SPOR

'Türk futbolunun en büyük sorunu'

Hikmet Karaman, Türk futbolundaki en büyük sorunun alt yapıdan kaynaklandığını belirtti.

'Türk futbolunun en büyük sorunu'

Erciyesspor’un başarılı hocası, plan ve program olmadan yerimizde sayacağımızı kaydetti, “Alttan gelen oyuncumuz yok. Çünkü iyi antrenörü getirmiyorsun ki alt yapıya. Çoğu hoca parasını alamıyor. Kulüp seninle çalışmak isterse ilk sorusu ‘kaç kişi ile geleceksin’ oluyor, az kişiyle gelmemiz isteniyor. Ama Klopp gibi, Guardiola gibi bizden başarı bekleniyor. Onlar kaç kişi ile çalışıyor. 15-20 kişiyle” dedi.

Hikmet Karaman... Türk futbolunda hep zor günlerin adamıdır... Ne zaman tehlike çanları çalsa, takımlar hep onun kapısını tıklar! Güvenenleri asla mahçup etmemiştir... Birçok takımı uçurumun dibinden alıp, yukarıya taşımıştır. O’nu fazla anlatmaya gerek yok... Dilinin asla freni yoktur, içinden ne geçiyorsa, ona göre neler doğruysa, söyler, sonuna kadar da savunur.

Şimde Erciyes’te... Çok kritik bir dönemde görevi kabul etti... Erciyes’i ligde tutar mı, tutamaz mı, bilemiyoruz. Bildiğimiz bir gerçek var ki, tüm enerjisini sonuna kadar takıma vereceğidir. Bu da şunu gösteriyor, Erciyes’i Karaman, yukarı çıkartır.

Antalya’daki sohbetimizin büyük bir bölümünü Türk futboluna ayırdık... Bu konuda bir hayli dertli, dertli olduğu kadar da gergin.

Türk futbolunun, Türk antrenörünün, Türk oyuncusunun sorunlarla boğuştuğuna işaret ediyor, tecrübeli teknik adam.

Biz sormadan, o aldı sazı eline, bir dokun, bin ah işit misali başladı anlatmaya;

“Boş ver abi, bizim sorunumuz o takımmış, bu takımmış, kümede kalırmış değil? Evelallah Erciyes’i yukarıya taşıyacağım. Ama çok doluyum, dışa vurmak istiyorum artık. İçime ata ata, sinir küpü oldum. Birilerinin çıkıp, bu gerçekleri anlatması lazım. Şimdi tam zamanıdır.”

Nasıl yani hocam?

*“Yapılanma açısından diğer ülkelere oranla, yani futbolun gelişiminde pay sahibi olan İspanya, İngiltere, Almanya gibi ülkelere baktığınız zaman aynı paralelde gitmiyoruz, bu gerçeği herkes biliyor, ama çözüm üretmeye gelince ortalarda kimseyi bulamıyorsunuz. Antrenörlük deneyimlerim beni bu sorun için konuşmaya zorluyor. Mutlaka bizlerin de hatası var. Bazı gerçekleri hasır altı ediyoruz. Mesela en büyük temsilcimiz bizim futbol federasyonumuz. Bir hoca yeni kulübü ile sözleşme imzalamadan önce federasyonun gönderdiği kağıda imza atmak durumunda kalıyor. O kağıtta kulüple sözleşme yaptığınız zaman ‘Tek itiraz edebileceğiniz yer futbol federasyonudur’ maddesi var. İtiraz ederseniz Türkiye’de çalışmak için gerekli izni alamazsınız. Hangi çağda yaşıyoruz. Niye böyle bir yaptırım olsun. Avrupalı aynı uygulamaya tabii tutulmuyor. Koch sözleşmesini yaparken İsviçre mahkemelerinde itirazını yapabiliyor. Bu inanılmaz önemli bir faktör.”

Masayı yumrukluyor, sesini yükseltiyor, “Niye biz Dünya Kupası Finalleri’nde yokuz ağabey?” diyor ve dur-durak bilmiyor:

*“Ya arkadaş, sevgili Bilal ağabey, bu nasıl iştir? Bosna Hersek ve Yunanistan Dünya Kupası’na gittiği dönemde Türkiye niye bu organizasyonlarda yok, olmuyor. Niye biz yokuz arkadaş? Burada oturacak herkes, bizler, yöneticiler, teknik adamlar, futbolcular şapkasını önüne koyacak düşünecek. Nüfusu on milyon olan ülkeler bu turnuvalara gidiyor, biz gidemiyoruz. Bir varız, bir yokuz. Bu nasıl bir çelişkidir?

Türk futbolu play - off oynuyor, bir tane teknik direktöre sorulmuyor, o teknik adamın görüşü alınmıyor? Yabancı kontenjanı tartışılıyor, bir karar çıkıyor, yine bize soran eden yok. Bunları söylerken hedef gösteriyorum. Hiçbir teknik adam’ 25 maç benim takımım aynı tempoda oynuyor’ diyemez.

