İSTANBUL (ANKA)- Doğal Hayatı Koruma Vakfı WWF Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Akın Öngör, Türkiye'nin Kyoto Protokolünü imzalamasını istediklerini, getireceği mali yükün ise protokol TBMM'den geçirilmeden müzakere edilebileceğini belirterek, imzalamamanın çıkış yolu olmadığını söyledi.
WWF Türkiye Yönetim Kurulu'na yeni seçilen Akın Öngör, Cem Duna, Caroline Koç, Filiz Demirayak düzenledikleri basın toplantısında iklim değişikliği ve Türkiye'ye etkisine ilişkin görüşlerini aktardı. Küresel tehdit olarak gördükleri iklim değişikliğinin etkisine yönelik kamuoyunda farkındalık yaratmak istediklerini belirten Öngör, iklim değişikliğinin bugünkü boyutuna ilişkin 20-30 yıl önce dünyanın önemli liderlerinin bilgilendirilerek uyarıldığını söyledi. Öngör, bu liderlerin gerekli önlemleri almadıklarını, iklim değişikliğine ilişkin halkları bilinçlendirmediğini vurgulayarak, "O zaman ki liderler yaşlıydı. Dünyayı yaşlı erkekler idare ediyordu, anneler idare etseydi bu durum daha farklı olurdu. Bu duyarsızlığı affetmemiz mümkün değil" dedi.
"Türkiye kyoto protokolünü imzalamalı"
Öngör, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği ülkelerinin içinde bulunduğu 184 ülkenin taraf olduğu BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine taraf olan Türkiye'nin Kyoto Protokolü'ne de taraf olmasını istediklerini kaydetti. Türkiye'nin bu protokolü imzalamaması halinde, diğer ülkelerin çevresel riski yüksek yatırımlarıyla "çöplük" durumuna düşeceğini belirterek, getireceği mali yükün ise protokol TBMM'den geçirilmeden, taraf olarak müzakere edilebileceğini ifade etti. Öngör, imzalamamanın bir çıkış yolu olmadığını vurgulayarak, bu konuda kamuoyunu bilinçlendirme görevinin ise basına düştüğünü dile getirdi. Devletin ve hükümetin de sorumluluk alması gerektiğini belirten Öngör, küresel ısınmaya karşı küresel çabanın şart olduğunu söyledi. Öngör, "2012'ye kadar Türkiye'nin imzalaması lazım ama bu tarihi beklemek gerekmiyor. Buna katılmazsak, bu tarihten sonra yapılacak müzakerelere de katılamayacağız. 2012 bitsin, sonra hareket ederiz lüksümüz yok" diye konuştu.
Küresel ısınmanın etkilerinin bilimsel olarak kanıtlandığını dile getiren Öngör, tarımın belirli alanlarda olumsuz etkilendiğini, su seviyesinin yükseldiğini ve 100-150 milyon insanın su taşkınları nedeniyle tehdit altında bulunduğunu kaydetti. Öngör, yapılan bilimsel çalışmalara göre, küresel ısınma nedeniyle dünyanın 2 derece ısındığını, 2075 yılında da bunun 5 dereceye çıkacağının öngörüldüğünü belirtirken, dünyadaki ısı artışının sınırlandırabilmek için de küresel çabanın şart olduğuna dikkat çekti. Öngör, önümüzdeki 5 yıl içinde lider ülkelerin koordineli bir şekilde teknolojiyi de kullanarak, yürütecekleri çalışmalarla 2 derecelik küresel ısınmanın sabit kalmasının sağlanabileceğini ifade etti.
Türkiye'nin 3 Van Gölü kadar su kaybı var
Küresel ısınma nedeniyle yok olan sulak alanlara dikkat çeken Akın Öngör, su konusunda da adım atılmasının önemini vurguladı. Öngör, tarım alanlarının yüzde 75'inin "vahşi" bir şekilde sulandığını, damlama su yöntemiyle tarım alanlarının sulanmasının ise yüzde 70-75 gibi tasarruf getirdiğini kaydetti. Öngör, evsel ve endüstriyel su kullanımını bilinçlendirmeye yönelik de çalışmalar yapılmasının önemine işaret etti. Türkiye'nin sularının çoğunu kaybettiğini ve 3 Van Gölü kadar su kaybı bulunduğunu vurgulayan Öngör, küresel ısınmanın etkilerini en aza indirmek için enerji politikalarının değiştirilmesi, yenilenebilir enerji kullanımının artırılması, enerji ve su kaçaklarının önlenmesine yönelik kamu otoritesinin çalışma başlatması gerektiğini kaydetti.
Küresel ısınmaya karşı "işin anahtarının cepte yattığını" vurgulayan Öngör, kamu ve yerel yönetimlerin bir an önce önlemini almasının şart olduğunu ifade etti. Öngör, iklim değişikliğiyle birlikte 2 milyar dolarlık yeni bir sektörün de ortaya çıktığını belirterek, iklim değişikliği için yapılacak çalışmalardan kar sağlama imkanın da bulunduğuna dikkat çekti.
WWF Türkiye Başkan Yardımcısı Cem Duna da Türkiye'nin yerel gündemden ziyade, küresel gündeme geçişi bir an önce yapması gerektiğini kaydederek, Kyoto Protokolü'nün imzalanması gerektiğini söyledi.