HABER

Türkiye için karanlık rapor

Türkiye için karanlık rapor

ANKARA (ANKA) – Dünyanın en saygın insan hakları kuruluşu Uluslararası Af Örgütü'nden Türkiye için karanlık bir rapor geldi. 2008 raporunda Hrant Dink cinayetinin ardından Türkiye'de tolerans ortamının bir türlü oluşmadığını, düşünürlerin, sanatçıların ve gazetecilerin düşünceleri nedeniyle cezalandırılmaya devam ettiğini söyledi.

Örgütün insan hakları ihlallerine karşı verdiği bazı örnekler şöyle oldu:

Eylül ayında Bülent Karataş'ın Tunceli Hozat'ta güvenlik güçleri tarafından vurularak öldürüldüğü, olayda ağır yaralanan Rıza Çiçek'e göre; güvenlik güçlerinin bu ikiliyi ateş etmeden önce elbiselerini çıkarmaya zorladıkları belirtilen raporda, "Soruşturma gizlilik içinde devam etmektedir" denildi.

-MAHKUMLARIN GÖRÜŞME GENELGESİ BÜYÜK ÖLÇÜDE UYGULANMADI –

F Tipi cezaevlerinde "sert ve keyfi" cezalandırılmaların sürdüğüne ilişkin haberlerin anımsatıldığı raporda, "Ocak ayında, mahkumların birbirleriyle daha fazla görüşebilmeleri konusunda daha fazla haklar getiren bir genelge büyük ölçüde uygulanmamıştır. Kimi mahkumlar tek olarak tutulmakta ve küçük gruplu izolasyonlar olmaktadır. PKK lideri Abdullah Öcalan'ın tek başına hapsedilmesine son verilmesi ve tedavisiyle ilgili bir soruşturma başlatılması istemiyle geniş çaplı protestolar gerçekleştirilmiştir. Mayıs ayında Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi, Abdullah Öcalan'ın bulunduğu İmralı adasını, kendisinin sağlık durumunu ve mahkumiyet koşullarını incelemek üzere ziyaret etmiştir. Komitenin bulguları yılsonu itibarıyla açıklanmamıştı."

-IRAK'IN KUZEYİNDE "FALAKA" VAR–

Raporun "Irak" bölümünde ise Irak'ın kuzey bölgesindeki kimi ihlaller incelenirken şöyle denildi:

"Keyfi tutuklamalar, işkence ve infazlar gibi insan hakları ihlallerinin Kuzey Irak'ta Kürdistan Bölgesel Hükümetinin kontrolü altındaki bölgelerde yapıldığı bildirilmektedir. Kadınlara yönelik şiddet yaygındır.
-Süleymaniyeli bir gazeteci olan Muhammed Siyasi Aşkani Ocak ayında Asayiş (Güvenlik) tarafından tutuklanmış ve yaklaşık altı ay herhangi bir suç isnad edilmeden ya da yargılanmadan tutuklu kalmıştır. İlk olarak tek başına 55 gün hapiste kalmış, daha sonra her hafta ailesini ziyaret için izin verilmiştir. Avukatıyla görüştürülmemiş ve temmuz ayında serbest bırakılmıştır.
-29 Mayıs'ta Heman Muhammed, Osman Abdülkerim, Şervan Ahmet ve Karaman Resul, Erbil'de idam edilmiştir. Bu kişiler bir yıl önce Erbil'de bir bombalı saldırıya katıldıkları gerekçesiyle mahkum edilmişlerdi."

-TÜRBAN SAVUNUCULARINA KUZEY IRAK FALAKASI–

Raporda İslami eğilimli bir Türk sivil toplum örgütü olan "Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği"nin üç çalışanının Kuzey Irak'ta uğradığı muameleden de bahsedildi ve şöyle denildi:

"-Haziran 2006'da tutuklanan, Türkiye kökenli Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği üyesi üç Türk, Metin Demir, Mustafa Eğilli ve Hasip Yokuş, Türkiye'ye döndükleri 12 Eylül tarihine kadar bir suç isnad edilmeden ya da yargılanmadan hapsedilmişlerdir. Bu kişilerden biri Uluslar arası Af Örgütü'ne, Erbil'deki ‘Asayiş' binasında tutuklandıklarını, avukatlarla görüşme isteklerinin reddedildiğini, gruptan iki kişinin işkence görüp altı ay boyunca tek kişilik hücrede hapsedildiğini anlatmıştır. İşkence yöntemleri vücudun ve ayak tabanlarının dövülmesi (falaqa) ve elektriğe tabi tutulmasını içermektedir."

-NAMUS CİNAYETLERİ KUZEY IRAK'TA DA VAR–

Rapora göre, Kasım ayında Kürdistan Bölgesel Hükümeti İnsan Hakları Bakanı, Ağustos ve Kasım ayları arasında 27 kadının "namus cinayetine" kurban gittiğini ancak bu ölümlerle ilgili herhangi bir tutuklama ya da dava süreci hakkında bilgi olmadığını bildirdi.

-DİĞER ÜLKELERDE TÜRKLERLE İLGİLİ OLAYLAR–

Raporun diğer bölümlerinde üçüncü ülkelerde Türklere yönelik yaşandığı bildirilen kimi olaylar da şöyle anlatıldı:

"-(Belçika'da) 11 Ekim'de Hans van Themsche; ırkçı saikle zenci bir hamile kadını ve onun baktığı beyaz bir çocuğu öldürmesi ve Antwerp'te bir Türk kökenli kadını öldürme girişiminde bulunması dolayısıyla ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştır. Fırsat Eşitliği merkezi ve İnsan Hakları İttifakı, dava sürecinde taraf olmuşlardır. Bu olay ülkede bir mahkemenin bir cinayetin ırkçı saikle işlendiğine yönelik ilk sınıflandırmasıydı.
-(Belçika'da) 19 Nisan'da yüksek mahkeme Bahar Kimyongür, Kaya Saz, Musa Asoğlu, Şükriye Akar, Fehriye Erdal, Zerin Sarı ve Dursun Karataş davasında mahkumiyetleri mahkeme heyetinin bir bölümünün tarafsızlığıyla ilgili izlenimlere dayanarak bozmuştur. Davalılar 2006 Şubatı'nda Türk muhalefet-direniş grubu Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi, DHKP-C'ye destekleri sonucu bir terör örgütünü desteklemek ya da üyesi olmaktan hüküm giymişlerdi. Yeni bir yargılanma gerçekleştirildi, hüküm ise 2007 sonuna kadar verilmemişti. Bazı davalıların avukatları özel bir tutuklama rejimi uygulandığı gerekçesiyle şikayette bulunmuşlardır. Bu özel rejim, Şükriye Arar'ın elbiselerinin aşırı sıklıkla soyulup arama yapılması, mahkemeye getirilmesi sırasında gözlerinin bağlanması ve Kaya Saz, Şükriye Akar ve Musa Aşoğlu'nun gece yarısı hücre kontrollerinin zorla yapılması konularını içermektedir.
-(Bulgaristan'da) Tüm girişimlere karşın, ırkçı nefret içeren açıklamalar ve hoşgörüsüzlük sürmektedir. Aşırı sağcı Ataka partisinin liderinin Mayıs ayındaki Avrupa Parlamentosu seçimleri sırasında parlamentonun karşısına Türk karşıtı bir poster attığı ve parti üyelerinin azınlıklar karşıtı bildiriler yayınlamayı sürdürdükleri belirtilmektedir."

En Çok Aranan Haberler