Uluslararası yatırım bankası Morgan Stanley, Türkiye'nin birçok Avrupa ülkesinin yarısına yakın bir gelire sahip olmasına karşın, uyguladığı yapısal reformlar ve ihtiyatlı ekonomik politikalarla, Avrupa hükümetlerine örnek teşkil ettiğini bildirdi.
Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkilerinin ağırlıklı olarak ele alındığı Morgan Stanley raporunda, Avrupalı gelişmiş ülkelerin, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerden dersler çıkarması gerektiği vurgulandı.
Raporda, Avrupa'nın gelişmiş ülkelerinin, gelişmekte olan ülkelere, yapısal kusurlar ve küreselleşmenin getirilerinin nasıl fırsatlara dönüştürüleceğine ilişkin verdikleri tavsiyeleri unuttukları belirtilirken, küreselleşmeye karşı daha korumacı bir yapıya yönelen Avrupa'nın, temel yapısal sorunlarını anlayamayacağı ve bunlara çözüm getiremeyeceği kaydedildi.
Fransa ve Hollanda'da, AB Anayasası üzerine yapılan referandumlara da değinilen raporda, Avrupa'nın asıl sorununun, mantık yetersizliği ve geçmişe dayanan yapısal sorunlar olmasına rağmen, popülist siyasetçiler ile referanduma katılanların, Avrupa'nın temel sorunlarıyla hiçbir ilgisi olmayan "Türkiye'nin AB üyeliği ile Polonyalı su tesisatçısının hikayesi" gibi konulara odaklandıkları vurgulandı.
Morgan Stanley raporunda, Avrupa'nın tersine, tek haneye düşen enflasyon oranı, gerileyen faiz oranları ve yüksek büyüme rakamıyla Türkiye'nin, gelecek yılın sonuna kadar, kamu maliyesine ilişkin Maastricht Kriterini yakalayacağı vurgulandı.
AB ülkelerinde yapılan referandumların, Türkiye ile doğrudan bir bağlantısının bulunmadığının altının çizildiği raporda, bu yıl AB ile Türkiye'nin müzakerelerinin başlayacağı, müzakere sürecinin on yıldan az sürmeyeceği belirtilirken, "müzakere sürecinde, Avrupalılar, Türkiye gibi bir ülkeye sahip olmanın stratejik gerekliliğini keşfedeceklerdir" tespitine yer verildi.