Karaman, altyapıya da değiniyor:

*“Alt yapı hocalarının pro-lisansı olması şart. Federasyonun bu yönde karar alması lazım. Hocaların çok iyi olması lazım. Bizim oyuncu yetiştirmemiz gerekiyor. Alttan gelen oyuncumuz yok. Benim derdim bu. Sporcuyu hoca yetiştirir. İyi hocayı eğitim dairesi yetiştirir. Ama sen iyi antrenörü getirmiyorsun ki alt yapıya. Alt yapıdaki çoğu hoca parasını alamıyor. Kulüp seninle çalışmak isterse ilk sorusu ‘kaç kişi ile geleceksin” oluyor, az kişiyle gelmemiz isteniyor. Ama Klopp gibi, Guardiola gibi bizden başarı bekleniyor. Onlar kaç kişi ile çalışıyor. 15-20 kişiyle. Adamın her hocası ayrı. Burada böyle bir şey istersen o zaman ‘Sana niye para veriyorum?’ mantığıyla karşımıza geliyorlar.”

Futboldaki başarının eğitimden ve tesisten geçtiğini anımsattı Karaman:

*“Çok iyi şeyler yapabiliriz. Ama plan ve programımız, yaptırımlarımız olmazsa yerimizde sayarız. Sol bek, stoper, golcü arıyoruz, bulamıyoruz Türkiye’de. Eee bu şartlarda elbette bulamayız. Düşünün Türkiye’de o bildiğimiz modern altı numara yok. Topları organize eden sade oynayan iyi oyuncu yok. Oyuncu çalım atarak iyi bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ancak doğrusu topu ayağında az tutup basit oynamak. Eğitim önemli. Bizler ne yapıyoruz, 26 yaşındaki oyuncuyu eğitmeye çalışıyoruz. Böyle bir çelişki olabilir mi?”

‘Güldürmeyin beni’

“Alman Futbol Federasyonu her takıma antrenman sahasının bir tanesinin altının ısıtmalı olması şartını koyuyor. Gençler nerede idman yapıyor, burada. Doğudaki takımlar nerede idman yapıyor? Ertuğrul hoca da halı sahaya gidiyoruz diyor. Olabilir mi böyle şey? Sonra başarı bekliyoruz. Gerçekçi olmak şart, gerçekçi. Türkiye tesisleşme açısından mükemmel deniyor. Kulüpler 3 milyon euro verip yabancı oyuncu alıyor. Ancak gidip 500 bin euroyu tesislerini düzeltmek için harcamıyor, ısıtmalı saha yaptırmıyor. Dört büyükler de dahil Anadolu Takımları’nın alt yapı sahaları ne durumda, bakılıyor mu? Oyuncu buralardan mı yetişecek, güldürmeyin beni.”

Löw gelse ne olur?

“Dünya Kupası’na, Avrupa Şampiyonası’na gidemeden hiçbir hoca bir şey yapamaz. Durmadan hoca değişiyor. Burada da istikrarı yakalayamadık, bu düşünceyle yakalamamız çok zor, sadece hayal kurmaya devam ederiz. Löw, Adanaspor’u küme düşürdü, Alman Milli Takımı’nın başına geçti. Kaç yıldır da orada. Löw belki Türkiye’ye gelse başarısız olabilir. Çünkü yapı yok. Galatasaray’ın zeminde yaşadıkları ortada. Nasıl ısıtma olmaz bir statta. Avrupa, takımları ayırmıyor. Her takımın ‘en az bir idman sahasında ısıtma olacak aksi taktirde lige almam’ diyor. Niye biz bunu diyemiyoruz? Biz ise düzene uyduruyoruz. Avrupa lisansını en geç alan ülkelerden biri biziz.”

10 tahta siparişi

Karaman hoca, Antalya’daki antrenmandan kısa bir örnek vermeden de yapamadı...

*“İdmandan geldim, bir oyuncu üç metreden topu kaldırarak atıyor. Topu birine aktarmanın en kolay yolu, yerden oynamaktır. 28 yaşındaki oyuncuya bunu öğretiyorum. Altta böyle öğrenmiş. Alonso niye yerden oynuyor? Kısacası ülke olarak eğitim dairesi bunun en büyük adresidir. Orası yönlendirmeli. İyi hocalarımız var, ama çalışacak sahaları yok. Bir takımın soyunma odasında taktik tahtası olmaz mı? Bunu da gördüm.

Devre arası çocuklarla konuşmaya girdim. İçerisi karanlık, tahta yok. Söz ile olmaz ki. Taktik tahtası da yan tarafta maç olduğu için oradaymış. Bu yönetimin değil antrenörün suçu. Uyardım,

10 tane tahta sipariş verdiler.”

(milliyet - bilal meşe)

Takım
O
Av
P

En Çok Aranan Haberler