Ülkemizde bulunan alt yapı sıkıntısı hala devam etmekte. Reklamın, ürün ve içerik kalitesinin önüne geçtiği ülkemizde, stad inşaları bunun en güzel örneklerinden. Stad yapmak, başarılı bir alt yapı kurmaktan daha az zahmetli ve daha çok reklam demek.
Avrupa’nın kaliteli liglerinde uygulanan hakem ücretleri esas alındığında, (İngiltere, İspanya gibi) Türk hakemlerinin maaşı 3’de 1 oranına anca denk geliyor. İspanya’da görev alan bir hakem aşağı yukarı 17 bin TL maaş aılırken, Türkiye’de bu ücret 6 bin TL'nin altında. Türkiye’de görev yapan hakemlere güven düşük. Bu da başarılı hakemleri dahi olumsuz yönde etkileyebiliyor.
Çok tartışılan ve konuşulan şike olayları hala net bir sonuca bağlanmamakla birlikte bir anda gündemden de düştü. Şampiyonlukların iptalinden kupa krizine, sıralamadan Avrupa’ya katılacak takımların değişmesine kadar spor dünyasını alt üst eden bu durum belirsizliğini koruyor.
Beşiktaş’ta otoriteler tarafından başarısız bir yönetim geçirdiğine kanaat getirilen Yıldırım Demirören, Beşiktaş Başkanlığından sonra TFF Başkanı oldu. Demirören, çok ağır eleştirilmesine rağmen, son seçimleri rakip dahi olmadan kazandı. Bu tarz olaylar ülke genelinde TFF’nin güvenilirliğini azaltmaya devam ediyor.
Avrupa’nın büyük liglerinin (La Liga, Premier Lig, Bundesliga, Serie A gibi) seyirci ortalamalarına oranla daha düşük seyirci ortalamasına sahip Türkiye Ligi, Passolig uygulaması ile tamamen dibe vurdu. Olayın daha vahim tarafı ise, uygulama sonrası rakamlar ortada iken, Yıldırım Demirören yönetiminin hala Passolig Lig uygulamasına devam etmesi.
Birçok seyircisi olmayan takımın Türkiye liginde olması, özellikle taraftar için seyir zevki bir yana, Avrupa’nın gözünde Türkiye Ligi'ni olumsuz etkilemeye devam ediyor. Bu örnekler devam ettikçe, lig kalitesi düşmeye devam eder.
Parti başkanlarının, her mitingde şehir takımlarının atkılarını boyunlarına takıyor olması dahi büyük ikilem yaratırken, çarşı taraftarının anlamsız suçlardan yargılanması siyaset ile sporun ne kadar iç içe olduğunu ortaya koyuyor. Benzer örnekleri Aziz Yıldırım – Tayyip Erdoğan çatışmalarında da görmüştük.
Türk Futbol basını olarak şişirme haberleri çok sevdiğimiz kadar, başarısızlıkları belirli isimlerin üzerine atmayı da çok seviyoruz. Tabii bunların da ötesinde, ciddi bilgiler yerine şov yapılan futbol programlarının artması da ayrı bir konu.
Kulüplerin borçlanmalarından, havuz sistemine, transfer ücretlerinden dış desteklere kadar birçok konu üzerine söylenecek çok şey var ama yakın bir zamanda sistem değişecek gibi de görünmüyor.