HABER

Türkiye Barolar Birliği "balyoz raporu"nu yayımladı

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu başkanlığındaki bilimsel komisyon, "Balyoz Raporu'nu yayımladı.

Yargılamanın çeşitli aşamalarında özgürlükler lehinde karar veren hâkim ve savcıların görev yaptıkları mahkemeden bir biçimde uzaklaştırıldığı, yürütme organının çeşitli temsilcilerinin yargının bağımsızlığına yönelik müdahale izleminin ortaya çıktığının belirtildiği raporda, adil yargılanma hakkı ihlali iddiaları anlatıldı.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu başkanlığında kurulan ve Ankara Üniversitesi, Başkent Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi ile Çankaya Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşan bilimsel komisyon tarafından hazırlanan "Balyoz Raporu', yayımlandı.Kamuoyunda "Balyoz' olarak bilinen davanın hükmünün ve dava sürecinin adil yargılanma ve özellikle delillerin sahteliği açısından incelendiği bilimsel raporda, çok sanıklı "Balyoz Davası'nda sanıkların adil yargılanma haklarına yönelik gerçekleştirilen ihlaller ve özellikle sahte deliller ele alındı. Raporun, Balyoz davasının yargılama esnasında sanıkların adil yargılanma haklarına yönelik olarak gerçekleştirilen ihlâllerden özellikle öne çıkanlarını ele almak ve kamuoyunun bilgisine sunmak amacıyla hazırlandığı belirtildi.

FİİLSİZ SUÇ OLMAS VE SAVUNMA HAKKI İHLAL EDİLDİ

Yargılamanın çeşitli aşamalarında özgürlükler lehinde karar veren hâkim ve savcıların görev yaptıkları mahkemeden bir biçimde uzaklaştırıldığı, yürütme organının çeşitli temsilcilerinin yargının bağımsızlığına yönelik müdahale izleminin ortaya çıktığının belirtildiği raporda, adil yargılanma hakkı ihlali iddiaları şöyle sıralandı:

"Cezaevi yerleşkesi içinde yargılama yapılması. Sanıkların beraat etmesini sağlayabilecek bir takım delillerin, kendilerinden kamu güvenliği gerekçesiyle saklanması. Davaya konu olan dijital delillerin bir kısmının fotoğraf ve imajlarının, hukuki bir gerekçe olmaksızın uzun süre savunmaya verilmemesi ve böylelikle savunma hakkının ve dolayısıyla adil yargılanma hakkının ihlali. Savunma makamının dinlenilmesini istediği, olay hakkında doğrudan bilgileri olduğu son derece açık olan bir kısım tanıkların, mahkeme tarafından çağrılmaması ve dinlenmemesi. Savunma makamının sunduğu, hükme esas alınan dijital delilerin sahteliğine ilişkin çok sayıda aynı yönde uzman mütalaasının hiçbir gerekçe gösterilmeksizin dikkate alınamaması. Eksik kovuşturma yapılması."

Yerel mahkeme hükmünde her bir sanık ile fiili arasında sanığın hangi gerekçeyle mahkum olduğunun ortaya konulacak açıklıkta gerekçede yer verilmediğinin belirtildiği raporda, bazı sanıkların yargılamaya konu olabilecek bir fiillerinin dahi olmadığını ve "fiilsiz suç olmaz" ilkesinin ihlal edildiği savunuldu. Raporda, yargılama sırasında avukatların dinlenerek savunma hakkının ihlal edildiğinin ifade edildiği bu durumunda Yargıtay tarafından gözetilmediğinin dile getirildi.

"ÖZGÜRLÜK KARARI VEREN HAKİMLER MAHKEMEDEN UZAKLAŞTIRILDI"

Bir suç ile itham edilen herkesin, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayıldığının anımsatıldığı raporda, suçlananların, suçlamanın niteliğinden ve nedenlerinden haberdar edilmesi gerektiği vurgulandı. Sanıklara savunmasını hazırlamak için gerekli zamanın verilmesi gerektiğinin altı çizilen raporda, sanıkların bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal edildiği belirtildi. Raporda, Balyoz Davası'nda görev yapan kimi hakim ve savcıların Anayasa'ya göre "mahkemelerin bağımsızlığı" ve "hakimlik ve savcılık mesleği teminatı" esaslarına göre düzenlenmesi gereken atama, meslekte ilerleme, görev yeri gibi özlük işlerinin söz edilen teminatın kapsamının dışında kaldığı izleminin edinildiği vurgulandı. Yargılama sırasında özgürlükler lehine tutum alan hakim ve savcıların bir şekilde görev yaptıkları mahkemelerden uzaklaştırıldıkları yönünde ciddi bir algının ortaya çıktığının belirtildiği raporda, AİHM içtihatları karşısında Balyoz davasının yargılamasını yapan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin bağımsızlığına yönelik oluşan kuşkuların makul karşılanmasının mümkün olmayan bir düzeye ulaştığının kabul etmek gerektiği ifade edildi.

BAĞIMSIZLIĞA GÖLGE DÜŞÜRÜLMÜŞTÜR

Başbakan ve bazı bakanların davaya yönelik beyanlarının da kuşkuların nedeni olduğunun savunulduğu raporda, şu ifadelere yer verildi:

"Bir bakanın, şüphelilerin tutukluluk itirazını kabul eden hâkime yönelik olarak "çetenin nöbetçi hâkimleri' tanımlamasını yapması; yürütmenin "mahkemelerin bağımsızlığı' ilkesine aykırı olarak yargıya müdahale etme niyet ve iradesini ortaya koyan en çarpıcı örneklerden biri olarak hafızalara kazınmıştır.

Mahkemenin özellikle yürütme organı karşısındaki bağımsızlığına gölge düşüren bir başka uygulama da, yargılamanın gerçekleştirildiği mahaldir. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki salonda yaptığı duruşmalar, Anayasa'da da ifadesini bulan yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanıldığına ilişkin hükme aykırı bir görünüm oluşturmuştur. Sanıkların, haklarında verilmiş olan tutukluluk kararı uyarınca tutuldukları ve Adalet Bakanlığı'nın sorumluluğunda bulunan cezaevi yerleşkesinde yargılanmaları, Bakanlık nezdinde yürütme yetkisi ile mahkeme nezdinde yargı yetkisinin birliği çağrışımına neden olmuş; genelde yargının, özelde ise değerlendirmeye konu Balyoz Davasını sonuçlandıran mahkemenin bağımsızlığına gölge düşürmüştür."

HÜKMÜN ESASI, HUKUKEN SAKAT

Mahkemenin tarafsızlığının da adil yargılanma hakkı bakımından en az bağımsızlık kadar önem taşıyan bir unsur olduğunun belirtildiği raporda, davanın çift başlı ceza yargılaması sistemi kapsamında görülmüş olmasının dahi tarafsız bir mahkeme önünde yargılanma hakkının tek başına ihlali anlamı taşıdığı ifade edildi. Özel yetkili mahkemelerin kapatılmasının mahkemelere duyulan güvensizliğin ve bunların "tarafsız mahkemeler" olamayacaklarına ilişkin korkuların haklı olduğunu gözler önüne serdiğinin kaydedildiği raporda, şu tespitlere yer verildi:

"Davayı gören Yerel Mahkeme'nin hükmüne esas aldığı ve Şubat ve Haziran 2010 tarihli TÜBİTAK Raporları'na konu olan 5 Numaralı Hard Disk hakkında, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi önünde derdest olan "Poyrazköy Davası" kapsamında TÜBİTAK'ta görevli 3 kişilik uzman bir heyet tarafından hazırlanarak Mahkeme'ye gönderilen 20 Ocak 2014 tarihli Rapor'da, Balyoz Davasında verilen mahkûmiyet kararlarına esas teşkil eden 5 numaralı Hard Diskte yer alan bazı bilgi ve belgelerin orijinal olmadığı şüphesini destekleyecek kimi tespit ve değerlendirmelere yer verildiği görülmüştür. Bu husus, Balyoz davasının yargılaması sırasında yerel mahkemeye sunulan çok sayıda uzman mütalaasında da belirtilmiş; ancak mahkeme, bunları dikkate almamıştır. Ortaya çıkan durumun bireysel başvuru kapsamında Anayasa Mahkemesi tarafından gözetilebilecek bir yargılamanın yenilenmesi nedeni olabileceğinin de vurgulanması gerekmektedir. Söz konusu davada, oluşan vicdani kanaatin bir takım hukuka aykırı delillerle kirletildiği artık bilinmektedir. Dolayısıyla, verilen hükmün esası, hukuken sakat hale gelmiştir. Böyle bir hükmün halen sonuç doğurmaya devam etmesi, ciddi mağduriyetlere yol açmaktadır."

