İstanbul Üniversitesi, yeni anayasa çalışmasını kamuoyu ile paylaştı. İstanbul Üniversitesi Anayasa Raporu, Türkiye ve yurt dışından birçok akademisyenin katılımıyla oluşturulan bilimsel toplantılar sonucunda hazırlandı. Raporda, "Türkçe dışındaki ana dillerin öğrenilmesi ve öğretilmesi anayasal güvence altına alınmalıdır." denildi.
Raporda, anayasanın değişmez hükümleri arasında yer alan "Türkiye’nin resmi dili Türkçe’dir" ifadesi ile ilgili bölümde, “Türkçe’nin resmi dil olması öngörülmeli, Türkçe dışındaki anadillerin öğrenilmesi ve öğretilmesi anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır.” ifadeleri yer alıyor.
Yargı alanında yapılması gereken değişikliklere de değinilen raporda, askeri yüksek yargı organları ile mahkemelerin kaldırılmasının gerekliliğini vurgu yapılıyor. “Yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlayıcı etkin güvencelere yer verilmeli, askeri yüksek yargı organları ve mahkemeleri kaldırılmalıdır. Askeri mahkemeler, sadece askeri disiplin konularına bakan uzmanlık mahkemesi haline getirilmelidir. Türkiye’nin uzun deneyim kazandığı anayasa yargısı, adli yargı ve idari yargı ayrımı korunmalıdır.” denildi.
Raporda, toplu iş sözlemesi, grev ve lokavt haklarıyla ilgili öneriler de yer alıyor. Öneride, “Yeni anayasada sosyal haklar ile ilgili olarak, sendikalaşma, toplu sözleşme ve grev hakları, sağlık hakkı gibi temel sosyal haklar, evrensel standartlar doğrultusunda güçlendirilmelidir. Bu haklar, ilkesel olarak, kamu özel ayrımı yapmaksızın tüm sektörlerde çalışanlara tanınmalı, çevre hakkı, güçlü hukuki müeyyidelere kavuşturulmalı, bunun yanında lokavt anayasada bir hak olarak öngörülmemelidir.” ifadelerine yer veriliyor.
İstanbul Üniversitesi raporunda, Meclis'in denetim alanlarının genişletilmesi, parti kapatılması davalarına izin vermesi, Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere önemli kuruluşlara üye seçimi gibi yeni yetkilerle donatılması gerektiği belirtiliyor.
Cumhurbaşkanının halkın seçmemesi ve geniş yetkiler verilmemesi gerektiği ifade edilen raporda, “Türkiye, 136 yıllık anayasal tarihinde sadece 1921 Anayasası döneminde 3 yıllık bir sürede Meclis Hükümeti sistemini uygulamış, geri kalan dönemde Parlamenter sistem içinde kalmıştır. Türkiye’nin bu tarihsel tecrübesi göz ardı edilmemelidir. İstikrarsız hükümet kaygısı ile, yeni bir sisteme geçerek, siyasi sistemde istikrarsızlaşmaya yol açılmamalıdır. Ancak, bugünkü gibi hem Parlamenter sistemi benimseyip hem de bu sistemle uyuşmaz biçimde, Cumhurbaşkanını halkın seçmesinden ve Cumhurbaşkanına önemli yetkiler verilmesinden vazgeçilmelidir. Parlamenter sistemin gereği de budur.” denildi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz