Serkan Demirtaş
Ankara
Türkiye ve İsrail'den üst düzey isimlerin bozulan ilişkileri onarma yollarını görüşmek için İsviçre'de buluşması eski müttefiklerin barış arayışı gibi gözükse de, Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail ile diyalog kurulmadığını söylüyor.
Türk Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun özel temsilcisi Yosef Chiechanover arasında Cenevre’de gerçekleştirilen gizli görüşme, Mavi Marmara gemisine kanlı baskının ardından en alt düzeye inen iki ülke ilişkilerinin geleceğine dair soru işaretleri yarattı.
Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiler, İsrail’in Türkiye’nin ilişkilerin normalleşmesi için öne sürdüğü koşulları kabul etme noktasında olmamasına karşın hâlâ bir formül bulunabileceği çabasıyla "kapıları tamamen kapalı tutmamaya" çalıştığını gösteriyor.
İsrail’in Başbakan temsilcisi aracılığıyla Türk Dışişleri Bakanlığı'na ulaşarak mesajını iletmesi bile önemli bir gösterge olarak değerlendiriliyor.
Seçim sürecine giren İsrail’den özür ve tazminat adımları belki hemen gelmeyecek ama yeni bir hükümet kurulması durumunda siyasi ortamın daha da yumuşayabileceği kaydediliyor.
Bu olasılıklara karşın Ankara, temkinli tutumunu sürdürüyor ve İsrail yönetimiyle ancak Mavi Marmara olayı nedeniyle resmi özür dilenmesi, kurban yakınlarına ve mağdurlara tazminat ödenmesi ve Gazze’ye uygulanan ablukanın kaldırılması koşullarından taviz vermiyor.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsrail’le görüşme konusunda CNN Türk’ün sorusunu yanıtlarken kesin ifadeler kullandı: "Bu bir diyalog görüşmesi değil. Türkiye açısından bu tür görüşmeler ve bazen değişik mesajların bazı aracılar üzerinden iletilmesi İsrail'le diyalog anlamına gelmez."
Davutoğlu, “İsrail ne zaman bu şartları yerine getirmeye kendini hazır hissederse Türkiye, belli kanallar üzerinden görüşür. Bu konuda Türkiye'nin pazarlık yapması söz konusu değildir” diyerek, Ankara’nın pozisyonunu bir kez daha vurguladı.
Giderek daha karmaşıklaşan Ortadoğu’da NATO üyesi Türkiye ile ilişkileri normalleştirebilmek İsrail'in çıkarına gözüküyor.
Suriye’nin geleceğine ilişkin sürecin dışında kalan, İran’ın nükleer programına karşı aradığı uluslararası desteği istediği oranda alamayan İsrail, son dönemde Mısır’la stratejik işbirliğine koşan Türkiye ile daha fazla küs kalmanın çıkarlarına zarar vereceği düşüncesinde.
İsrail’in etkin gazetelerinden Haaretz’de yayımlanan “Türkiye ile konuşma vaktidir” başlıklı başyazıda, "Hamas'la ateşkes pazarlığı yapan İsrail’in Mavi Marmara saldırısı nedeniyle Türk halkından özür dileme konusunda doğru kelimeleri bulamaması" eleştirilerek, "İki ülkenin yeniden dost olmasının vakti gelmiştir" deniliyor.
Her ne kadar diyalog olmasa da, İsrail'in 8 günlük Gazze operasyonu, iki ülke arasındaki bazı kanalların hâlâ açık olduğunu gösterdi.
Operasyonu geçen hafta sona erdiren ateşkes anlaşmasının sonuçlandırılması sürecinde Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan’ın da devrede olması bu açıdan önem taşıdı.
Hamas’la yapılan ateşkes anlaşması çerçevesinde, Gazze’ye uygulanan ambargoyu yumuşatacak bir mekanizma planlanıyor. Bu mekanizmada Türkiye’nin de yer alması, Ankara-Tel Aviv ilişkilerinin normalleştirilmesi açısından sürpriz bir formül gibi değerlendirilebilir.
Kurulacak bu mekanizmanın en önemli amaçlarından biri İsrail’in Gazze’ye uyguladığı bazı kısıtlamaları ortadan kaldırmak ve Gazze halkını bir nebze de olsa rahatlatmak. Burada özellikle Gazze kapısının kimler tarafından işletileceği büyük önem taşıyor.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, aranan formülün "garantörlük" olarak tanımlanmayacağını belirtirken, "Değişik mekanizma önerileri var. Bu önerilerde Türkiye'nin rolü de gündeme gelmiştir ama İsrail'in spesifik olarak bir önerisi yok” diye konuştu.
Arap Birliği ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kurumların da rol oynayabileceğini, Türkiye’nin de bu süreçte Filistin toplumuna güven veren bir ülke olarak devrede olacağını belirten Davutoğlu, Türkiye-İsrail istihbarat kurumlarının bu kapsamda görüştüklerini de açıkladı.
Gazze’ye uygulanan ambargonun yumuşatılması ya da kaldırılması, aynı zamanda Türkiye’nin İsrail’e sunduğu üçüncü koşulun yerine getirilmesi anlamına gelecek olması açısından da büyük önem taşıyor.
Gazze koşulunun yerine getirilmesi, İsrail’in nispeten daha kolay olacağı düşünülen özür ve tazminat koşulları açısından da daha uygun bir zemin hazırlayabilir gibi görünüyor.