HABER

Türkiye 'genç emekliler' ülkesi

Türkiye 'genç emekliler' ülkesi

ANKARA (İHA-ÖZEL) - Türkiye'nin, dünyanın en büyük ekonomi işbirliği örgütü olan İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı'na üye (OECD) ülkeler içerisinde, 'en uzun süre emekli maaşı ödeyen' ülkelerden biri olduğu belirlendi.

Erken emeklilik sonucunda orta yaşlı hatta genç insanların yaşlılık aylığı alması nedeniyle 'emekliler cennetine' dönüşen Türkiye'de SSK emeklilerinin yüzde 62'sinin 'asgari emeklilik yaşı' olarak kabul edilen 58-60 yaşın altında olduğu tespit edildi. Altı ay ertelenen Sosyal Güvenlik Reformu'nun yürürlüğe girmesiyle emeklilik yaşı 2036 yılından itibaren kademeli olarak artacak ve 2048 yılında 65'e ulaşacak. Yeni kanun tasarında 2035 yılına kadar emekli yaşında bir artış öngörülmüyor. Emeklilik yaşı 2036 yılından itibaren kademeli olarak artacak ve 2048 yılında 65'e çıkacak. Sadece SSK kapsamındaki kişiler için 7 bin gün olan prim ödeme gün sayısı 20 yıl içinde her yıl 100'er gün artırılarak 9 bin güne çıkacak.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan alınan bilgiye göre, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı gibi sosyal güvenlik kurumlarının gelirlerinin giderlerini karşılayamaması sonucu bütçelerinin açık vermesinin bir çok nedeni bulunuyor. Bakanlık verilerine göre bu durumun en önemli neden erken emeklilik. Çünkü yaşlılık sigortası yaşlanma sonucu 'çalışamayacak durumda' olan kişilerin ekonomik kaybını bir dereceye kadar telafi etmek amacıyla düzenlendi. Ancak, erken emeklilik sonucunda orta yaşlı hatta genç insanlar yaşlılık aylığı alıyor. Böylece bir taraftan sosyal güvenlik kurumları prim gelirinden mahrum olurken, diğer taraftan prim aldıkları süreden daha uzun süre yaşlılık aylığı ödemek zorunda kalıyorlar. Bakanlık rakamlarına göre, Türkiye, OECD ülkeleri içerisinde 'en uzun süre emekli maaşı ödeyen' ülkeler arasında yer alıyor. 1999 yılında yapılan emeklilik yaş artışı bile bu durumu çok fazla değiştirmedi. Erken emeklilik olgusu hem mali, hem de aktif/pasif dengesi açısından sisteme zarar veriyor. Bugün SSK'dan emeklilerin yüzde 62'sinin yaşının 'asgari emeklilik yaşı' olan 58-60 yaşın altında olması, sorunun boyutunu açıkça ortaya koyuyor.

Bu arada erken yaşta emekli olan vatandaşlar 'çalışamaz durumda' olmadıkları için çalışmaya devam ediyorlar. Gençlere kıyasla iş deneyimi daha fazla olan genç emekliler, kayıt dışı olarak daha düşük ücretlerle çalışmayı kabul ediyor, bu durum ise istihdamın yapısını gençler aleyhine bozuyor.
Sosyal güvenlik sisteminin yaşadığı finansman sorunu, kamu finansmanı üzerinde oluşturduğu baskı dolayısıyla, başta enflasyon olmak üzere, diğer temel ekonomik göstergeleri de olumsuz etkiliyor. Son on yıldır sosyal güvenlik sisteminin kendisi ülke ekonomisinde istikrarsızlık yaratan ana sebeplerden biri haline geldi. Türkiye'nin genç bir nüfusa sahip olduğu dikkate alındığında, doğru tasarlanmış bir sosyal güvenlik sisteminin açık vermek yerine, aynı dönemde fon birikimi sağlayarak ekonomiye olumlu katkıda bulunması gerekiyor.

Sosyal güvenlik sistemi neden neşter bekliyor

Sosyal güvenlik sistemlerinin en önemli amacı göreli ve mutlak yoksulluğu azaltmak olarak tarif ediliyor. Ancak Türkiye'deki duruma bakıldığında ise, mevcut sosyal güvenlik sisteminin bu amacı yeterince gerçekleştiremediği görülüyor. Her şeyden önce bütün vatandaşlar sosyal güvenlik kapsamı altında değiller. Sosyal güvenlik sistemi içinde olan vatandaşlar arasında ise, sahip oldukları haklar ve yükümlülükleri açısından bir çok farklılıklar bulunuyor.

Gerek emeklilik gerek sağlık sisteminin kaynakları, toplumun daha iyi durumdaki kesimlerine aktarılıyor. Kamu bütçesinden sosyal güvenlik kurumlarının açıklarını kapatmak için söz konusu kurumlara yapılan transferlerin milli gelir içindeki payı yüzde 4.8'e ulaştı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yönetimi, Türkiye'de emeklilik sistemi mali açıdan dengede olsa bile, demografik yapıdaki değişimler nedeniyle sistemde köklü değişikliklerin yapılmasının şart olduğunu düşünüyor.
Bakan Murat Başesgioğlu, katıldığı hemen hemen tüm toplantılarda, Türkiye'nin sahip olduğu genç nüfus avantajından söz ediyor ancak bu potansiyelin de iyi değerlendirilmesinin altını çiziyor. Çünkü Türkiye nüfusu diğer bir çok gelişmiş ülkeye oranla hızla yaşlanıyor. Yaşlıların (65 yaş ve üstü kişilerin) toplam nüfus içindeki payının yüzde 7'den yüzde 14'e ulaşması Fransa'da 115, Batı Almanya'da ve İngiltere'de 45 yıl, ABD'de 75 yıl sürmüşken, Türkiye'de bu orana 25 yılda ulaşılacak.

