Avrupa Birliği Bölgeler Komitesi Türkiye ile İlişkiler Çalışma Grubu’nun 15’inci toplantısında konuşan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Türkiye’nin yaşadığı demokratikleşme sürecini ve yerel yönetimler alanında katettiği mesafeyi anlattı.Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Avrupa Birliği’ne yerel yönetim dersi verdi. Brüksel’de düzenlenen Avrupa Birliği Bölgeler Komitesi Türkiye ile İlişkiler Çalışma Grubu’nun 15’inci toplantısında konuşan Türel, Türkiye’nin demokratikleşme ve şeffaflık alanında gösterdiği ilerlemeyi anlattı. Başkan Türel, AK Parti’nin muhalefet partilerinin sert karşı çıkışlarına rağmen; demokratikleşme ve yerel yönetimlerin güçlenmesi yönünde büyük reformlar gerçekleştirdiğini kaydetti.Türkiye’nin tüm çabalara rağmen, ideal hızda ilerleyişinin engellenmeye çalışıldığını ifade eden Türel “Maalesef, AK Parti’nin tüm çabalarına rağmen Türkiye’nin demokratikleşme konusunda ideal hızda ilerlemesi, hep engellenmeye çalışılmıştır. Türkiye’de elit iktidarı üzerinde kurulmuş yapı, tam olarak değişmemiştir ve yıllardır yaşanan gerilimler de bunun sonucudur. 1980 darbe anayasasının değiştirilmesinin engellendiğini ve henüz 7 yıl önce AK Parti’nin kapatılması girişimlerinin olduğunu, arkasından da bitmek tükenmek bitmeyen antidemokratik girişimlerin devam ettiğini hepimiz biliyoruz”dedi.AB’YE YÜKLENDİBüyükşehir Belediye Başkanı Türel konuşmasında, Avrupa Birliği’nin son dönemde AK Parti iktidarına karşı gösterdiği tutumunu da eleştirdi. AK Parti’nin yaptığı tüm demokratik hamlelere rağmen, hala Avrupa Birliği üyesi bazı ülkeler tarafından eleştirilmesine de tepki gösteren Başkan Türel “Bu yakın geçmişe rağmen bugün hükümetimizin demokrasi açığı üzerinden eleştirilmesi, ancak demokrasi derdi olmayan muhalefet partilerine AB’den daha önce yapılan tavsiyelerin kesilmiş olması ilginç bir durumdur” dediYEREL YÖNETİM YASASI ENGELLENMEK İSTENDİYerel yönetimler yasalarının yıllar sonra ilk kez AK Parti iktidarı tarafından değiştirilebildiğini dile getiren Türel, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi için yapılan çalışmaların da engellenmek istendiğini ifade etti. Türel, “Muhalefet partileri belediyelerin yetkilerini artıran her yasaya, bölgesel kalkınma ajanslarının kurulmasına ve son olarak uzun yıllar önce İstanbul’da kurulmuş olan metropoliten belediyecilik modelinin genişletilmesine, bu reformların Türkiye’nin bölünmesi için yapıldığı gerekçesiyle karşı çıkmışlardır. Bu reformların; Türkiye’de federasyona geçiş olduğu, böylece bölünmeye gidileceği korkusunu yurttaşlarımızın bir kısmına yayarak, korku yaratarak muhalefet etmişlerdir” şeklinde konuştu.Bütün engellere rağmen arka arkaya çıkarılan yasalarla; belediyelerin yetkilerinin, özerkliklerinin ve bütçe paylarının artırıldığını dile getiren Türel, “Henüz 10 yıl öncesinde yerel kamu hizmetlerinin birçoğunun merkezi yönetim tarafından yürütülmekte olduğunu, Belediye Meclisleri kararlarının, atanmış valinin onayına bağlı kaldığını hatırladığımızda bugün geldiğimiz nokta gerçekten geçmişle karşılaştırılamaz” ifadelerini kullandı.BELEDİYELERİN GELİRLERİ ARTTIArt arda çıkarılan yasalar sayesinde, belediyelerin bütçelerinin ve öz gelirlerinin arttığını anlatan Türel; tüm bunlar sayesinde yerel yönetimlerin borçlarında da ciddi oranda azalmaların meydana