Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin çok sağlam bir zeminde, son derece dikkatli ve ihtiyatlı bir şekilde küresel krizi atlatmak için tedbirlerini aldığını belirterek, "Sizlerin moralini bozmaya, sizleri karamsarlığa sevk etmeye çalışanlara karşı lütfen dikkatli olunuz. Karamsar, kötümser, moral bozucu açıklamalara kulak asmayınız. Bu krizi kendileri için bir rant imkanı olarak görenleri lütfen dikkatle izleyiniz. Türkiye bu krizden, çok daha güçlenerek çıkacak ve kararlı yürüyüşüne hız kesmeden devam edecektir. Türkiye bu potansiyele sahiptir. Türkiye ekonomisi bu güce, bu istikrara, bu sağlam yapıya fazlasıyla sahiptir. Türkiye'nin tüm kurumları, tam bir uyum ve koordinasyon içinde çalışıyor, Türkiye'yi geleceğe taşımanın mücadelesini veriyor" dedi.
Başbakan Erdoğan, 'Ulusa Sesleniş' konuşmasında, küresel ekonomik krizle ilgili olarak, şu anda dünyayı adeta bir tsunami gibi vuran şok dalgasının arkasında bıraktığı enkazın tespit edildiğini, tahribatın onarılması için gayret gösterildiğini söyledi. "Tahminimiz odur ki, şu an itibariyle kriz tepe noktasına ulaşmış ve inişe geçmiş durumdadır" diyen Erdoğan, bu büyük krizin etkilerinin daha uzun bir zamana yayılacağını ve telafisinin de zaman alacağını kaydetti. Küresel ekonomide bir daralma yaşandığını, talebin düştüğünü, gıda ve emtia fiyatlarının arttığını, birçok ülkede enflasyonun yükselişe geçtiğini ifade eden Erdoğan, "Küresel ekonomideki bu zor sürecin Türkiye'ye hiçbir yansımasının olmaması elbette mümkün değildir. Türkiye, dışa açık, küresel ekonomiye entegre olmuş yapısıyla, hiç kuşkusuz bu krizden etkilenecektir, etkilenmektedir. Ancak, krizin baş gösterdiği günlerden itibaren ifade ettiğim gibi, Türkiye'nin bu krizden etkilenmesi sınırlı bir seviyede olacaktır. Amerika Birleşik Devletleri ve birçok Avrupa ülkesinin bugün içinde bulunduğu durum dikkate alındığında, bizim bu tespitimizin ne kadar doğru olduğu net olarak görülebilir" diye konuştu.
Hükümet olarak krize karşı temkinli ve sağlam duruşlarının bazı kesimler tarafından ya yanlış anlaşıldığını ya da bilinçli bir şekilde çarpıtılarak olumsuz bir hava estirilmeye çalışıldığını ifade eden Başbakan Erdoğan, "Üzülerek ifade edeyim ki, küresel kriz üzerinden bir çok çevrenin bir çok şekilde rant elde etme çabası içinde olduğunu müşahede ediyoruz. Bu olağanüstü hassas şartlardan menfaat umanlar, maalesef topluma moralsizlik, karamsarlık pompalayarak bu süreçten kazançlı çıkmaya çalışıyorlar. Oysa Türkiye, hem o eski sağlıksız ekonomik yapıyı, hem de yıllar yılı çözüm yerine sürekli sorun üreten köhne zihniyetleri bir daha geri dönmemek üzere geride bırakmıştır" dedi.
"MALİ DİSİPLİNDEN TAVİZ YOK" Son 6 yıl içinde gerçekleştirilen reformların, Türkiye ekonomisini her türlü şoka, her türlü dalgalanmaya karşı son derece dayanıklı bir hale getirdiğini kaydeden Erdoğan, "Dikkat ediniz, birçok mesele, bu dönemde büyük bir kararlılık, cesaret ve samimiyetle çözüme kavuşturulmuştur. Yaptığımız düzenlemelerle, bankacılık sektörümüz bugün çok sağlam bir zemin üzerinde bulunuyor. Mali disiplinden hiç bir şart altında taviz vermedik, vermiyoruz. Sosyal güvenlik reformunu çıkardık; Türkiye'yi orta ve uzun vadede ciddi yüklerden kurtardık. Ekonominin ihtiyaç duyduğu her türlü reformu, hiç bir popülizm kaygısı gütmeden, sadece Türkiye'nin menfaatlerini gözeterek yaptık, yapıyoruz" ifadelerini kullandı.
Ekonomide istikrar ve güveni temin eden, teyit eden siyasi reformları gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, Avrupa Birliği katılım süreciyle Türkiye'yi çok farklı kulvarlarda yarışan bir ülke konumuna yükselttiklerini dile getirdi. Erdoğan, "Hiç şüpheniz olmasın ki, Türkiye bu güçlü yapısıyla, bu kararlılık ve istikrarıyla küresel krizden en az hasarla çıkacaktır. Bunun için hükümet olarak gerekli her çalışmayı dikkat ve hassasiyetle yürütüyoruz. Krizin ülkemizi teğet geçmesi, hatta bu krizin ülkemiz için bir fırsata dönüşmesi için de peyderpey tedbirlerimizi alıyoruz. Herkesin saatine uymayabilir, istediği yerde, zamanda duymak istediğini söylemeyebiliriz. Zira bizim söylem ve planlamamız gerçekçi bir takvime dayanır. İlgili bütün kurumlarımız bugüne kadar gelişmeleri saniye saniye izlediler, gereken adımları da herhangi bir gecikmeye meydan vermeden günü gününe attılar. Şu anda da ihtiyaç hasıl oldukça tedbirlerimizi açıklamaya, bu tedbirleri tam bir kararlılıkla uygulamaya devam ediyoruz. Bu çerçevede yeni bir tedbir paketinin hazırlıklarını tamamlamak üzereyiz. İnanıyorum ki bu paket de, krizin etkilerini azaltmak noktasında her kesime, özellikle reel sektörümüze önemli destekler sağlayacaktır" şeklinde konuştu.
Erdoğan, hükümet olarak anlayışlarının ekonomik gidişatı başta özel sektör olmak üzere ilgili bütün kesimlerin azami seviyede katılımı ile belirlemek olduğunu belirterek, bu kriz döneminde de, ilgili bütün kesimlerin görüş, öneri ve eleştirilerine azami ehemmiyet verdiklerini, bu kesimlerle yoğun istişarelerde bulunduklarını söyledi. Öncelikle reel sektörün, ardından da çalışanların temsilcileriyle bir araya geldiklerini; alınması gereken tedbirleri hep birlikte müzakere ettiklerini ifade eden Erdoğan, krizin uluslararası boyutu noktasında da önemli girişimleri olduğunu kaydetti. Başbakan Erdoğan, "Şu hususu özellikle vurgulamak istiyorum: Bu kriz bir kez daha göstermiştir ki, bugün dünya ekonomisi artık, içiçe geçmiş entegre bir yapı haline gelmiştir, hiç bir ülke, kendisini bu küresel şartlardan uzakta tutmak imkanına artık sahip değildir. Bugün bir ülkede ortaya çıkan kriz, artık bütün o bölgeyi, hatta tüm dünyayı yakından ilgilendiriyor. Böyle kriz şartlarında gerek bölgesel, gerek küresel istikrar ve dayanışma önemini daha fazla hissettiriyor" dedi.
"KRİZLE TEK BAŞINA MÜCADELE MÜMKÜN DEĞİL" Başbakan Erdoğan, 14-15 Kasım tarihlerinde ABD'nin başkenti Washington'da G-20 olarak adlandırılan gelişmiş ülkelerin liderleri olarak bir araya geldiklerini ve burada devam eden ekonomik kriz noktasında önemli kararlar alındığını söyledi. Zirvede, ihtiyaç duyulabilecek her türlü tedbiri alma konusunda ciddi bir kararlılık olduğunu da bizzat müşahede ettiğini vurgulayan Erdoğan, bu kararlılığın da zaten toplantı sonrasında resmi olarak ifade edildiğini kaydetti. Bu kararlılığın bir başka somut göstergesinin de, acil ve orta dönemde alınacak tedbirleri içeren detaylı eylem planının yayınlanması olduğunu hatırlatan Erdoğan, bu planda yer alan acil tedbirlerin önümüzdeki yıl Mart ayı sonuna kadar hayata geçirilmesini öngördüklerini bildirdi. Devam eden küresel krizle ülkelerin tek tek mücadele ederek başa çıkabilmesinin mümkün olmadığına işaret eden Erdoğan, uluslararası bir dayanışma, bir ortak hareketin kaçınılmaz göründüğünü ve bu zirveyle bu noktada önemli bir adım atılmış olduğunu söyledi.
Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan bir raporda, Türkiye'nin, önümüzdeki dönemde uluslararası yatırım yapmaya elverişli ilk 15 ülke arasında bulunduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Geçen yıl çektiğimiz 22 milyar dolar seviyesindeki uluslararası yatırımla dünyada 23. sırada yer aldık. 70'li yıllarda Türkiye'nin çekebildiği uluslararası yatırım yıllık ortalama 100 milyon dolar, 80'lerde 200 milyon dolar, 90'larda ise ortalama 800 milyon dolar civarındaydı. Küçük istisnalar dışında yıllık yatırım 1 milyar dolar seviyesini maalesef pek geçemiyordu. Bu tablo Türkiye'ye yakışmayan, mutlaka değiştirilmesi gereken bir tabloydu. Bu amaçla 2003 yılında gerekli yasal düzenlemeleri hayata geçirdik, gerekli adımları attık, girişimcimizin önündeki engelleri kaldırdık, yatırım ortamını iyileştirdik. Bu çabamıziyın karşılığını da kısa zamanda aşama aşama almaya başladık; Türkiye'ye yapılan dış yatırım 2006'da 20 milyar dolara, 2007'de 22 milyar dolar seviyesine ulaştı. 2002 yılında dünyadaki toplam uluslararası yatırımların sadece binde 2'si ülkemize geliyordu, bugün 12'si, yani yüzde 1.2'si Türkiye'ye geliyor. Bu yıl da inşallah uluslararası yatırımlar noktasında hedefimiz olan 15 milyar doları rahatlıkla yakalıyoruz. Bu küresel şartlar göz önüne alındığında bunlar çok önemli göstergeler, çok sevindirici gelişmelerdir."
Dünyadaki genel kanaatin, küresel krizin 2008 yılında uluslararası doğrudan yatırımlar üzerinde etkili olacağı ve dünya genelinde yüzde 10'luk bir düşüşe sebep olacağı şeklinde olduğunu ifade eden Erdoğan, buna karşılık Türkiye gibi ekonomisinin pozitif seyrini sürdürebilen ülkelerin, gelişmiş ülkelerin aksine yatırım çekme konusunda çok önemli fırsatlar yakalayabileceğinin tahmin edildiğini söyledi. 'Krizi fırsata dönüştürmek' derken kastettiklerinin de aslında bu olduğunu belirten Erdoğan, 2 trilyon dolara yaklaşan büyüklükteki uluslararası doğrudan yatırım potansiyelinden mümkün olan en büyük payı almak için el birliğiyle çalışmamız, bu önemli fırsatı en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekiyor. Bunun içinde karamsarlığa kapılmaya, kriz edebiyatı yapmaya değil, aksine çok daha fazla çalışmaya, hedeflerimizi çok daha dikkatle kovalamaya ihtiyacımız var" dedi.
"KRİZİ RANT İMKANI GÖRENLERİ DİKKATLE İZLEYİNİZ" Başbakan Erdoğan, yaşanan küresel krize rağmen, Türkiye'nin 2008 yılının ilk 10 ayında 12 milyar 311 milyon dolar yatırım çektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Hal böyleyken neden karamsar olalım. Yavaş yavaş belirginleşmeye başlayan bir başka gelişme daha var onu da buradan sizlere müjdeleyeyim; Türkiye her geçen gün daha büyük çaptaki sermaye şirketlerinin yatırımlarını çeker hale geliyor. Bu gelişme, ekonomimizin daha hızlı adımlarla ilerleyebileceği yeni bir dönemin habercisidir. 2007'nin ilk 10 ayında, yatırım yapan 200 bin-500 bin dolar sermayeli şirket sayısı 195 iken, bu yıl bu rakam 287'ye yükselmiş durumda. Türkiye'nin bugün geçmişe oranla çok daha büyük bir potansiyele, çok daha zengin fırsatlara sahip olduğunu hepimiz fark etmek durumundayız. Karamsarlığa kapılmadan hedeflerimizi kovalamak, aştığımız her hedefin yerine daha büyük yeni hedefler koymak zorundayız. Türkiye'nin krizden çıkış reçetesi, rotası, stratejisi budur, hükümet olarak biz bu yolda ilerliyoruz, yatırımcımızdan çalışan kesimlerimize kadar herkesi de bugüne kadar olduğu gibi yine bu hedefe doğru ilerlemeye çağırıyoruz. Şunu sizlerden özellikle rica ediyorum: Türkiye, çok sağlam bir zeminde, son derece dikkatli ve ihtiyatlı bir şekilde bu küresel krizi atlatmak için tedbirlerini alıyor. Sizlerin moralini bozmaya, sizleri karamsarlığa sevk etmeye çalışanlara karşı lütfen dikkatli olunuz. Karamsar, kötümser, moral bozucu açıklamalara kulak asmayınız. Bu krizi kendileri için bir rant imkanı olarak görenleri lütfen dikkatle izleyiniz. Türkiye bu krizden, çok daha güçlenerek çıkacak ve kararlı yürüyüşüne hız kesmeden devam edecektir. Türkiye bu potansiyele sahiptir. Türkiye ekonomisi bu güce, bu istikrara, bu sağlam yapıya fazlasıyla sahiptir. Türkiye'nin tüm kurumları, tam bir uyum ve koordinasyon içinde çalışıyor, Türkiye'yi geleceğe taşımanın mücadelesini veriyor."
MEDENİYETLER İTTİFAKI Başbakan Erdoğan, 21. yüzyılın barış projesi olarak gördükleri ve İspanya ile birlikte Türkiye'nin öncülüğünü üstlendiği Medeniyetler İttifakı girişiminin kısa bir zaman içinde kurumsallaşma yolunda çok önemli ilerlemeler kaydettiğini belirterek, "BM çatısı altında kurulan Medeniyetler İttifakı Dostlar Grubu, 3 yıl gibi kısa bir süre zarfında 76 ülkenin ve 13 uluslararası örgütün yakın desteğini kazandı. Bugün, dünyanın pek çok yerinde yaşanan savaş, çatışma ve anlaşmazlıkların çözümü, barışın evrensel planda yeniden tesisi için Medeniyetler İttifakı projesi çok önemli bir ilham kaynağı haline gelmiştir. Görüyoruz ki, dünya üstünde ayrımcılığı, kutuplaşmayı, çatışmayı körükleyenlere karşı; birliği, bütünlüğü, farklılıkların bir arada yaşatılmasını, barış ve hoşgörüyü destekleyenlerin sesi daha fazla yükselmeye başlıyor. Bu dünya ve insanlık adına umudun yeniden yükselmesidir. Türkiye dünya barışının sağlanması yolunda daha şimdiden önemli roller oynayan bu barış projesindeki öncülüğünü bundan sonra da gururla sürdürecektir" diye konuştu.
Son 6 yılda yürüttükleri aktif diplomasi çalışmalarının bir sonucu olarak Türkiye'nin her geçen gün dünyanın dikkat çeken cazibe merkezlerinden biri olma yolunda daha emin adımlarla ilerlediğini ifade eden Erdoğan, Dünyaya açık, inisiyatif almaktan kaçınmayan, barış ve hoşgörüden yana dış politika anlayışımızı bundan sonra da aynı kararlılıkla sürdürmek amacındayız. Çünkü bu aktif diplomatik çizgimizin Türkiye'ye kazandırdıklarını, Türkiye'nin uluslararası zeminde hızla artan etkinlik ve itibarını her gün yaşıyor, gözlüyoruz" dedi.
GÜNEYDOĞU ZİYARETLERİ VE TERÖR Kasım ayında Türkiye'nin birçok köşesine ziyaretlerde bulunarak, insanların dertlerini, sıkıntılarını, ihtiyaçlarını bizzat kendilerinden dinleme geleneğini sürdürdüklerini ifade eden Erdoğan, bu bölgeleri sadece ziyaret etmediklerini, aynı zamanda o şehirlere hizmet verecek çok önemli yatırımların, çok önemli tesislerin açılışlarını da gerçekleştirdiklerini söyledi. İstanbul'da ya da Ankara'da yaptıkları açılışların benzerlerini birkaç gün sonra Van'da, Hakkari'de ve Erzurum'da da yapmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu şehirlerimizin yıllarca ihmal edilen nice sıkıntısına çare olacak bu tesisler, inanıyorum ki Türkiye'nin topyekun kalkınmasının en güzel örnekleri olacaktır. 1 Kasım'da gerçekleştirdiğimiz toplu açılışla Van'a 60 yeni ilkokul, 10 Lise, 2 anaokulu, 23 köy okulu, 32 ilave derslik, 12 öğrenci yurdu ve 2 kapalı spor salonu, 2 öğretmen evi ve 122 öğretmen lojmanı kazandırdık. TOKİ eliyle yaptığımız 405 konutu daha sahiplerine dağıttık, bu konutlarla birlikte son altı yılda TOKİ'nin inşa ettiği konut sayısı 2 bin 66'ya ulaştı. Bütün projelerimiz bittiğinde bu sayı 9 bin 55'e yükselmiş olacak. İçinde 3 sağlık ocağı da bulunan birçok sağlık tesisi, yine birçok altyapı yatırımının açılışları da bu törenle birlikte yapılmış oldu, başta Morgedik Barajı olmak üzere birçok yeni yatırımın da temelleri atıldı. Hemen bir gün sonra, 2 Kasım'da bu defa Hakkari ve Yüksekova'da yapımı tamamlanan birçok tesisi yine hizmete açtık. Bu tesisler arasında 150'şer yataklı Hakkari ve Yüksekova Devlet hastaneleri, 23 yeni okul, 14 prefabrik okul, 5 sağlık ocağı, 5 sağlıkevi, 277 afet konutu ve bir çok yol, köprü, içme suyu projesi de vardı. 9 Kasım'da yine açılışlar gerçekleştirmek üzere Doğu Anadolu bölgemizin en büyük şehirlerinden Erzurum'daydık. Orada da başta 600 Yataklı Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi olmak üzere birçok sağlık tesisinin, çeşitli KÖYDES yatırımlarının, eğitim, spor ve altyapı yatırımlarının açılışlarını gerçekleştirdik."
Tüm bu yapılanların Van'ın, Hakkari'nin, Erzurum'un makus talihinin nasıl değişmekte olduğunu gösteren yatırımlar olduğunu belirten Erdoğan, bu bilgileri vermesindeki amacının her ay Türkiye'nin dört bir köşesinin nasıl büyük bir değişim ve atılım içinde olduğunun müjdelerini paylaşmak olduğunu vurguladı. Erdoğan, artık devlet olarak daha önce gidilmeyen ya da gidilemeyen yerlere de gittiklerini, oradaki insanların da ihtiyaçlarına adım adım cevap verdiklerini, Türkiye'nin değişim rüzgarlarını oralarda da estirdiklerini ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
"Devletimizin hizmet sancağı bugün doğusundan, batısına, kuzeyinden güneyine ülkemizin her köşesinde aynı coşkuyla dalgalanıyor. Bu ülkenin her bir köşesini imar etmekte, devletin şefkat elini, hizmet ve imkanlarını bu vatanın her karış toprağına götürmekte kararlıyız. Yıllar yılı bölge halkını istismar eden terör örgütü, bizim bu yurt köşelerinde açtığımız her okulla, her hastaneyle, inşa ettiğimiz her yol, her köprüyle ağır darbeler almaktadır. Rahatsızlıkları, panikleri, insafın vicdanın alamayacağı menfur planlara tevessül etmeleri de bundandır. Birbirimizin yanında olarak, birbirimizin yaralarını sararak, ekmeğimizi bölüşerek, imkanlarımızı da en adil şekilde paylaşarak, geçmişteki hataları da hakkıyla tamir ederek birlik ve beraberliğimizi eskisinden de güçlü hale getireceğiz. Neresinde doğmuş olursa olsun, neresinde yaşarsa yaşasın her insanımız ülkesine inanmaya, güvenmeye devam etsin. Bu ülkenin bütün sıkıntılarının çaresinin yine bu ülkenin birliğinde ve dirliğinde olduğundan her vatandaşımız emin olsun. Türkiye'nin gerçekleştirdiği bu değişim atılımıyla birlikte büyümeye, birlikte kazanmaya, birlikte aydınlanmaya devam edeceğiz. Bu inançla sözlerime son verirken, yaklaşmakta olan Kurban bayramınızı şimdiden kutluyor, sizlere sevdiklerinizle birlikte sağlık ve mutluluklar diliyorum."
İHA