HABER

Türkiye ekonomisinin genel analizi

KAYSERİ (İHA) - Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekrem Erdem, Türkiye ekonomisinde son 3 yılda makro ekonomik göstergelerde yaşanan iyileşmenin mikro ekonomiye henüz tatmin edici düzeyde yansımadığını ifade ederken, bunun çeşitli nedenleri olduğunu söyledi.
Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Ekrem Erdem, İHA muhabirine Türkiye ekonomisinin genel değerlendirmesini yaparken, ekonomideki mevcut iyileşmenin halka yeterli derecede yansımamasının nedenlerini açıkladı.

Son üç yılda Türkiye'de makro ekonomide kayda değer gelişmeler yaşandığını ve istikrarın sağlandığını belirten Profesör Erdem, bunun neticesinde güven ortamının her geçen gün daha da perçinleştiğini söyledi. Bununla birlikte, ekonomide hala bazı risk unsurlarının olduğuna da işaret eden Prof. Dr. Ekrem Erdem, "Türkiye'de istihdam ve işsizlik düzeyinde tatmin edici gelişme sağlanamadı. Ülkemizde işsizlik halen ciddi bir sorun. Gelir dağılımındaki eşitsizlik sürüyor. Milli gelir dolar bazında arttı. Fakat, milli gelirin paylaşımındaki adaletsizlikler devam ettiği için, gelirdeki artış, geniş halk tabakalarına yeterince yansıyamadı. Durum böyle olunca da, iç piyasada yeterince talep ve canlılık yaşanmıyor. Ülkelerin gelişme seyri devam ettikçe, zamanla eski teknoloji sektörleri ve ürünleri gerilerken, yeni teknoloji sektörleri ve ürünleri daha hızlı gelişmeye başlar. Bu manada, Türkiye'de tekstil, tarım gibi sektörlerde gelişmeler sınırlı kalırken, ileri teknoloji ürünleri ve sermaye yoğun sektörlerde büyük gelişmeler oluyor. Türkiye'de teknoloji giderek emek yoğun alanlardan, sermaye ve teknoloji yoğun alanlara kayıyor. Türk ekonomisinin rekabet gücü, emek yoğun alanlardan sermaye ve teknoloji yoğun alanlara yöneliyor. Bu yapısal değişim gerekli mi? Bence gerekli. Çünkü bu dönüşüm kaçınılmaz. Bizdeki sıkıntının önemli bir sebebi, işte bu dönüşüm ve geçiş sürecinin sancılı olmasıdır. Çünkü bu geçiş süreci vasıfsız elemana olan ihtiyacı azaltıyor. Ara eleman, bilgi ve teknolojiye dayalı vasıflı elemana olan ihtiyacı ise artırıyor. Ülkemizde ise, vasıfsız eleman sayısının fazla olması işsizliği daha çok artırıyor. Türkiye'deki emek piyasasının bu değişime ayak uyduramaması 'istihdamsız büyüme'yi beraberinde getiriyor. Burada çözüm uzun vadeli işgücü ve teknoloji politikaları üretmekle mümkün. Türkiye'de istihdam vergileri de çok yüksek. Kayıt dışı istihdam fazla. Bu nedenle, sanayi, hizmet ve inşaat sektörlerinde fiili istihdamın resmi rakamların çok üzerinde olduğunu sanıyorum. Tarım sektöründe ise, bu tam tersi. Çözüm, tarımsal istihdamın bir şekilde sanayi ve hizmet sektörlerine kanalize edilmesidir. Yurt içi sermaye birikimimiz, ihtiyaç duyulan büyümeyi finanse etmeye yeterli olmadığı için, yabancı sermayeyi ülkemize çekmeliyiz. Yabancı sermayeyi ülkemize çekemediğimiz için sınırlı büyüme yaşıyoruz" dedi.

Türkiye ekonomisindeki risklere de değinen Prof. Dr. Ekrem Erdem, üç başlık altında ele aldığı bu riskleri ise şöyle özetledi:
"Türkiye ekonomisinde risklerden ilki, AB ve onunla irtibatlı olarak Kıbrıs meselesidir. AB'nin Kıbrıs ile ilgili istekleri ve Türkiye'den bu konudaki beklentileri ve dayatmalar ekonomide riske neden olmaktadır. İkinci mesele ise, ABD ile ilişkiler. ABD'nin Irak'taki durumu belli. Buradaki gelişmeler, Türkiye'nin Kuzey Irak ve bölge konusundaki hassasiyeti ekonomide ikinci risk unsurudur. Üçüncüsü ise terör meselesidir. Terör meselesi çözülmeden Türkiye'nin ekonomik anlamda tam kalkınması söz konusu değil. Bu konunun ekonomik, sosyal ve askeri olarak ele alınması, uzun vadede bu sorunun mutlaka çözümlenmesi gerekir. Terör nedeniyle, Doğu ve Güneydoğu bölgelerine yeterince yatırım gitmiyor. Yeterince yatırım olmadığı için de, buradaki insanların gelir ve eğitim seviyeleri düşük kalıyor."

Aynı zamanda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Bakan Danışmanı ve Avrupa Birliği Yürütme Kurulu Üyesi olan Profesör Erdem, Türkiye'nin AB ile üyelik müzakerelerine başlayabilmesi için gerekli ön koşulların tamamını yerine getirdiğini belirtirken, tarım, hayvancılık ve gıda güvenliği gibi konularda müzakerelerin daha çetin geçmesinin beklendiğini ve bu yüzden, bu alanlarda iyi bir envanter çıkarılması ve bilgi sisteminin çok iyi ortaya konulması gerektiğini; bu konularda Bakanlık nezdinde çalışmaların devam ettiğini sözlerine ekledi.

En Çok Aranan Haberler