ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, şartlar ne olursa olsun, kurumlarının eşgüdümü ve milletinin dayanışmasıyla varlığını ve bütünlüğünü koruyacağını vurguladı.
Türkiye'nin zaman, sabır ve kararlılık isteyen bu mücadeleyi sürdürecek güce ve iradeye sahip olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin güvenliği açısından gerekli gördükleri her adımı, en iyi zamanlamayla atmakta asla tereddüt etmeyeceklerini vurguladı. Dost ve komşu ülkelerden de, tutarlı ve tavizsiz bir tavır sergilemelerini, teröre güvenli sığınak imkanı tanımamalarını beklediklerini dile getiren Erdoğan, küreselleşen terör karşısında ortak hareket etmenin son derece önemli olduğunu söyledi.
Türkiye'nin, terörizme karşı verilen uluslararası mücadelede üzerine düşeni nasıl yapıyorsa diğer ülkelerden de aynı tavrı bekleme hakkına sahip olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, ancak BM çerçevesindeki bir barışı koruma misyonuyla terörle mücadele konularını karşılaştırmak ya da birbirine karıştırmanın vahim bir yanlışlık olacağını bildirdi.
Anlaşmazlıkların barışçı yollarla çözülebildiği yeni bir dönem başlatmanın, bölgede ve dünyada söz sahibi olan herkesin ortak sorumluluğu olduğunu ifade eden Erdoğan, "Onun için biz, barışın kalıcı hale getirilmesi, bu fırsatın en iyi şekilde değerlendirilebilmesi, daha fazla masum insanın ölmemesi için bütün gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Bir taraftan çocuklar ağladığı zaman ağlayacaksın, anneler orada ölürken, şehit olurken ağlayacaksın, o bombalanan yerleri, o yaşlı insanları gördüğün zaman ağlayacaksınız ama onların korunmasına yönelik, bu sürecin sona ermesine yönelik bir fiili müdahalenin içerisinde yer almayacaksınız. Bunun akılla mantıkla izahı yoktur" diye konuştu.
Türkiye ekonomisinde, AK Parti iktidarı döneminde başlayan hızlı iyileşme sürecinin aynı tempoyla devam etiğini kaydeden Erdoğan, makro ekonomik göstergelerdeki iyileşmelerin, bugün artık mikro seviyelerde de, vatandaşın günlük hayatında hissedilir hale geldiğini bildirdi.
Yüzde 50, yüzde 60, hatta yüzde 130'lara kadar tırmanan enflasyonun dizginlendiğini ve tek haneli rakamlara indirildiğini kaydeden Erdoğan, buna karşılık bu dönemde, ortalama memur maaşının yüzde 85, kamu işçi ücretlerinin yüzde 65, net asgari ücretin yüzde107, özürlü aylığının yüzde 298, 65 yaş aylığının ise yüzde 171 oranında arttığını kaydetti.
Türk ekonomisinin enflasyondan sonra en önemli sorunu olan işsizlikte de iyileşme trendini yakaladıklarını dile getiren Erdoğan, 2003 yılının ikinci çeyreğinde işsizliğin yüzde 10 seviyesinde olduğunu, Türkiye ekonomisindeki büyüme ve canlanma sayesinde bu oranın 2004 yılında yüzde 9,3'e, 2005'te ise yüzde 9,2'ye gerilediğini ifade etti. Erdoğan, 2006 yılının ikinci çeyreğinde ise bu oranın yüzde 8,8'e indiğini bildirerek bu durumun önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini, işsizliğin daha da azalacağını ve kronik bir sorun olmaktan çıkacağını söyledi.
Türkiye'nin son dönemde, pek çok alanda zoru başardığını, eğitimde, ulaşımda, enerjide, sağlıkta, konut yapımında ciddi ilerlemeler kaydedildiğini anlatan Erdoğan, tarım alanında da son derece umut verici gelişmeler yaşandığına işaret etti.
Türk tarımının on yıllardır ihmale uğradığını, köylünün, çiftçinin sırtına ağır yükler bindiğini söyleyen Erdoğan, sıkıntıların tamamının bugünden yarına ortadan kalkmasının beklenemeyeceğini belirtti. Hükümet olarak bu sorunların üstüne de cesaretle, kararlılıkla gittiklerini dile getiren Erdoğan, fındık üreticilerinin sıkıntılarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Erdoğan şöyle konuştu:
"Fındık üreticilerimizin sorunlarını çözmek, sıkıntılarını gidermek için baştan beri büyük bir gayretle, büyük bir hassasiyetle çalıştık, çalışıyoruz. Hükümet olarak daha önce Fiskobirlik'in toplam 1 katrilyon 889 milyar lira tutarındaki borçlarını silmiştik. Fiskobirlik esasen yetki ve sorumluluklarıyla bir bağımsız kuruluş haline geldi, yani şu anda bağımsız bir kuruluştur.
