Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik sürecine ilişkin, "Buradan meydan okuyorum, desinler ki bize '2019'da üyelik perspektifi veriyoruz ya da 2020'de üyelik perspektifi veriyoruz' bütün fasılları açmaya ve kapatmaya, bütün hazırlıkları yapmaya hazırız." dedi.
Çelik, Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi 37. Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Zeytin Dalı Harekatı'nın ardından yaklaşık 500 bin Suriyelinin kendi topraklarına dönmesinin mümkün olacağını söyledi.
Bu durumun Türkiye ve Avrupa'nın üzerindeki göç baskısını azaltacağını vurgulayan Çelik, "İnsanların kendi topraklarına dönmesi demek hem göçün durması, hem de bu bölgelere tekrar terör örgütlerinin yerleşmesinin engellenmesi demektir. Terör konusundaki iş birliğimizi geliştirmemiz konusunda hiçbir şüphe yok." diye konuştu.
- "AB'nin yardım mekanizması yavaş"
Türkiye'nin göçmen sorunlarını çözme konusunda kararlı hareket ettiğini dile getiren Çelik, Türkiye'de 900 bine yakın Suriyeli çocuk olduğunu, yaklaşık yarısına eğitim verildiğini ancak diğer yarısının bu imkanlardan faydalanamadığını aktardı.
Çelik, bu çocuklara eğitim verilmesinin önemine değinerek, "Bu çocuklara eğitim veremezsek, yarın bu çocuklar DEAŞ gibi veya benzeri El-Kaide gibi terör örgütlerinin eline düşerler. Bizim bu çocuklara eğitim vermemiz lazım fakat AB'nin yardım mekanizması o kadar yavaş ki 5 yaşındaki çocuklar 55 yaşına, emeklilik yaşına gelene kadar bu yardımların gelmesi herhalde olmayacak." ifadesini kullandı.
- "Türk yargısına saygı göstermek lazım"
Demokrasinin zor koşullardan geçerken önerilmesi gereken şeyin Avrupa Parlamentosu'nun yaptığı gibi müzakereleri kesmek olmadığını ifade eden Çelik, yapılması gerekenin beraber çalışma olduğunu anlattı.
Çelik, her türlü eleştiriye açık olduklarını ve bunları bir katkı olarak gördüklerini dile getirerek, "Türkiye'de işten atılanlarla, yargı süreci devam edenlerle ilgili dosyaları yargıçlar ve savcılar kadar bilemeyiz. O sebeple toptancı şekilde 'İnsanlar işten atılıyor, gazeteciler içeri atılıyor' şeklinde yaklaşım üretmemek lazım. Yargı süreci işliyor, Türk yargısına saygı göstermek lazım. Yoğun mücadele veriyorlar. Suçsuz olduğu ispat edilenler serbest bırakılıyor, işlerine döndürülüyorlar." şeklinde konuştu.
- "Yegane model tam üyelik perspektifidir"
Çelik, katılımcılardan herhangi bir AB ülkesinde Türkiye'nin son yıllarda yaşadıklarının yaşanmasını hayal etmelerini isteyerek, o zaman kendi aldıkları tedbirlerin yüz ve bin katı tedbirlerin o ülkelerce alınabileceğini söyledi.
Türkiye-AB ilişkilerindeki ilerleme konusuna değinen Çelik, şöyle konuştu:
"26 Mart'ta Türkiye-AB Zirvesi gerçekleşecek. Bu zirvede yeni bir sayfa açacağımızı ümit ediyoruz. Zaman zaman 'Türkiye'yle biz terörle mücadele konusunda ya da göç konusunda iş birliği yapalım ama Türkiye-AB ilişkileri katılım müzakereleri konusunda ilerlemeyelim' gibi sözler duyuyoruz. Türkiye-AB ilişkilerinin temeli katılım müzakereleridir. Tam üyelik perspektifidir. Bunun dışında ikinci bir model ya da imtiyazlı ortaklık gibi modeller kesinlikle söz konusu olmayacaktır. Yegane model tam üyelik perspektifidir. Onun dışındaki birtakım şeylerin dillendirilmesini esasında Türkiye-AB ile gerçekleştirilmek istenen, kurulmak istenen bu büyük resmin sabote edilmesi olarak görüyoruz."
- "Bütün fasılları açmaya ve kapatmaya hazırız"
Çelik, yakın zamanda Balkanlar'a üyelik perspektifi verilmesinden memnun olduklarını aktardı.
Balkanlar'da barışın sağlamlaşması için bunun gerekli olduğunu dile getiren Çelik, şunları kaydetti:
"Ama bir çifte standarda dikkatiniz çekmek isterim. Balkan ülkelerine şu söylenmiştir, '2025'e kadar üye olacaksınız, hazırlıklarınızı tamamlayın.' Maalesef 50 yıldır müzakere eden Türkiye'ye böyle bir perspektif verilmemiştir. Çok açık şekilde söylüyorum, Türkiye'ye dönük olarak bu tavır tamamen siyasidir. Hiç kimse bize teknik izahlarda bulunmasın. Buradan meydan okuyorum, desinler ki bize '2019'da üyelik perspektifi veriyoruz ya da 2020'de üyelik perspektifi veriyoruz' bütün fasılları açmaya ve kapatmaya, bütün hazırlıkları yapmaya hazırız. Balkan ülkelerine 2025 perspektifi verirken Türkiye'yi 50 yıldır bekletmenin herhalde teknik bir gerekçesi olamaz. Üstelik Türkiye bu bahsettiğiniz bazı ülkelerden çok daha Avrupalıdır. Biz Avrupa'da yeni değiliz. "
- "Buyrun hemen 23. ve 24. fasılları açalım"
Çelik, "Ne zamandan beri AB'nin değerlerinin dini temellere dayanmaya başladı" diye sorarak İslam'ın Avrupa'da yeni bir din olmadığını, AB'nin dinlerin ve kimliklerin barış içerisinde yaşama perspektifi olduğunu kaydetti.
Yargı bağımsızlığı, ifade ve basın hürriyeti konusunda eleştirildiklerini belirten Çelik, bu konuları içeren fasılların 23. ve 24. fasıllar olduğunu anımsattı.
Çelik, "Buyrun hemen 23. ve 24. fasılları açalım, Türkiye müzakere etmeye hazırdır." diyerek, şöyle devam etti:
"Yanına da 19. faslı yani sosyal politikalar ve istihdam faslını ekleyelim. 3 fasıl da hemen müzakere etmeye hazırız. Normalde hukuk devletinden, basın hürriyetinden ya da ifade hürriyetinden bunların konuşulmasından çekinecek olsam ağzıma en son almam gereken fasıllar 23. ve 24. fasıllar olur. Tam tersine diyorum ki 'Gelin ifade hürriyetini, basın hürriyeti konuşalım yargı bağımsızlığını konuşalım. Beraber çalışalım, 23. ve 24. fasıllar açalım' diyorum. Sonuç olarak Türkiye, AB tam üyelik perspektifini korumaktadır. Avrupa'daki sağduyulu dostlarımızla, gerçek demokratlarla özellikle de sivil toplum örgütleriyle bu çalışmaları sürdürmeye devam edeceğiz. Umarım AB'nin diğer mekanizmalarına da Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi'ndeki sağduyu ve iş birliği yayılır. Buradaki diyalog oralara da yayılır. Arkadaşlarımız dediği gibi geleceğe bakmalıyız."
Dünyadaki liberal düzenin sona erdiğini ve dünyanın eskisi kadar istikrarlı bir yer olmayacağını ifade eden Çelik, son gelişmelerin yeni döneme girildiğini gösterdiğini söyledi.
Çelik, bu dönemde Türkiye-AB arasında daha çok iş birliği ve kaynaşmanın istikrarı, barışı ile diyaloğu arttıracak döneme imza atacak en önemli güç olduğunu vurguladı.
Konuşmanın ardından Adana'daki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, Bakan Çelik, Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi Eş Başkanı Annie Van Wezel, AB Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Gabriel Munuera Vinals ve TOBB Başkanı ve Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi Eş Başkanı Rifat Hisarcıklıoğu'na anı objesi takdim etti.
(Bitti)