geldiğini aktardı. Türel sözlerini şöyle sürdürdü:“Son yasal değişikliklerle, metropoliten belediyelerde merkezi idare hizmetleri ve bütçe gelirleri de belediyelere devredilmiştir. Tamamen subsidiarity, etkinlik, verimlilik amaçlı olarak; küçük-fonksiyonsuz belediyeler daha büyük belediyelere devredilmiştir. Kırsal kesime dönük hizmetler de merkezi idareden Büyükşehir Belediyeleri’ne geçmiştir. Belediyelere, ilk kez tarım ve hayvancılığa destek olabilecek hizmet yapma imkânı verilmiştir. Bu değişiklik bile, önemli bir nüfusun yerel yönetim hizmetlerine ve belediye başkanını seçme hakkına kavuşmasıdır. Nitekim ilerleme raporunda da söz konusu yasa, olumlu biçimde değerlendirilmiştir.”10 YIL ÖNCE KONUŞULAMAYACAK YETKİLER VERİLDİKalkınma ajansları kurulları hakkında bilgi veren Başkan Türel, bu kurullarda bölgesel düzeyde STK veya NGO’ların büyük bir bölümünün yer aldığını anlattı. Türel, “Bu kurullar, ilk kez NGO’ların bölgesel yönetimde söz sahibi olmaları anlamına gelmektedir. Ajansların yönetim kurullarında ticaret ve sanayi odalarının yer alması da, hem kamu-özel sektör işbirliği hem de yönetişimin güçlenmesi anlamına gelmektedir. Önceki yıllarda yapılan yasal değişiklikle; meslek örgütleri, yani profesyonel kuruluşlarla ortak proje yapma imkanı getirilmişti. Son yasal düzenleme ile belediyelerin yerli ve yabancı özel kuruluşlarla, NGO’larla ortak proje harcaması yapabilmeleri serbest bırakılmıştır” dedi. Türel, bunların Türkiye’de 10 yıl önce konuşulamayacak yetkiler olduğunu sözlerine ekledi.BÜYÜK YATIRIMLARI HALKA SORACAĞIMI İLAN ETTİMHalk oylamaları hakkında bilgi veren Türel, şunları kaydetti:“Yönetişim alanında yeni sayılabilecek bir gelişme, belediyelerin artık halk oylamalarını daha etkin kullanmaları konusunda yeni bir anlayışın ortaya çıkmasıdır. Bu konuda, kişisel deneyimim ise şu şekildedir: 2004-2009 arasında Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanlığım dönemimde beni bile şaşırtacak kadar çok sayıda ve büyük bir hızla yatırımlar yaptık. Yeni yollar, kavşaklar, tramvay, arıtma tesisleri, tarihi şehrimizin rehabilitasyonu ve restorasyonu, yeni şehir meydanı ve parklar gibi Antalya için yeni ve görülmemiş düzeyde yatırımlardı bunlar. Ancak 2009 yılında seçimi kaybettim. Kaybetmemin bir nedeni, halkın yatırımlardan yorulmasıydı. Dolayısıyla yatırım kadar halka sormanın da önemini yaşayarak öğrendim ve bu deneyim benim bu yıl seçimi yeniden kazanmamda da rol oynadı. Çünkü artık büyük yatırımlarda, örneğin kentsel renovasyon projelerinde halka soracağımı ilan ettim. Ayrıca, seçimden hemen sonra, NGO’larla toplantı yaparak güçlü bir işbirliği yönünde adımlar attım. Kısacası iyi bir yönetişim modelinin, zaten seçimleri yeniden kazanmak için gerekli olduğunu artık bütün belediyeler yeterince kavramıştır.”Türkiye’nin artık 10 yıl öncesinin Türkiye’si olmadığını belirten Türel, “10 yıl önce demokrasiyi yaşamamış, ekonomik, sosyal ve siyasal beklentileri düşük seviyede olan bir Türkiye vardı. Dünya Bankası verilerine göre, 2003 yılında günde kişi başına 5 doların altında kazanan nüfusumuz yüzde 50’nin üzerindeydi. Bugün ise yüzde 20 oranında. Türkiye, 10 yılda mutlak yoksulluk sorununu büyük ölçüde yendi. Orta sınıf gelişti ve artık toplumun yönetime katılım talebi yükseldi” diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz