
**DEVLET TELEVİZYONUNDA TÜRBANLI MUHABİR**
İsviçre devlet televizyonunda da Fas asıllı türbanlı muhabir Raschida Bouhouch görev yapıyor. Bouhouch, işe başlamasının hemen ardından, türbanını boynunu ve kulaklarını açıkta bırakacak şekilde, kasket stilinde bağlayarak, tartışmaların büyümesine engel olmuştu. Raschida Bouhouch, halen “Sternstunden” adlı programda, sokak röportajları yapıyor.