Nüfusumuzun hızla yaşlanmasından kaynaklanan sorunlara rağmen, Türkiye'nin önünde 'demografik fırsat penceresi' olarak adlandırılan bir dönem bulunuyor. Önümüzdeki 20 yıl çalışabilir nüfusun artacağı bir dönem yaşanacak. Bu 20 yıllık dönem, aynı zamanda gerek büyüme hızının, gerek toplam tasarrufların yükselmesi, dolayısıyla sosyal güvenlik kurumlarının fon birikimi sağlaması beklenen bir dönem olarak kabul ediliyor.

Bakan Başesgioğlu, önümüzde bir kereliğine açılacak olan bu fırsat penceresinden en iyi şekilde yararlanmak için de sosyal güvenlik reformu yapılması gerektiğine dikkati çekiyor. Başesgioğlu, bu dönemi şöyle değerlendiriyor: "Bu fırsat dönemi 2025 yılından sonra çalışanlara bağımlı olan nüfusun toplam nüfus içindeki payının hızlı artmaya başlamasıyla sona erecektir. Mevcut nüfus yapısı ile bu kadar büyük sorunlar yaşayan bir sosyal güvenlik sistemin, yaşlanma sorunu ile karşılaştığımızda sürdürülmesi mümkün olmayacaktır. Bundan 20-30 yıl sonra alınması gereken önlemler ise çok ağır olacaktır.

Ülkemizde hayatta kalma beklentisi kademeli olarak artarken, mevcut sistemin devamı halinde emeklilikte daha uzun süre geçirileceği, çalışma süresinin ise azalacağı görülmektedir. Sosyal güvenlik reformu kapsamında çalışma süresi hayatta kalma beklentisi paralelinde artırılmakta, böylece emeklilikte geçen sürenin orta ve uzun dönemde sabitlenmesine çalışılmaktadır."

Reform ne yenilikler getirecek?

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı resmi web sitesinde, Sosyal Güvenlik Reformu hakkında vatandaşlardan gelen sorulara cevaplar veriliyor.
Bakanlığa ulaşan sorular arasında en fazla reformla emeklilik yaşının artıp artmayacağı soruları yer alıyor. Bakanlığın, bu soruya verdiği cevap şöyle: "Şu anda çalışan hiç kimsenin emekliliği hak etme koşulu değişmeyecektir. Mevcut kanunlara göre bir kişi hangi yaşta emekli olacaksa o yaşta emekli olabilecektir. Mevcut üç sosyal güvenlik kurumunda emeklilik yaşı kademeli olarak artmakta ve 2023 yılında kadın sigortalılar için 58'e, erkek sigortalılar için ise 60'a yükselmektedir. Yeni kanun tasarında 2035 yılına kadar emekli yaşında bir artış öngörülmemektedir. Emeklilik yaşı 2036 yılından itibaren kademeli olarak artacak ve 2048 yılında 65'e ulaşacaktır.

İlk defa 2007 yılından itibaren sigortalı olacaklar için emeklilik yaşı 2036 yılına kadar kadınlar için 58, erkekler için 60, 2036 yılından itibaren ise kademeli olarak artacaktır. Sadece SSK kapsamındaki kişiler için 7 bin gün olan prim ödeme gün sayısı 20 yıl içinde her yıl 100'er gün artırılarak 9 bin güne çıkacaktır. Ancak, kısmi emeklilik nedeniyle kişilerin 5 bin 400 gün üzerinden de emekli olması alternatifi bulunmaktadır.

Sadece SSK kapsamındaki kişiler için 7 bin gün olan prim ödeme gün sayısı 20 yıl içinde her yıl 100'er gün artırılarak 9000 güne çıkacaktır. Ancak, kısmi emeklilik nedeniyle kişilerin 5 bin 400 gün üzerinden de emekli olması alternatifi bulunmaktadır. Halen Emekli Sandığı ile Bağ-Kur'da emekli olabilmek için 25 yıl, yani 9 bin gün prim ödenmesi gerekmektedir. Sadece SSK'da bu süre 7 bin gün, yani 19 yıldan biraz fazladır. Prim gün sayılarıyla ilgili yeni düzenleme, tasarının yasalaşmasından sonra sigortalı olanlar için geçerli olacaktır. Bu düzenlemeye göre 7 bin günden 9 bin güne her yıl 100 gün olmak üzere 20 yılda kademeli olarak artacaktır. Halen SSK kapsamında sigortalı olanlar ise 7 bin gün prim ödemek suretiyle emekli olabilecektir. Ayrıca TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan bir düzenlemeyle işsizlik ödeneği alınan dönemde malullük yaşlılık ve ölüm sigortası primleri İş-Kur tarafından yatırılacağı için işsizlik ödeneği alınan dönemde emekli olmak için gerekli prim ödeme gün sayısına eklenecektir."

En Çok Aranan Haberler