İzmir'de, 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmekte olan, 49'u muvazzaf asker 79'u tutuklu toplam 357 sanığın, 'gizli bilgi ve belge bulundurmak' suçlamasıyla yargılandığı davanın 14'üncü gününde, sanıkların ifadelerinin alınmasına devam edildi. Üniformalı ve askeri tesislerdeki seksi fotoğrafları iddianamede yeralan ve koordinatörler arasında gösterilen üniversite öğrencisi Narin K., "2008 senesinde bir arkadaşım vasıtasıyla 3 askerle aynı evde kaldım. Hayatımda geçirdiğim en güzel günlerdi. Karşılıksız ve çıkar gözetmeksizin arkadaşlık yaptık. Çok zaman geçirdiğim için ben de kendimi bunlardan birisi gibi görmeye başladım. Saplantı gibi olmaya başladı, onlar gibi davranmaya başladım. Türk askerine karşı hayranlık duymam bu kadar yadırganmamalı" dedi.
Kordinatör olduğu iddia edilen ve hakkında ömür boyu ve 9 yıl hapis cezası istenen tutuklu sanık Hakan Oğuzhan sabah oturumunda ilk ifadeyi veren kişi oldu. Oğuzhan ifadesinde, suçlamaları kabul etmedi. Oğuzhan, Antalya Kaş İlçe Tarım Müdürlüğü'nde memur olarak çalıştığını belirtti. Oğuzhan, "Bana bağlı olduğu iddia edilen 94 kişiden hiç kimseyi tanımıyorum. Tarım Müdürlüğü'nde web sitesi yapıyorum. Eskort bayanlara para karşılığı site hazırlıyorum. Kendileri beni tanımaz, resimleri ve isimleri bile gerçek değil. Yüzlerini hiç görmedim. Bilgin bey ile ilk kez gözaltına alındığında tanıştık. Bana bağlı olduğu idida edilen 42 askerin hiçbirini tanımıyorum. İddianamede 13 kişiyi fişlediğim iddia ediliyor. Birisi de Safiye Köten'in babası olan Akhisar Kaymakam'ı. Sözde bu kişi bana belge vermiş. Koskoca Kaymakam bana neden belge versin?" dedi.
Oğuzhan, "İşyerimde yapılan aramalarda bana ait olmayan iki flaş bellek ve DVD bulundu. Polisin eliyle gösterip bulduğu flaş belleği, arama tutanağına daha önceden zaten yazılmış. Benim flaş belleğim bir tanedir. Veri tabanı bilgisayarda kullanılır. Niye örgüt flaş belleği, DVD taşısın ki? İnsanlara bir komplo kurulmuş. Koskoca örgütün 250 lira parası mı yok ki kendisine şifreli bir site yaptıramıyor? Bu sitenin en kralını yaparım. Hiç kimse ulaşamaz. Benim şifrelerimi İsrail bile kıramaz. Ben devlete hiçbir şekilde zarar vermedim. Evimde yapılan aramada hiçbir belge bulunmadı. Cezaevinde, görevliler bana 'katil' gibi bakıyor. Devlete ait belgeleri satan casus gibi görüyorlar. Üzerime 12 demir kapı kapatılıyor. Beraatimi İstiyorum" dedi.
**DÖRT NUMARA NARİN**
Davanın dört numaralı ismi olan koordinatörler arasında gösterilen, hakkında 'suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kişisel verilerin kaydedilmesi, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek' suçlarından müebbet ve 9 yıl hapis cezası istenen, Pamukkale Üniversitesi öğrencisi Narin K. da suçlamaları kabul etmedi. Narin K. "Bir yıl önce üniversitede başarılı bir öğrenci iken şu an sanık olarak burada bulunuyorum" dedi.
**RÜTBELERİ KEMERALTI'NDAN ALDIM**
Eski sevgilisinden intikam almak için yaptığı telefon görüşmelerinin sözde suç örgütünün temelini oluşturduğunu belirten Narin K., "Konuşma bana aittir ama konuşma bu tarihte yapılan bir konuşmanın arasına eklenmiştir. Konuşmada cümlenin başı ve sonu farklı. Konuşmayı hatırlıyorum ama kiminle konuştuğumu hatırlamıyorum. Aynı cümle başka bir konuşmanın arasına eklenmiş. Astsubay Çavuş rütbesi bulundu. Onu da Kemeraltı'ndan almıştım. Tamamıyla gençliğin vermiş olduğu cahillik, konunun nereye gittiğini bilmeden cahilce yapılmış bir konuşmadır. Kesinlikle gerçek dışıdır. Telefonla görüşme yaptığım kişiler sevgilim olan Cüneyt'in askeri okuldan arkadaşlarıydı. Eyleme dökülmüş bir durum söz konusu değildir. Tamamen psikolojisi bozuk iki gencin yapmış olduğu telefon görüşmesidir. 'Günyüzüne çıkmamış belgeleri çıkardım' demiştim. Yaşadığım olaydan sonra ortak arkadaşlarımız vasıtasıyla, Cüneyt'le ilgili paylaşımlar ve fotoğraflardan bahsediyorum. Bana tecavüz etmiş bir şahsın hakkında topladığım belgelerdir. Konuşmalarımız sadece hayal ürününden ibarettir ve gerçekle ilgisi yoktur. Yapılan iki gencin konuşması 355 kişi daha eklenerek sanki bir örgütün temel faaliyetleri gibi gösterilmiştir" dedi.
