ANKARA (İHA) - Hükümet, AB uyumunun yanı sıra son yıllardaki gelişmelerle şekillenen uluslararası hukuka Türk hukuk düzeninin uyumunu öngören "Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun Tasarısı"nı TBMM'ye gönderdi.
Kanun tasarısında dil konusunda Medeni Kanun'a ayarlama yapıldı. Tasarıyla yabancılık unsuru taşıyan özel hukuka ilişkin işlem ve ilişkilerde uygulanacak hukuk, Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi, yabancı kararların tanınması ve tenfizi düzenleniyor. Yeni düzenlemeyle Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf olduğu milletlerarası sözleşme hükümleri saklı olacak. Tasarıda değişiklik çalışmaları yapılırken kaynaklara ilişkin temel yaklaşım olarak şu hususlar ele alındı:
"- Milletlerarası özel hukuk alanındaki yeni görüşleri, teorileri ve uygulamalar
- Yeni milletlerarası özel hukuk konularındaki gelişmeler
- Türkiye tarafından onaylanmış ve onaylanmamış milletlerarası sözleşmeler."
Bu ana noktalar ve bunların sonuçları değerlendirilirken, "Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun"un yabancı unsurlu olay ve ilişkilerde yer alan her devlete mensup kişilere ve kuruluşlara uygulanacağı düşünüldü. Yani yabancı unsurlu olayın herhangi bir milletlerarası sözleşmeye taraf devlet veya onun vatandaşıyla ilgili olup olmadığına bakılmadı. Bu nedenle maddeler oluşturulurken, herhangi bir milletlerarası sözleşmenin kuralları kelime kelime tercüme edilmedi. 2675 sayılı kanunun milletlerarası sözleşmelere ilişkin olduğu için Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf olduğu milletlerarası sözleşme hükümlerini saklı tutan 1. maddenin 2. fıkrası aynen korundu. Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf olmadığı sözleşmeler açısından ise sözleşmelerin genel kabul gören ilkelerinin ve bağlama kriterlerinin çeşitli açılardan değerlendirilmesi sonucunda, özellikle uygulanacak hukuka ilişkin olanların tasarı metnine alınması yolu tercih edildi.
Kanun tasarısı hazırlanırken kullanılan dil konusunda Türk Medeni Kanunu'na uyum sağlandı. 2002 yılında yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, öze ilişkin olanlar yanında, bazı kavram değişiklikleri de içermekteydi. Dolayısıyla kanun tasarısı hazırlanırken gerekli olduğu ölçüde bu değişiklikler de dikkate alındı ve Türk Medeni Kanunu'nda kullanılan yeni kavramlarla paralellik sağlandı. Bununla beraber, milletlerarası özel hukukta yerleşmiş bulunan ve yabancı dilde "domicile" kavramına karşılık olan "ikametgah" kavramının milletlerarası özel hukuk kurallarının işlevi göz önüne alınarak Türk Medeni Kanunu'ndaki "yerleşim yeri" kavramı benimsendi.
Tasarıda ayrıca, milletlerarası özel hukukta tarafların "uygulanacak hukuku seçme" imkanının daha yaygın uygulanması imkanı getirildi.
Ayrıca 2. maddeye son bir fıkra eklenerek, bölgesel hukuka sahip devletler açısından uygulanacak hukuka ilişkin açıklık getirildi.
2675 sayılı kanunun I. kısmının II. bölümünde düzenlenen ehliyet, aile hukuku ve miras konusunda da bazı değişiklikler yapıldı. Bunların bir kısmı soybağı, nafaka ve borç sözleşmeleri alanında olduğu gibi ilkesel değişiklik niteliği taşırken, diğer kısmı sadece bazı bağlama kriterlerinin kaldırılması, bazı fıkraların yerinin değiştirilmesi, bazı tekrarlardan kaçınılması yahut bazı kelimelerin değiştirilmesi şeklinde oldu.
Tasarıyla taşıma araçları üzerindeki mülkiyet hakları ve fikri mülkiyet haklarına uygulanacak hukuk konularında uzun zamandan beri duyulan ihtiyaçları karşılayacak yeni maddeler düzenlendi. 2675 sayılı kanunun II. kısmını oluşturan Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi ve yabancı mahkeme ve hakem kararlarının tanınması ve tenfizi alanında ise çok büyük değişiklikler yapılmadı. Daha çok kanunlar ihtilafı kısmında getirilen yeni düzenlemelere paralel olarak ihtiyaç görülen konularda yetkili mahkemelere ilişkin yeni hükümler getirildi.