ANKARA (İHA) - AK Parti için yeni Anayasa hazırlayan Prof.Dr. Ergun Özbudun, hazırlanan anayasa taslağına ilişkin olarak, 'taslak laikliğin içini boşaltıyor' iddialarına sert çıktı. Özbudun, "Laikliğin içinin boşaltıldığı yolundaki iddialar tamamen mesnetsiz, haksız ve insafsız iddialardır" dedi.
Kamu Araştırmalar Vakfı tarafından Karayolları Genel Müdürlüğü Toplantısı Salonu'nda düzenlenen 'Türkiye Anayasasını Arıyor' konulu sempozyumda konuşan Özbudun, hazırladıkları anayasa taslağına ilişkin yapılan 'haksız' eleştirilere cevap verdi. Taslak hazırlanırken, laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin korunmasına ilişkin maddelere özen gösterildiğini belirten Özbudun, 'Hazırlanan taslak laikliğin içini boşaltıyor' yönündeki iddialara sert tepki gösterdi. Taslak kamuoyuna açıklanmadan hatta pek az bölümü basına yansıdığı zamanlarda, 'bunun laikliğin içini boşalttığı, zayıflattığı, sağından solundan kemirdiği' yolundaki iddiaları 'tam bir insafsızlık eserini teşkil etmektedir' sözüyle değerlendiren Özbudun, "Çünkü 1982 anayasası laikliğe ne kadar bağlıysa, hazırlamış olduğumuz taslakta en az o kadar bağlıdır. Hatta bazı noktalarda daha fazladır. Laikliğin içinin boşaltıldığı yolundaki iddialar tamamen mesnetsiz, haksız ve insafsız iddialardır" dedi.
Olağanüstü şartlarda hazırlanan 1982 Anayasasının birçok değişikliğe uğramasına rağmen anayasanın yapılışındaki şartların ona verdiği otoriter ve devletçi zihniyetin tümüyle silinebildiği söylemenin mümkün olmadığını ifade eden Özbudun, geçtiğimiz 10 yıl içerisinde aralarında CHP, DYP gibi siyasi partiler ile TÜSİAD, Türkiye Barolar Birliği ve TOBB gibi birçok siyasi parti ve sivil toplum kuruluşunun yeni anayasa taslakları hazırladığını hatırlattı. Başbakan Erdoğan'ın kendine yaptığı öneriyle, yeni sivil anayasa çalışmalarına Haziran ayı başında başladıklarını anlatan Özbudun, şunları kaydetti:
"Bu süreçte AK Parti'nin seçim beyannamesi de açıklanmıştır. Bu beyannamenin önemli maddelerinden birini de 'yeni, sivil ve demokratik bir anayasanın' vaadi oluşturmaktadır. Sivil, demokratik, insan haklarını evrensel düzeye yükselten ve devlet kurumları arasındaki uyumu da parlamenter rejime göre takdim eden bir anlayış içermektedir. Bunun da mümkün olan en geniş toplumsal mutabakatla gerçekleşmesi temennisi de seçim beyannamesinde yer almıştır. Bu görüşleri bende savunduğum için bu daveti kabul ettim.
Belli bir çalışma sonunda taslağı Ağustos ayı sonlarında parti yöneticilerine teslim ettim. Şu anda AK Parti içinde değerlendirme süreci devam etmektedir."
TASLAK SON NOKTA DEĞİL, BAŞLANGIÇ NOKTASIDIR Taslağa gerek yöntem, gerekse içerik bakımından pekçok eleştiri aldığını hatırlatan Özbudun, "Bu iddiaların bir kısmı en basit bir hukuk bilgisine sahip olanları bile hayrete düşürecek şekilde hukuki düşünce tarzından uzaktır" diye konuştu. Bunların başında 'Anayasa taslağını niye bir parti hazırlamıştır' anlayışının geldiğini dile getiren Özbudun, geçmişte de siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarının anayasa taslağı hazırladığına dikkat çekti. "AK Parti'nin özel bir durumu vardır. Çünkü taslağın
TBMM'ye sunulabilmesi için en az 184 milletvekilinin imzası lazımdır" diyen Özbudun, "Dolayısıyla, böyle bir şeyin AK Parti'nin öncülüğünde yapılması Anayasal bir mecburiyettir" diye konuştu.