Bizimle hiçbir bağlantısı yasal olarak yoktur. Yine de, bazı sıkıntılar yaşanmaya başlayınca üreticimizin mağduriyetini önlemek için gerekli tedbirleri aldık. Hatırladığınız gibi bu yıl bu sıkıntıları görünce, fındık alınmayacağına dair açıklamalar yapılınca, bunun üzerine Toprak Mahsulleri Ofisi'nin de fındık alımı yapacağını bizler kamuoyuna duyurduk. Hemen çalışmalarına başlayan Toprak Mahsulleri Ofisimiz, hazırlıklarını tamamlamak üzeredir. Finansman noktasında herhangi bir sorunumuz olmayacaktır. Bu konudaki yasal prosedür de en kısa zamanda tamamlanacaktır. Bu yıl fındıkta gerçekleşen yüksek verimin bereketi inşallah bu tedbirlerle üreticimizin yüzünü güldürecek, herhangi bir mağduriyete meydan verilmeyecektir.
Ancak bu konuda uzun vadeli bir strateji izlenmesi de zorunlu hale gelmiştir. Bunu niye söylüyorum, çünkü fındık bir istismar aracı olmaktan çıkmalıdır. Fındık, siyasetin bir istismar odağı olmamalıdır. O sadece fındık üreticisinin bir alınteri, onun karşılığı olan nimetidir. Ve biz o nimetin piyasalarda adil olarak karşılığını bulması gerektiğine inanıyoruz. O zaman uzun soluklu yolculukta ne yapabiliriz? Bunu düşündük ve bu doğrultuda fındıkta lisanslı depoculuğun kurulması için çalışmaların bir an önce başlatılması talimatını verdim ve bu da Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülüyor. Bizim, vatandaşlarımızın sıkıntılarına, dertlerine bigane kalmamız söz konusu olamaz. Maksadımız, hem üreticimizin lehine olacak, hem ekonomimizin gerçekleriyle örtüşecek, uzun vadeli, sağlıklı, akılcı bir plan oluşturmaktır".
Başbakan Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşmasının orman yangınlarn, 2003 yılının iı ile ilgili bölümüne, "Milli servetimiz olan ormanlarımızla birlikte bizim ciğerlerimiz yanıyor, yüreğimiz yanıyor" sözleriyle başladı. Akdeniz iklim kuşağında yer alan İspanya'da 70 bin, Portekiz'de 32 bin, İtalya'da 11 bin hektar orman yanarken Türkiye'de Ağustos sonu itibariyle bu rakamın sadece 4 bin 793 hektarla sınırlı kaldığını kaydeden Erdoğan, bu yıl Türkiye'de bin 657 adet orman yangını çıktığını, bunlardan sadece üç tanesinin söndürülmesinde olağanüstü hava şartlarından dolayı ciddi zorluk yaşandığını ifade etti.
Yangınlarla mücadelede kesinlikle bir zaafiyetin söz konusu olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Şüphesiz ki şu andaki bütün ekipmanlar yeterli midir, yeterli değildir. Bunları daha da güçlendireceğiz. Bundan sonra ki süreçte bütün bu ekipmanlarımız çok daha çağdaş, çok daha modern, çok daha güçlü hale getirilecektir. İddia edilenlerin aksine, bizim dönemimizde orman yangınlarında gerek sayı, gerekse hektar olarak ciddi bir azalma vardır.
Bakınız, bu dönemde alınan tedbirler sonucunda yangınlarda zarar gören orman alanı yüzde 65'lik bir azalmayla 13 bin 590 hektardan, 4 bin 780 hektara inmiştir. Unutmayalım ki, ülkemizde orman yangınlarının yüzde 95'i insan kaynaklıdır. Onun için bütün vatandaşlarımı bu konuda azami dikkat ve hassasiyet göstermeye çağırıyorum. Yanan alanlar bir yıl içerisinde yeniden ağaçlandırılacak, bu alanların bir metrekaresinin bile başka bir amaçla kullanılması söz konusu olmayacaktır. Geçmiş yıllarda yanan ağaçların yerine de yenileri dikilmiştir. Ayrıca, yanan alanlar hariç yıllık 350 bin hektarlık bir ağaçlandırma programıyla Cumhuriyet tarihinin en büyük ormanlaştırma programını gerçekleştiriyoruz. Hedefimiz bu rakamı yıllık 500 bin hektara çıkartmaktır. Bu yıl çıkan orman yangınlarından dolayı mağdur olan vatandaşlarımızın da her türlü zararını karşılıyoruz, karşılayacağız. Bir kere daha ifade edeyim ki, Türkiye'yi nasıl el ele, omuz omuza karanlıklardan çıkarıp bugünlere getirdiysek, bundan sonra da sorunlarımızı yine hep birlikte çözeceğiz. İşte bunun için de güçlü olmak, güçlü kalmak, Türkiye'nin ufkunu açık tutmak, dünyanın seyrine uygun politikaları cesaretle ve kararlılıkla uygulamak mecburiyetindeyiz" diye konuştu.