İnternet ilanlarında gördüğüm bir kamera hakkında konuşma yaptığını ancak bu kamerayı almadığını söyleyen Narin K., hiç hız arkadaşı olmadığını, örgüt üyesi diye gösterilen kişilerin tamamına yakınını tanımadığını söyledi. Narin K., "Tüm bunlar senaryonun bir parçasıdır. 1997 yılında oluşturulmuş bir belgede örgüt koordinatörü olarak görünüyorum. Ben o dönemde 7 yaşındayım. Bana düzenli olarak para yatırıldığı ve benim bu paraları örgüt için kullandığım iddia ediliyor. Yatan paraların nereye ne şekilde kullanıldığı açıkça görünüyor. Bana ait olduğu iddia edilen 'Bycasus' adlı veritabanını ve içerisindeki belgeleri kabul etmiyorum" dedi.
**TEKNOLOJİYİ SEVİYORUM**
Teknolojiyi kullanmayı çok sevdiğini, sosyal paylaşım sitelerini aktif olarak kullandığını anlatan Narin K., savunmasında şunları anlattı:
"Çete reisi olduğu iddia edilen Bilgin Özkaynak ile iletişim kurduğumu gösterecek hiçbir ibare yok. Tanımadığım insanlardan topladığım belgeleri, tanımadığım insanlara aktardığım iddia ediliyor. Örgütte bana bağlı 64 kişinin olduğu belirtiliyor ama ben bu kadar insanla dumanla bile iletişim kursam mutlaka ortaya çıkardı. Askeri alanlara sadece 3 kez girdim. Arkadaşım, eski sevgilim ve asker olan dayımla birlikte girdim. Bütün bunlar sanki askeri tesislere sızmış ve belgeler almışım gibi gösteriliyor. Bir çok yeri gezdiğim doğru. Hepsini gezmek için gezdim. Basında çıkan fotoğrafların tamamını facebook'ta bile paylaştım. Gizli bir şey olsa bu fotoları oraya koymazdım. 2008 senesinde bir arkadaşım vasıtasıyla 3 askerle aynı evde kaldım. Hayatımda geçirdiğim en güzel günlerdi. Karşılıksız ve çıkar gözetmeksizin arkadaşlık yaptık. 2006 devresi arkadaşlarımdı. O yüzden bu arkadaşlarım nedeniyle 'Devrem' diyordum. Çok zaman geçirdiğim için zaman içerisinde ben de kendimi bunlardan birisi gibi görmeye başladım. Bu konuda psikolojik tedavi alıyorum. Psikolojik bir saplantı gibi olmaya başladı. Zamanla onlar gibi davranmaya başladım. Benim Türk askerine karşı hayranlık duymam bu kadar yadırganmamalı."
Bu ilişkiler sonrası bütün arkadaşlıklarının da askerlerle olduğunu söyleyen Narin K., şöyle devam etti:
"Bu kadar büyük bir sevgi duyduğum kuruma ihanetle yargılanıyorum şu anda. İddianamede ölümcül hastalıklı olduğum belirtiliyor. Bir yıldır tedavi olamıyorum. Sirozum, tedavi görmem lazım. Ölüme doğru gidiyorum. Eğitimim engellenmesin. Babamın evinden çıktığı iddia edilen materyalleri görünce şoke oldum. Babam görme engelli. Görmeyen adama imza attırmışlar. Arama esnasında ben Denizli'deyim. Denizli'deki evimde çıkan her şey kabulümdür. Ancak İzmir'de babamın evinden çıkan hiçbir materyali kabul etmiyorum. Bana belge verdiğini ya da benden belge aldığını iddia eden varsa bunu ispatlasın. Tanıdığım insanlar gönül ya da arkadaşlık yaptığım insanlardır. Sözde örgütün sözde lideri olsam neden Denizli'ye öğrenci olarak gideyim? Benim bir örgütüm varsa başında durmam gerekmez miydi? Tabelaların önündeki fotoların yanlış anlaşılmış. Türk bayrağının dalgalandığı her yer bizim için kutsaldır. Kendi ülkemin topraklarında gezdim. Bunun haricinde benim şahsım tarafından herhangi birisi şantaja maruz kalmış ve belge vermiş birisi varsa ispatlansın. Askerini vatanın seven bir Türk genciyim. Çok sevdiğim askerlere ihanetim söz konusu olamaz. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum." (DHA)
[Tüm haberler](https://www.mynet.com/haber)