HABER

Türk sinemasında “üç boyutlu devrim”

Üç boyutlu (3D) filmlere yönelik artan ilgi Türk sinema sektöründe dönüşüme yol açıyor.

İlk yerli üç boyutlu sinema filmi gösterime girmek için gün sayarken, sinema salonları da hızla bu tür filmlerin gösterimine uygun hale getiriliyor. Türkiye’deki 1700’e yakın sinema salonu birkaç yılda çeyrek milyar dolarlık yatırımla 3D’ye dönüştürülecek.

CNBC-E Business dergisinden Mehmet Kara, 3D teknolojisinin Türk sinema endüstrisi üzerindeki etkilerini ve geleceğe yönelik beklentileri analiz etti. Haber analizde, dünyada ve Türkiye’de 3D’nin giderek öne çıkmasının nedenlerine değinildi:

“Yakın zamana kadar sinema işletmecileri yeterli sayıda 3D film bulunmadığı gerekçesiyle salonlara 3D yatırımı yapmaya yanaşmıyor, film yapımcıları da 3D uyumlu salon sayısının yetersizliği gerekçesiyle 3D film üretmek istemiyordu. Ancak Dünyanın Merkezine Yolculuk ve Avatar gibi filmlerin etkisiyle 3D filmlere yönelik ilginin tüm dünyada zirve yapması bu ikilemi ortadan kaldırdı. Bir yandan üretilen 3D film sayısı, diğer yandan 3D’ye uyumlu salon sayısı hızla artıyor.”

Henüz gösterime girmiş hiç yerli 3D film bulunmamasına rağmen Türk sinema endüstrisinin de söz konusu dönüşümden payına düşeni aldığı vurgulanırken “Çok değil bundan bir yıl kadar önce sayıları 20’lerde gezinen 3D salonların sayısı şu anda 80’e yaklaşmış durumda. Ve bu rakamın hızla artması bekleniyor” denildi.

-ÜÇ YILDA TÜM SALONLARA 3D-

Gösterime girmek için gün sayan ilk yerli 3D sinema filmi projesi Cehennem’in stüdyo işlerini üstlenen 35mm Stüdyo Hizmetleri’nin sahibi Ahmet Edebali sonbahara kadar 3D gösterim yapabilen salon sayısının 100’ü aşacağını söyledi. Medyavizyon Sinema Dağıtım Departmanı Müdürü Tolga Akıncı ise “Dört-beş yılı bulmaz, 1800’e yakın perdenin yüzde 80’i dijitale geçer” dedi. Yapımcı Şükrü Avşar ise tüm salonlardaki dijitalleşme konusunda “En geç üç yıl içinde” değerlendirmesinde bulundu. Halen 232 sinema salonu bulunan Mars Entertainment Group’un Satış ve Pazarlama Müdürü Elif Kaplangı da “Kasım 2007’de sadece iki salonda tek filmle başladık. Temmuz 2008’de 10 salona ulaştık, bugünkü sayı 29” diyerek dönüşümün hızını ortaya koydu.

3D film gösterim sistemlerinin ithalatını ve kurulumunu yapan Matris Mühendislik’in sahibi Atilla Mazlumca ise “Yedi yıl içinde tüm salonların 3D’ye geçeceğine inanıyorum” diyerek, yapımcı, dağıtımcı ve işletmecilerden daha uzun bir takvim öngördü. Mazlumca, daha önce bu konuda 12 yıllık bir takvim öngörürken Avatar filminden sonra ortaya çıkan büyük ilgi nedeniyle düşüncesinin değiştiğini söyledi.

Yapımcı, dağıtımcı ve salon işletmecisi şapkalarının her üçünü de taşıyan Özen Film’in sahibi Mehmet Soyarslan ise salonlardaki dönüşüm süreciyle ilgili olarak “Maliyetler çok yüksek, yatırımın geri dönüşünü almak çok uzun zaman gerektiriyor. Birileri kazanacak ama çok can da yakacak” dedi.

-SİNEMALARA 250 MİLYON DOLAR YATIRILACAK-

Sinemaların 3D teknolojisiyle donatılma maliyetinin, salonun büyüklüğü, şekli ve koltuk sayısına göre farklılıklar gösterdiği kaydedildi. 3D gösterim cihazları ithal edip kuran Atilla Mazlumca, salondan salona ve markadan markaya değişiklik gösteren dönüştürme maliyetinin 120-170 bin dolar arasında değişebildiğini, ortalama maliyetin ise 150 bin dolar olarak kabul edilebileceğini anlattı. Ortalama 150 bin dolarlık bir maliyet hesabıyla, halen bu sisteme geçmemiş 1700’e yakın salonun dönüştürülmesi için bugünkü rakamlarla 250 milyon doların üzerinde bir harcama yapılması gerektiği hesaplandı.

3D yaygınlaştıkça bu maliyetlerin düşme olasılığı konusuna da değinilen analizde bunun iki nedenden ötürü zor olduğu görüşüne yer verildi:

“Birincisi şu anda 3D gösterim altyapısı kurmak için harekete geçen herhangi bir salon sahibi, bunun için en erken sonbahara kadar beklemesi gerektiğini öğreniyor. Yani cihaz talebi bu düzeyde seyrettikçe fiyatların kısa vadede düşmesi zor. İkincisi dijital projeksiyon sistemlerinin asıl para tutan tarafı, dijital görüntüyü üç boyutluya çeviren prizma kısmı. Ve fiyatın en az üçte birlik kısmını oluşturan bu bölümün dünyada tek üreticisi var. Yani bu konuda bir tekel olduğu için fiyatlar ciddi şekilde düşemez, olsa olsa birazcık gevşeyebilir.”

