HABER

Türkiye BM Güvenlik Konseyine aday

Türkiye BM Güvenlik Konseyine aday

ANKARA (İHA) - Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasına olan katkıları, yaptığı kalkınma ve insani yardımları, bir istikrar unsuru olarak bölgesel rolüyle Türkiye'nin temsil edildiği bir Güvenlik Konseyi'yle, BM'nin gelecek sayısız sorunla daha iyi baş edebileceğini söyledi.

Gül, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi 2009-2010 Dönemi Geçici Üyeliği'ne adaylığına destek sağlamak amacıyla Büyükelçilere Devlet Konukevi'nde yemek verdi. BM'nin 1945 yılında, 50 ülkenin temsilcilerinin, insanlığın tarihindeki en yıkıcı iki savaşı atlatmış olarak, savaşların yeniden yaşanmasını önleyecek, uluslararası barış ve güvenliği güvence altına amacıyla kurulduğunu söyleyen Gül, gerçekten de savaşları tümüyle önlemek ve ideal bir uluslararası düzen oluşturmanın mümkün olamadığını ifade etti.

BM'nin icraatının her zaman beklentileri karşılayamadığı savında da doğruluk payı olabileceğini dile getiren Gül, Türkiye'nin, BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliklerinde 2009-2010 yılı için Batı Avrupa ve Diğer Devletler Grubu'ndan boşalacak 2 yerden biri için adaylığını açıkladığını hatırlattı. Uluslararası barış ve güvenliğin korunmasına olan katkıları, yaptığı kalkınma yardımlarıyla insani yardımlar ve bir istikrar unsuru olarak bölgesel rolü, Türkiye'yi bu görev için fazlasıyla yetkin kıldığını söyleyen Gül, "Türkiye'nin temsil edildiği bir Güvenlik Konseyi'yle, BM'nin önümüzdeki sayısız sorunla daha İyi baş edebileceğine içtenlikle inanıyorum" dedi.

İçinde bulunulan uluslararası güvenlik ortamının bir çok bakımdan istikrardan uzak olduğunu ifade eden Gül, küreselleşmenin baş döndürücü bir hızla İlerlediğini, sınırların klasik anlamdaki koruyucu niteliğinin artık ortadan kalktığını, bölgesel krizlerin bugün coğrafi uzaklıklardan bağımsız olarak tüm dünyayı etkilediğini anlattı. Bugün öngörülemeyen yeni tehdit türleri ve sorunlarla karşı karşıya olunduğunu vurgulayan Gül, bunların başında terörizm, kitle imha silahlarının ve fırlatma vasıtalarının yayılması, uyuşturucu kaçakçılığı, organize suçlar ve her türlü aşırı akımların geldiğini belirtti. Küresel riskler ve tehditlerle mücadelede ortak çabaların yürütüleceği adresin BM olduğunu söyleyen Gül, şöyle konuştu:

TERÖRİZMLE MÜCADELE

"Türkiye bu tehditlerle mücadele için uluslararası işbirliğini desteklemekte ve Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçildiği takdirde bu yöndeki çabalarını arttırmayı amaçlamaktadır. Türkiye, çeşitli uluslararası barışı koruma ve barışı tesis faaliyetlerine kaydadeğer katkılarda bulunmaya devam etmektedir. 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana, binlerce Türk askeri geniş bir coğrafyada Kore Savaşı'ndan bugün Afganistan'daki İSAF operasyonlarına uzanan, başta BM, NATO ve AB şemsiyesinde olmak üzere çeşitli misyonlarda görev yapmıştır. Şu anda BM barışı koruma operasyonlarında 300'ü aşkın sivil polis bulunduran Türkiye, bu çerçevede BM'ye sivil polis katkısında bulunan ülkeler sıralamasında en başlarda gelmektedir."

Türkiye ve bazı ülkelerin maalesef uzun bir süre terörizm belasından zarar gördüğünü söyleyen Gül, Türkiye'nin her zaman terörizmle mücadelenin uluslararası işbirliği olmaksızın başarılı olamayacağını savunduğunu ve bu tutumunu halen muhafaza ettiğini ifade etti. Türkiye'nin BM'yi de terörizmle mücadelede uluslararası işbirliğinin çerçevesinin çizileceği başlıca forum olarak gördüğünü anlatan Bakan Gül, kitle imha silahları (KİS) konusunda da konuştu.

Stratejik coğrafi konumu göz önüne alınarak, KİS'lerin yayılmasının önlenmesi, silahların kontrolü ve silahsızlanmanın, Türk dış politikasının önemli unsurları olarak ortaya çıktığını dile getiren Gül, Türkiye, bunun bir sonucu olarak, KİS'lerin yayılmasının önlenmesi alanındaki başlıca uluslararası belgelere ve silah satışı kontrol rejimlerine taraf olduğunu anlattı. Türkiye'nin insani yardımlarına değinen Bakan Gül, 2005 yılında farklı kıtalarda 25 ülkeye yapılan ayni ve nakdi yardımların tutarının 232 milyon ABD dolarını aştığını, Kızılay'ın da aralarında bulunduğu Türk sivil toplum örgütleri tarafından yapılan yardımların bunun dışında olduğunu söyledi.

FARKLI KÜLTÜRLER ARASINDAKİ DİYALOGDA TÜRKİYE'NİN ROLÜ

Farklı kültürler arasında gerçek bir diyaloga duyulan ihtiyacın uluslararası toplumun gündeminin üst sıralarında yer almaya devam ettiğini vurgulayan Gül, şöyle devam etti: "Son yıllarda meydana gelen bazı olaylar anlamlı ve işlevsel bir diyaloga girmemizin gerekliliğini de göstermiştir. Son karikatür krizi de bunu yalın bir şekilde bize hatırlatmıştır. Geniş bir coğrafyayla mevcut tarihi ilişkileri ve kültürel bağlan neticesinde Türkiye, toplumlar arasında karşılıklı anlayışın geliştirilmesine katkıda bulunmak için özgün bir yere sahiptir.

Bu özelliğimiz, dinler ve kültürler arasında uyumu kolaylaştıran bir arabulucu olarak hareket etmemize imkan vermektedir. Çok kültürlü bir ortamda demokrasiden faydalanan canlı bir toplumun yaratılmasındaki başarılarımız, çeşitliliğin bir zenginlik olduğunu ve çeşitlilik içinde birliğin mümkün ve arzu edilir bir unsur olduğunu kanıtlamıştır.

Türkiye, bunun için bölgesinde ve ötesinde bir barışma ve uzlaşı kültürü oluşturulmasına yardımcı olmaya çalışmaktadır. Bu nedenle 2002 yılında İKÖ-AB Ortak Forumu'nun kurulmasına öncülük etmiş ve şimdi de farklı kültür ve dinler arasında diyalog ve işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla BM Genel Sekreteri'nin himayesinde yürütülen Medeniyetler İttifakı Girişimi'nin ortak destekleyicilerinden birisi olmuştur. Bu yöndeki çabalarımız eksilmeden devam edecektir. Güvenlik Konseyi'ne üyeliğimiz bu çabalara ivme kazandıracaktır."

Türkiye'nin Güvenlik Konseyi üyeliği için ehil olduğuna içtenlikle inandığını vurgulayan Gül, Türkiye'nin 1961 yılından bu yana Konsey'de temsil edilemediğini belirtti. Gül, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi 2009-2010 dönemi geçici üyeliğine adaylığına büyükelçilerden destek verilmesini istedi.

En Çok Aranan Haberler