"TANIKLARIN MAHKEMEDE NE SÖYLEYECEĞİ ÖNCEDEN BİLİNMEZ"

Delillerin sanığın incelenmesine sunulmaksızın sadece duruşmada okunmasının dahi ihlâl sonucu yarattığının belirtildiği raporda, iddianamenin kabulünün ardından, dosya üzerindeki kısıtlama kararının kaldırılması sonrasında, yargılamaya konu olan bir takım dijital delillerin imaj ve fotoğraflarının savunma makamına vermekten imtina edildiği anımsatıldı. Dava kapsamında yapılan tutuklamaların keyfi tutuklamalar oluğunun BM İnsan Hakları Konseyi Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu tarafından hazırlanan raporda da açıkça ifade edildiğinin anımsatıldığı raporda, davanın temyiz aşamasında Yargıtay'ın bu raporun Daireyi bağlayamayacağı yönünde karar alması eleştirildi. Dava bakımından kilit öneme sahip olan ve sanık ve hükümlülerin giriştiği iddia edilen darbe teşebbüsünü önlediği ileri sürülen dönemin Genel Kurmay Başkanı Emekli Orgeneral Hilmi Özkök ile dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Emekli Orgeneral Aytaç Yalman'ın tanık olarak dinlenmesi taleplerinin mahkeme makamı tarafından reddedildiğinin anımsatıldığı raporda, "Hem yerel mahkeme hem de Yargıtay, adı geçen tanıkların, sanıkların bir darbe girişimi içinde olduklarını bildiği düşüncesindedir. Eğer öyleyse, Cumhuriyet savcılığının neden kendi iddiasını kuvvetlendirecek bilgi vereceği düşünülen bu tanıkların dinlenilmesinde ısrar etmediği ayrı bir soru işaretidir. Kaldı ki, tanıkların mahkemede ne söyleyecekleri önceden bilinemez. Tanık, doğru varsayılan yukarıdaki bilgileri vermenin ya da vermemenin yanında, sanık veya hükümlülerden bir veya bir kısmının mahkûmiyet veya beraatı için gerekli olacak bilgileri verebilir ve bu bilgilerin ortaya çıkarılması maddi gerçeğe ulaşmak açısında zorunludur. ne şekilde ifade verecek olurlarsa olsunlar, sanıklar ve davaya konu olan olaya ilişkin bilgi sahibi oldukları son derece açık olan adı geçen tanıkların dinlenmemesi, adil yargılanma hakkını ihlal eden ciddi bir hukuka aykırılıktır" denildi.

EN AĞIR İHLAL AVUKATLA SANIĞIN SERBESTÇE GÖRÜŞME HAKKI

Yerel Mahkemenin delil değerlendirme aşamasını atlayarak karar verdiğinin belirtildiği raporda, "İlk derece mahkemesindeki dava, alelacele ve özellikle de Anayasa Mahkemesi'nin Bireysel Başvuruları zaman bakımından inceleme yetkisinin başladığı 23 Eylül 2012 gününden iki gün önce, 21 Eylül 2012 tarihinde bitirilmiş ve hüküm verilmiştir" denildi.

Mahkemenin savunma tarafından sunulan ve dava verilen mahkumiyet kararına esas teşkil eden dijital verilerin sahteliğine dair uzman mütalaalarını dikkate almadığı ancak bu durumu kararında gerekçelendirmediğinin belirtildiği raporda, "Balyoz Davasına bakıldığında Yerel Mahkeme'nin kararında her bir sanık ile fiili arasında, sanığın hangi gerekçeyle mahkûm olduğunu ortaya koyacak açıklıkta gerekçeye yer verilmediği görülmektedir. AİHM, adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçenin sanığın hangi gerekçeyle mahkûm olduğunu anlayacak kadar açık olmasının gerektiği pek çok kez içtihat etmiştir.En ağır şekilde ihlâl edileni, sanığın avukatıyla serbestçe görüşme hakkı olmuştur" ifadelerine yer verildi. (ANKA)

ANKA

En Çok Aranan Haberler