Özbudun, hazırlık çalışmalarının 'gizli-kapaklı yapıldığı'na dair iddialara ilişkin olarak da, geçmişteki örneklere bakıldığında bütün taslak çalışmalarının kamuoyuna açıklanana kadar gizlilik içinde gerçekleştiğini belirterek, "Bir akademik çalışma doğası gereği aleni olma durumunda değil" şeklinde konuştu. Bu çalışmanın, sanki sürecin sonu gibi takdim edilmesine de tepki gösteren Özbudun, "Oysa bu sürecin noktası değil, başlangıç noktasıdır. AK Parti bunu kendi projesi olarak sahiplendikten sonra dahi, 'bitmiş, son nokta konmuş' anlayışıyla bakmamaktadır. Bu son nokta değil, başlangıç noktasıdır" ifadesini kullandı.
Özbudun, bütün bunların dışında bir de, 'Görevde bulunan TBMM yeni anayasa yapamaz. Kurucu Meclis yapar' anlayışı bulunduğuna dikkat çekerek, "Kurucu Meclis'e, genellikle anayasal sistemin derin bir kesintiye uğraması halinde müracaat edilir. Bu bir iç savaştır, ihtilaldir, darbedir, yabancı işgaldir. Dolayısıyla ortada olağanüstü bir durum olmadığı için buna gerek yoktur" değerlendirmesinde bulundu.
YAŞ VE HSYK KARARLARININ YARGI DENETİMİNE AÇILMASI Anayasanın ilk 3 maddesine dokunulamayacağına ilişkin görüşlere katılmadığını, ancak Türkiye Barolar Birliği'nin taslak çalışmasında anayasanın 2.maddesinde değişiklik yaptığına işaret eden Özbudun, "Ama biz böyle birşeyi uygun görmedik. Gereksiz tartışmayla enerjinin israf olmaması düşüncesi ile bu maddelere dokunmadık" dedi.
Taslağın temel prensiplerinin başında, temel hak ve hürriyetlerin evrensel düzeyde standartların oluşturulması olduğunu anlatan Özbudun, şöyle devam etti:
"Bunu gerçekleştirmeye çalışırken Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve onun bir parçasını oluşturan AİHM içtihatları rehber olarak alınmıştır. Anayasamızın 2.maddesine göre devletin temel niteliklerinden biri teşkil eden, hukuk devletinin üzerindeki bir takım kısıtlamalar kaldırılmasıdır. Bunlar özellikle Yüksek Askeri Şura kararları ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarının yargı denetimine açılması şeklinde somutlaşmaktadır. Devlet kurumları arasındaki ilişkilerin parlamenter sistem ilkelerine uygun biçimde düzenlenmesi esas alınmıştır. 1982 anayasası, hazırlanış şartları içinde durumun neticesi olarak, hükümet sistemi bakımından bir garabet örneği teşkil etmiştir. Yani çok yetkili fakat sorumsuz bir cumhurbaşkanlığı makamı ortaya çıkmıştır. Yetki ve sorumluluk paralel olmalıdır. Dolayısıyla bu anormal durumun bertaraf edilmesi gerektiği, cumhurbaşkanının parlamenter rejimde doğal olan temsili ve sembolik görevlerle donatılması gerektiği, geçmişteki anayasa çalışmalarının hemen hemen hepsinde yer almaktadır. Hazırladığımız taslakta, cumhurbaşkanının aşırı yetkililerinden arındırılması, temsili ve sembolik olmasına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır".