Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, sendikal ilişkiler ile toplu iş sözleşmesi, grev ve lokavt haklarını düzenleyen yasaların kaldırılarak "Toplu İş İlişkileri Kanunu" adıyla tek bir kanun çıkarılmasını talep ettiklerini bildirdi.
Kumlu, konfederasyon genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu'nun 1983'te yürürlüğe girdiğini anımsattı.
12 Eylül askeri müdahale döneminin olağanüstü koşullarında kabul edilen kanunların, sendikal özgürlükler ve örgütlenme ile toplu iş sözleşmesi, grev ve lokavt konularında önemli sınırlamalar getirdiğini belirten Kumlu, aradan geçen 25 yıl içinde söz konusu kanunlarda bazı değişiklikler yapılsa da bu değişikliklerin sendikal hak ve özgürlükler, serbest toplu pazarlık ve toplu iş uyuşmazlıklarının çözümü konusunda yeterli ve köklü çözüm öngörmediğini ifade etti.
Kumlu, bu eksiklikler nedeniyle Türkiye'nin, Uluslararası Çalışma Örgütü'nde (ILO), onayladığı 87 ve 98 sayılı sözleşmelere aykırılıklar nedeniyle Aplikasyon Komitesinde eleştirildiğini ve özel paranteze alınma önerileriyle karşı karşıya kaldığına dikkati çekti.
Bu kanunların birçok hükmünün AB standartlarının gerisinde kaldığını vurgulayan Kumlu, mevcut hükümlerin, gerek iş hukuku öğretisinde gerekse sendikal çevrelerde toplu iş hukukunun temel ilkelerine aykırılık nedeniyle eleştirilere konu olduğunu söyledi. Kumlu, bu nedenlerle toplu iş ilişkilerinde uluslararası çağdaş standartlara uygun bir kanunun öngörülmesi ihtiyacının kendisini güçlü bir biçimde hissettirdiğini belirtti.
Bu ihtiyacın bir gereği olarak bilim adamlarından oluşan kurula bir yasa taslağı hazırlattıklarını bildiren Kumlu, "Hazırlanan taslakta, sendikal ilişkilerle toplu iş sözleşmeleri grev ve lokavt kurumları birbirini tamamlayıp bir bütün oluşturduğundan, bu konuların 'Toplu İş İlişkileri Kanunu' adı altında tek bir kanun içinde toplanması uygun bulunmuştur"denildi.
-Yetki sürecinde özerklik-
Türk-İş'in hazırladığı Toplu İş İlişkileri Kanunu Taslağı'nda yer alan çalışma hayatına yönelik değişiklerden bazıları şöyle:
"-Toplu iş sözleşmesi yapmaya hangi sendikanın yetkili olacağı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından değil, Toplu İş İlişkileri Kurulu tarafından belirlenecek ve bu şekilde idarenin sendikalar üzerindeki vesayeti sona erecek. Sendikaya üyelik ve üyelikten çekilme kayıtları kurul tarafından tutulacağından üye sayılarının belirlenmesinde bakanlığın keyfi değerlendirmesi ortadan kalkacak.
Kurul, bakanlığın ilgili kuruluşu şeklinde çalışacak. Özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliğe haiz, idari ve mali bakımdan özerk olacak kurul, yönetim kurulunca iş ve sosyal güvenlik hukuku ile endüstri ilişkileri alanında yetkin adaylar arasından seçilen bir üyenin başkanlığında üçü devlet, üçü işçi konfederasyonları ve üçü işveren konfederasyonunun belirleyeceği üyelerden oluşacak.
-Uluslararası sözleşmelere uygun olarak meslek esasına göre işçi sendikaları kurulabilecek. İşçiler hem iş kolu sendikasına hem meslek sendikasına üye olabilecek, iş kolu sendikasına üye olmadıkları takdirde dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanabilecek.
-Yönetim, denetleme ve disiplin kurullarının toplantı, görev, yetki ve üye sayıları, sendika ve konfederasyonların tüzüklerinde belirlenecek.
-Sendikalar, işçinin ailesine de hizmet edecek-
-Sendika üyeliğinin kazanılmasında ve üyelikten çekilmede noter şartı kaldırılacak. Bu konudaki sorun, sosyal tarafların eşit olarak yer alacağı özerk Toplu İş İlişkileri Kurulunca bilgisayar ortamında çözümlenecek.
-Sendika veya konfederasyon yöneticileri görevleri esnasında iş ilişkileri askıda kalacak ve böylece uygulamada ortaya çıkan hukuki sorunlar çözümlenecek.
-İş yeri sendika temsilcilerinin feshe karşı korunması amacıyla geçerli veya haklı neden olmaksızın işten çıkarılmaları halinde iş yerine iadeleri sağlanacak, işe kabul edilmemeleri halinde temerrüt hükümleri uyarınca temsilcilik süresince ücretleri ve diğer hakları ödenecek.
-Sendikal nedenlerle fesihlerin oldukça yaygın bir uygulama halini alması ve sendikal örgütlenmelere geniş ölçüde engel oluşturması nedeniyle bu konudaki güvence güçlendirilecek.
-Sendikalar sadece üyelerinin mesleki eğitimini değil, onların ve aile bireylerinin genel eğitimleri artırmak için de çalışacak, ücret almaksızın sağlık ve rehabilitasyon hizmetleri sağlayacak. Sendikalar iş yerinde örgütlenmeleriyle bağlantılı olarak iş sözleşmeleri feshedilen üyelerine yapacakları yardımlar için nakit mevcutlarının yüzde 10'unu aşmamak üzere bir örgütlenme fonu oluşturabilecek.
-Sendikaların gelir ve giderlerine ilişkin denetimler daha güçlü hale getirilecek. Yıllık ve genel kurul dönemi mali denetimleri, denetçiler yanında yeminli mali müşavirlerce yapılacak.
-"Grev çadırı" geri gelecek-
-Sendikalara televizyon ve radyo kurma serbestisi tanınacak.
-Toplu iş sözleşmesi yapılabilmesinin önündeki sınırlamalar geniş ölçüde kaldırılacak. İş kolu barajı yüzde ondan yüzde üçe indirilecek, iş yeri barajı konusunda yarıdan bir fazla oranı muhafaza edilecek, buna karşılık işletme düzeyinde asgari yüzde 40 oranını sağlamış olmaları koşuluyla en fazla üyeye sahip olan sendikaya toplu iş sözleşmesi yapabilme yetkisi tanınacak.
-Arabuluculuk kurumunun toplu iş uyuşmazlıklarının barış yolu ile çözümünde başarılı sonuçlar sağlamaması nedeniyle 275 sayılı Kanun döneminde uygulanan uzlaştırma sistemine dönülecek.
-Grev ve lokavt yasakları geniş ölçüde azaltılacak. Banka ve noterlik hizmetlerinde, termik santralleri besleyen linyit üretimi, petrol sondajı, üretimi, tasfiyesi, dağıtım ve petrokimya işlerinde, kamu kuruluşlarınca yürütülen şehir içi ulaştırma hizmetlerinde grev ve lokavt yasağı kaldırılacak. Grev ertelemesinin sona erdiği tarihte taraflar anlaşamamış veya uyuşmazlığı özel hakeme intikal ettirmemişlerse 2822 sayılı kanundan farklı olarak grev ve lokavt kaldığı yerden devam edecek.
-Grevde iş yeri ve çevresine afiş, pankart gibi ilan araçlarının asılması, kulübe, baraka ve çadır kurulması yasağı kaldırılacak."
AA