Dönemi yansıtan tarihi malzeme ve kostümlerin kullanıldığı, yönetmenliğini Uygar Kutlu’nun üstlendiği filmin müziğini besteci ve piyanist Anjelika Akbar, seslendirmesini ise Gürol Yılmaz yaptı.
Medya kuruluşlarının desteğiyle yayımlanması planlanan film 126 saniye olarak hazırlandı.
"NASIL GİTMEM, VATAN ELDEN GİDİYOR EVLAT"
Başarılı yardım çalışmalarıyla dolu tarihinde, önemli olaylara şahit olan Türk Kızılay, Cumhuriyetin kuruluş yıl dönümü ve Kızılay Haftası dolayısıyla hazırladığı filmde, Trablusgarp Savaşı döneminde Binbaşı olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Hilal-i Ahmer Hastanesi’ndeki göz tedavisini canlandırdı.
Film, 1912 yılında Trablusgarp Cephesi'ndeki sağlık gereksinimlerini karşılamak üzere Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin aldığı bağışlarla Derne’de kurduğu seyyar hastanede geçiyor.
Filmde, o yıllarda Şark Kolordusu Komutanı olarak görev yapan ve gözünden yaralanan Binbaşı Mustafa Kemal Atatürk'ün Hilal-i Ahmer Hastanesi’ndeki tedavisi konu alınıyor.
Başlangıçta, cephede 2 askerin sedyeyle çadıra yaralı taşıdığı görülen sahne, Atatürk'ün haberini alan doktorun hastane çadırına gitmesiyle devam ediyor. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün durumunu inceleyen doktor, daha sonra tedavisini yapıyor.
Akşam saatlerinde geçen diğer sahnede ise üniformasıyla görülen Binbaşı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, çadırdan dışarıya çıkıyor. Genç sağlıkçının onu fark ederek istirahat etmesi gerektiğini söylemesiyle duraksayan binbaşı, "Nasıl gitmem, vatan elden gidiyor evlat" diyor ve atıyla uzaklaşıyor.
Filmin sonunda ise 1912’de Hilal-i Ahmer Hastanesi’nde tedavi olan Mustafa Kemal Atatürk'ün, yıllar sonra cemiyete "Kızılay" adını verdiği anlaşılıyor.
ATATÜRK'ÜN MEKTUBUNDAN NOTLAR
Tamamen iyileşmeyi beklemeden cepheye koşan, ancak bir süre sonra rahatsızlanması nedeniyle 15 gün yatak istirahati yapmak zorunda kalan Binbaşı Mustafa Kemal, bu durumu arkadaşı Kerim Bey’e yazdığı 9 Mayıs 1912 tarihli mektupta şu satırlarla anlatmıştı:
"3-4 Kanun-i Sani baskını ile başlayan 4 Kanun-i Sani muhaberesi gecesi ve günü zaten mustarip görünen sol gözümdeki kan ve ruiyetimde zulmet hasıl oldu. Istırabın derecesi ifayı vazifeye mani oldu. Hilal-i Ahmer Hastanesi’ne yattım. Bir ay tedaviden sonra ruiyet tamamen iade edilmiş olduğu halde hastaneden çıktım.”
"HİLAL-İ AHMER CEPHESİNDEN BİR PENCERE AÇMAYA ÇALIŞTIK"
Türk Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Her sene 29 Ekim ile 4 Kasım arası Kızılay Haftası olarak kutlandığını anımsatarak, şunları anlattı:
"Cumhuriyetimizin kuruluş yıl dönümüyle Kızılay haftamız aynı hafta içerisinde aynı coşku, değer ve duygularla vatandaşlarımız tarafından kutlanır. Biz de buna bir destek olması, tarihte tatlı bir iz bırakması için bir tanıtım filmi, aslında kısa film çektik.
Bu filmde biz Hilal-i Ahmer'i, Trablusgarp Cephesi'ni, Gazi'yi, cumhuriyetimizin kuruluşunu anlattık. Cumhuriyetimizin kuruluş, vatan toprağımızın müdafaa ve bağımsızlık sürecinde neler yaşandığına Hilal-i Ahmer cephesinden bir pencere açmaya çalıştık. Hoş bir kısa film oldu, umarım Kızılaycılarımız ve vatandaşlarımız da bu filmi beğenirler."
Filmin kolektif bir çalışmanın ürünü olduğunu aktaran Kınık, "Biz Kızılay'ımızın hem yurt içindeki faaliyetlerini tanıtmak, vatandaşlarımızdan destek talep etmek hemde gönüllülerimizin katkısını almak için bir dizi çalışma başlatacaktık. Bu çalışma 'sensiz olmaz' dediğimiz bir slogan altında devam edecek olan bir çalışmaydı. Bir tevafukla 29 Ekim Cumhuriyetimizin kuruluşu ve Kızılay Haftası beraber başladı ve 'Sensiz Olmaz' filmimizi cumhuriyetin temasına uygun olarak 'Gazi' ve Hilal-i Ahmer'in Trablusgarp'taki faaliyetleriyle beraber başlatmış olduk." değerlendirmesini yaptı.
Besteci-piyanist Anjelika Akbar da Türk Kızılay'dan böyle bir rica geldiği anda çok etkilendiğini belirterek şöyle konuştu:
"Heyecanlandım ve canla başla işe sarıldım. Daha müziğini yapmadan önce hikayesini duyduğum anda ağladım. Sonu çok sürprizli ve şaşırtıcıydı, çok duygulandım. Zaten müziğin ana temasını o gece yaptım. O gece uyumadım, etkilendim, o yüzden de hemen o müzik geldi. Büyük bir mesuliyet duygusu. Çünkü gerçekten önemli ve dünya üzerinde belkide en önemli kuruluşlardan biridir. İnsan hayatı, insanların sağlığı söz konusu olunca o her şeyin üstünde. Dolayısıyla böyle bir organizasyona en ufak bir katkıda bulunmak çok müthiş bir duygu, gerçekten çok heyecan verici."
(AA)