-YERLİ 3D FİLMLER GELİYOR-

CNBC-e Business’ın haber analizinde yerli yapımcıların 3D’ye ilgisine ve bunun nedenlerine de değinildi. Yönetmenliğini Biray Dalkıran’ın, stüdyo işlerini 35mm Stüdyo’dan Ahmet Edebali’nin üstlendiği ilk üç boyutlu yerli sinema filmi Cehennem’in çekimleri tamamlandı ve yakında gösterime hazır olacak. Avşar Film de senaryosunu ünlü karikatürist Can Barslan’ın yazdığı Sıhhi Tesisat Cinayetleri adlı bir üç boyutlu film için hazırlıklara çoktan başladı.

Mars Entertainment’dan Elif Kaplangı yerli yapımcıların 3D filmlere yönelmelerini şöyle değerlendirdi:

“Üç boyutlu filmler sinema salonundan kopyalanamadığı için hem stüdyolar hem de yapımcılar tarafından özellikle tercih ediliyor. Seyircinin üç boyutlu film izleme tercihi de artıyor. Ayrıca üç boyutlu olmasa bile dijital filmler klasik negatiflerin aksine kaç kez gösterirseniz gösterin, görüntü kalitesini yitirmiyor. Yani kopyaların eskimesi diye bir şey söz konusu değil...”

35mm Stüdyo Hizmetleri’nden Ahmet Edebali de bu konuda şunları söyledi:

“3D salonları negatiften değil, dijital projeksiyondan gösterim imkanı sağlıyor. Bu tip salonların yaygınlaşmasıyla filmlerin seyirciyle buluşturulması için yapımların negatif kopyalarına hiç ihtiyaç kalmıyor. Çünkü dijital kayıttan direkt perdeye aktarılıyor. Negatif kopya için filme, kimyasallara, banyo teknolojilerine falan harcama yapılmayacak. Negatif olmadığı için üretim maliyetleri düşüyor. Dolayısıyla yapımcıların daha fazla sayıda film üretme şansı oluyor.”

3D’nin etkisiyle film üretim ve dağıtımı tümüyle dijitalleşeceği için maliyetlerin ciddi şekilde düşeceğini belirten yapımcı Şükrü Avşar “Örneğin şu anda yaptığım bir filmde bütçemin yüzde 30’unu ham film, baskı ve banyo gibi kısımlara ödüyorum. Bunlar aradan çıkınca yüzde 30-35 daha ucuza mal edeceğim. Bu prodüksiyona yansıyacak ve daha iyi işler yapmaya çalışacağım. Bu açıdan 3D ve dijitalleşme sinemayı da yapımcıyı da daha rahatlatacak bir şey” dedi.

-SEYİRCİ BASKISI ÇOK ETKİLİ-

Yönetmen Biray Dalkıran’a göre yapımcıların 3D filmlere yönelmesinin arkasındaki bir başka neden de ileride ortaya çıkacak yeni iş imkanları: “3D sektörün iş imkanlarını artıracak. Avrupa’daki reklam çekimleri falan kısmen buraya kayacak. Çünkü 3D reklamların da çekilmesi gerekiyor. Ayrıca 3D televizyonlar piyasaya çıkacak. Yani 3D yapımlar TV mecrasında da kendine pazar bulacak.”

Medyavizyon Sinema Dağıtım Departman Müdürü Tolga Akıncı, seyirci baskısının sinema salonu işletmecilerini 3D görüntü sistemlerine yatırım yapmaya zorladığını söyledi. Akıncı “3D olmasaydı, dünyada ve Türkiye’de sinema salonlarının dijitale geçişi bu kadar hızlı olmazdı. Çünkü son zamanlarda gösterilen beş adet üç boyutlu filmden üçü aynı zamanda 35 mm kopyalarıyla çıktı ve her üç filmde de 3D’nin seyirci oranı yüzde 70’e yakın. Ciro payında da bu rakam yaklaşık yüzde 80 oldu” dedi.

-İSTİHDAM SETLERDE ARTACAK SALONLARDA AZALACAK-

3D filmlerin üretimi sinema sektöründe istihdamı da etkileyecek. Cehennem’in yönetmeni Biray Dalkıran, “Tek kamera yerine en az iki kamerayla çalışmamız iki kat ışık, iki kat malzeme ve iki kat eleman demek. Biz normal bir filmin çekiminde 40 kişiyle çalışırken şu anda üç boyutlu çektiğimiz Cehennem’in setinde 75 kişilik bir ekip var” diye konuştu.

3D yapımlar sektörün stüdyo hizmetleri kısmındaki istihdamı da artıracak. 35mm’den Ahmet Edebali’nin 3D’de sağ ve sol göz için olmak üzere iki ayrı film hazırlar gibi çalıştıkları için en az yüzde 25’lik bir istihdam artışı yaşanacağını kaydetti.

3D’nin sektörün pazarlama kısmındaki istihdama etkilerini ise Avşar Film’in sahibi Şükrü Avşar şöyle anlattı: “Sinema salonlarında personel sayımız düşecek çünkü geleneksel negatif film gösterilen projeksiyon cihazlarını kullanan makinistlerde olduğu gibi dijitalde çok teknik birisi gerekmiyor. Sinema işletmeciliği daha az personelle yürüyebilecek. Oysa şu anda ikisi birden istihdam edilmeden olmuyor.”

ANKA

En Çok Aranan Haberler