HABER

"Türkiye AB'ye 'Hayır' demeli"

BERLİN (İHA) - Almanya'da yayınlanan Die Welt gazetesinin bugünkü sayısında, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) "hayır" demesi gerektiği ifade edildi.

Fransızlar ve Hollandalılar'ın Avrupa Anayasası'nı reddetmelerinin Türkler'i ürküttüğü öne sürülen yazıda, "Siyasetçiler hiçbir şeyin değişmediğini açıklıyor; fakat medya ve halkta, Türkiye'nin üyeliğinin Avrupa halkının istememesine rağmen gerçekleştirilemeyeceği görüşü yaygınlaşıyor. Türkler, Fransız ve Hollandalılar'ın AB Anayasası konusunda verdikleri 'hayır' kararının, Türkiye'nin üyeliğine de 'hayır' demek olduğunun çok iyi farkında" denildi.

Yazıda şu ifadelere de yer verildi:
"Köşe yazarı Yusuf Kanlı, Turkish Daily News gazetesinde, anayasa karşıtlarının kampanyalarında, Türkler'in üyelik isteğini domdom kurşunu, yani rakiplerini en kötü yaralayan gerekçe olarak kullandıklarını yazıyor. Referandum dışında, Fransa ve Almanya'da, Türkiye'nin destekçilerini kaybedebileceği iktidar değişikliklerinin işaretleri alınıyor. Köşe yazarı Fehmi Koç, hükümete yakın Yeni Şafak gazetesinde, 'Alman-Fransız motoru öldü' diye yazdı. Koç, başarısızlıkla sonuçlanan referandumların ardından, mecburen radikal bir strateji değişikliğinin yapılmak zorunda olduğunu, birçoklarından daha iyi algıladı. Türkler'in pazarlık taktiği şimdiye dek; reform hırsı, AB'nin kilit isimleri etrafında yoğun kişisel reklam ve Türkiye'nin üyeliğine olanak vermediği taktirde Avrupa'nın inandırıcı olmayacağı, dürüst olmayacağı ve sözünü tutmamış olacağı şeklinde kamuoyunda koparılan gürültüden oluşan bir karışımdı. Ankara bu şekilde Avrupalılar'ın kazanılamayacağını şimdiye kadar algılayamadı. Fehmi Koç, Türkler'in çabalarının bugüne dek bir avuç Avrupalı lideri ikna etmek için kullanmakla sınırlı kaldığını yazıyor ve AB içinde bu yolla köklü kararların alınmasının, Fransız referandumundan beri artık mümkün olmadığını belirtiyor."

"TÜRKİYE'NİN AB'YE ÜYELİK SÜRECİNİN DİNAMİĞİ DEĞİŞTİ" Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, referandumun konusunun Türkiye'nin üyeliği olmadığını açıklayarak, AB'nin katılım müzakerelerini taahhüt ettiğini, bu taahhüdün ise, Paris ya da Berlin'de hükümette kim olursa olsun, münferit hükümetlere bağlı olmadığını söyledikleri kaydedilen yazıda, "Bu doğru olabilir; fakat köşe yazarlarının çoğu, Ekim'de başlaması öngörülen müzakerelerin, Avrupa'da değişen hava nedeniyle projenin engellenmesi için bahane arayışına dönüşebileceği görüşünde hemfikir. Bazı yazarlar böylesi bir aşağılanmayı beklemek bile istemiyor. Hürriyet gazetesi yazarı Ferai Tunç, "Türkiye, AB'ye 'hayır' diyerek, Avrupalılar'ı bu yükten kurtarabilir" diye yazıyor. Her halükarda sürecin dinamiği değişti. Sadece AB'ye ulaşmak çok zorlaşmayacak. AB de Türkler'in gözünde daha birkaç hafta öncesine göre daha zayıf ve daha az cazip. Türkiye'de henüz bir zihniyet değişimi gözlenmiyor, fakat AB coşkusu azalıyor. Bu gelişme daha birkaç ay öncesinden başladı. Nisan'da yapılan bir kamuoyu yoklamasında, AB üyeliğine onay verenlerin oranı artık sadece yüzde 63'dü. Bu oran hala çoğunluğu oluşturmasına karşın, öncekilere göre yüzde 10 azdı. Fransa ve Hollanda'daki referandumlar sonrasında bu oran daha da düşebilir" denildi.

Türkiye'de birkaç haftadan beri medyada yüksek sesle, şimdiye kadar geri çevrilen ayrıcalıklı ortaklık çözümünün, neticede pekala daha avantajlı yol olup olmayacağının düşünüldüğü belirtilen yazıda, "Kaldı ki bu sadece, egemenlikten çok fazla feragat edilmemesi avantajını sağlıyor. Köşeyazarı Gündüz Aktan, 19 Mayıs'ta okuyucularıyla şunları paylaştı: 'Katılım müzakereleri 20 yıl sürebilir, buna karşılık ayrıcalıklı ortaklık kararı gecikmeden alınabilir. Türkiye bu durumda daha sonraki tam üyelikten vazgeçmek zorunda kalmayacak. Türkiye'nin, Avrupa Savunma Bakanları Komitesi'nde oy hakkı olacak ve birçok üründe fiyat artışına yol açacak çok sayıda AB standardına uyum sağlamadan, ayrıcalıklı ortak olarak da neredeyse tam üye gibi mali destek alacak. Çevre korumasına ilişkin koşullara ve işyeri düzenlemesine riayet edilmesinin maliyeti GSMH'nın yüzde 3'ünü bulacaktır'. Oldukça etkili gerekçeler, ancak Başbakan Erdoğan da halkını ikna edebiliyor. Türk tarihinde kendi yerini üyelik süreciyle ilişkilendiren Erdoğan, 2023 yılında, Türkiye Cumhuriyeti'nin tam 100'üncü yıldönümünde, ülkesinin AB üyesi olacağından kesinlikle emin" denildi.

En Çok Aranan Haberler